Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı kadın tarafından kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar ve yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Taraflar arasında görülen evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı karşılıklı boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince davaların kabulüne karar verilerek kadın yararına tedbir-yoksulluk nafakası ile tazminatlara hükmedilmiş ve erkeğin tazminat taleplerinin reddedilmiştir. Hükme karşı, sadece davalı-davacı erkek tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....
Aksine eylem "birlikte yaşama yükümlülüğünün" ihlâline yönelik davranışlardan olup, genel boşanma sebebine dayalı 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi uyarınca verilecek boşanma kararlarında kusur belirlemesi bakımından hükme esas alınması mümkündür....
Davalı-karşı davacı kadın tarafından, evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1-2) hukuksal sebebine dayalı olarak boşanma davası açılmış, mahkemece davalı-karşı davacı kadının boşanma davası fiili ayrılık sebebiyle (TMK m. l66/son) kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Davacının talep sonucu Türk Medeni Kanunu'nun 166/1-2. mddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olup, kadının boşanma davasında delillerin bu çerçevede değerlendirilip, sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, talep sonucunda bulunmayan Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesi gereğince karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 10/03/2022 NUMARASI : 2022/119 ESAS, 2022/227 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Fiili Ayrılık Nedenine Dayalı Boşanma) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmakla, HMK'nun 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalının 25.04.2014 tarihinde evlendiklerini ve müşterek çocuklarının bulunmadığını, taraflar arasında daha önce görülen evlilik birliğinin temelden sarsılması nedenli boşanma davasının, Kayseri 6....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 10/03/2022 NUMARASI : 2022/119 ESAS, 2022/227 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Fiili Ayrılık Nedenine Dayalı Boşanma) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara taraflarca istinaf başvurusunda bulunulmakla, HMK'nun 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı ile davalının 25.04.2014 tarihinde evlendiklerini ve müşterek çocuklarının bulunmadığını, taraflar arasında daha önce görülen evlilik birliğinin temelden sarsılması nedenli boşanma davasının, Kayseri 6....
Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “Evlilik birliğinin sarsılması” başlıklı 166. maddesinin son fıkrası uyarınca, boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir. Bu fıkrayla “eşlerin sürekli ve fiili olarak ayrı yaşama biçimini benimsemeleri halinin, birlikte yaşama istek ve inancının kalmaması” değerlendirmesiyle evlilik birliğinin temelden sarsıldığı kabul edilerek eylemli ayrılık ilkesi benimsenmiştir. 17. Türk Medeni Kanunu’nun 166/4. maddesinde yazılı “eylemli ayrılık sebebine” dayanan boşanma davalarında, boşanma kararı verilebilmesi için eşlerin kusur durumunun bir önemi bulunmamaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından; kendi davasının reddi ile kadının davasının kabulü ve ferileri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-karşı davalı erkek tarafından Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayalı fiili ayrılık nedeniyle ayılmış boşanma davasına karşı, davalı-karşı davacı kadın tarafından da, "karşı boşanma" davası açılmış ve harcı yatırılmıştır. Mahkemece erkeğin boşanma davasının reddine, kadının davasının ise. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi uyarınca kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından temyiz edilmiştir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararı boşanma yönünden istinaf etmediklerini, tarafların uzun yıllardır ayrı yaşadıklarını, davacının hiç bir şekilde maddi ve manevi tazminat talep etme hakkının olmadığını, müvekkilinin boşanmaya sebep olabilecek hiç bir kusurlu davranışının olmadığını, takdir edilen nafakanın da haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, tüm bu sebeplerle usul ve yasaya aykırı olan yerel mahkeme kararının istinaf yoluyla ortadan kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dava, fiili ayrılık nedenine dayalı boşanma ve fer'ilerine ilişkindir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Fiili Ayrılık Nedenine Dayalı Boşanma davasında (TMK m.166/4) davacı taraf; kusur tespiti, davalı kadın lehine hükmedilen nafakalar ve tazminatlar ile reddedilen tazminat talepleri yönünden süresinde istinaf talebinde bulunmuştur....
Kusur tespiti ve karşı boşanma davasının reddi kararı yönünden istinaf başvurusu değerlendirildiğinde; fiili ayrılığa esas ilk boşanma davası; davacı erkek tarafından, Türk Medeni Kanunu'nun 166/1- 2. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak açılmış ve dava, davacı erkeğin sadakatsizlik ve ekonomik şiddet eylemleri sebebiyle tam kusurlu olduğundan bahisle reddedilmiştir. İlk davanın açılmasından sonra tarafların bir araya geldikleri iddia edilmediği gibi, fiili ayrılık döneminde kadından kaynaklanan ve ona kusur olarak yüklenebilecek yeni bir maddi olayın varlığı da kanıtlanamamıştır....