WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İlk derece mahkemesince; davanın kabulü ile tarafların fiili ayrılık nedeniyle TMK'nın 166/4. maddesi uyarınca boşanmalarına, davalı kadın yararına aylık 150,00 TL tedbir ve 200,00 TL yoksulluk nafakası ile 4.000,00 TL maddi ve 6.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir. Davacı erkek vekili; kusur tespitine, kadın yararına hükmedilen maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakasına yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı kadın, 19.09.2019 tarihli dilekçesinde; erkeğin kabul edilen boşanma davasına, kendisi yararına hükmedilen tazminatlar ve yoksulluk nafakasının miktarına yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı kadın vekili, 11.11.2019 tarihli dilekçe ile; kadın yararına hükmedilen tazminatlar ve yoksulluk nafakasının miktarına, nafakanın kaldırılması davasında kadın yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine yönelik olarak istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, fiili ayrılık (TMK md. 166/4) sebebiyle boşanma davası istemine ilişkindir....

Mahkemece, ilk boşanma davasının reddedilip kesinleşmesinden sonra üç yıl eşlerin bir daha bir araya gelmemeleri nedeniyle 166/son maddesi uyarınca eşlerin boşanmalarına karar verilmiş olması durumunda, bu iki dava bir boşanma süreci olarak kabul edildiğinde ilk boşanma davasının açıldığı tarihte mal rejiminin sona ermiş sayılacağı, ilk boşanma davasının açıldığı tarihin 06.02.2002 olduğu, dava konusu taşınmazın davalı tarafından satın alındığı tarihin 04.01.2003 olduğu, bu durumda dava konusu taşınmazın ilk boşanma davasının açıldığı ve mal rejimi hükümlerinin askıda olduğu boşanma davası sürecinde alındığının anlaşıldığı, ikinci davanın fiili ayrılık iddiasına dayalı olarak açılması ve davanın kabul edilmesi karşısında mal rejiminin ilk boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiş olduğu kabulüne göre davacının boşanma davasının açıldığı tarihten sonra alınan bir taşınmazla ilgili talepte bulunamayacağı, tarafların ilk boşanma davasının açıldığı süreçten itibaren birlikte yaşamadıkları...

    G E R E K Ç E Uyuşmazlık, asıl dava bakımından genel geçimsizlik sebebiyle anlaşmalı boşanma kararından sonra, aldatmanın cinsel boyutta fiili birlikteliğe dayandığının sonradan elde edilen video kaydıyla öğrenildiği iddiası davalı kadına ,karşı dava bakımından özel hayatının gizliliğini ihlal nedeni ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle davacı erkeğe karşı manevi tazminat isteminden kaynaklanmaktadır....

    Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; fiili ayrılık sebebiyle (TMK m. 166/4) açılan boşanma davasında, tarafların gerçekleşen olaylara göre kusurlu olup olmadıkları, buradan varılacak sonuca göre davalı eş yararına, yoksulluk nafakasına hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. III. ÖN SORUN 11....

      Toplanan delillerden, tarafların daha önce açtıkları karşılıklı boşanma davalarının "taraflar arasında iddia edilen sorunların evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylardan olmadığı" gerekçesiyle reddedilip kesinleştiği anlaşılmakla her iki tarafın da boşanma davası açarak boşanma sebebi yaratıp fiili ayrılığa sebebiyet verdiği anlaşılmaktadır. Bu tarihten sonra tarafların bir araya gelmedikleri ve fiili ayrılık döneminde taraflara ayrıca kusur olarak yüklenebilecek bir olayın varlığının da ispatlanamadığı dikkate alınarak boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu sonucuna varıldığı ancak ilk derece mahkemesince, yukarıda yapılan tespite aykırı olarak, davacı kocanın kusursuz kabul edilmesi doğru görülmemiş ise de sonuç itibariyle kararın doğru olduğu” gerekçesiyle davalının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir....

        Dava dilekçesindeki bu açıklamalardan davacının talebinin, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde yer alan fiili ayrılığa dayalı boşanma davası olduğu anlaşılmaktadır. Davacı erkeğin daha önce açtığı ve reddedilen boşanma davası, davacı erkeğin davasını ispatlayamaması nedeniyle reddedilmiş ve 02.03.2011 tarihinde kesinleşmiştir. Taraflar, reddedilen davadan sonra ortak hayatı yeniden kuramamışlardır. Davacı erkeğin reddedilen ilk boşanma davasını açarak boşanma sebebi yaratıp fiili ayrılığa neden olduğu ve boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Durum böyleyken, mahkemece davalı kadının tam kusurlu olduğunun kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı kadının maddi tazminat (TMK m. 174/1) talebinin reddi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....

          O halde mahkemece yapılacak iş, l0.4.l992 tarihli 7/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı gözetilerek yeniden karar oluşturmaktan ibarettir. 3-Mahkemece, davalı kadın kusurlu kabul edilerek, Türk Medeni Kanunun 166/son maddesi gereğince tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de, toplanan delillerden; davacı koca tarafından açılan ilk davanın “karısından habersiz imtihana girip tayin talebinde bulunan ve müşterek konutu tahliye eden kocanın tam kusurlu olması" sebebiyle reddedildiği ve 07.07.2010 tarihinde kesinleştiği, bu davadan sonra tarafların bir araya gelmedikleri, ancak davacı kocanın fiili ayrılık döneminde, davalı kadını arayarak hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Fiili ayrılık döneminde de kadına atfı kabil bir kusurun varlığı ispatlanamamıştır....

            Aile Mahkemesinin 2020/211 Esas sayılı dosyasında açılan boşanma davasının anlaşmalı boşanma talebine yönelik olduğu, bu gerçekleşmediği için anlaşmalı boşanma davasından feragat edildiği ve mahkemece davanın reddine karar verildiği anlaşıldığından, bu davadaki feragat sebebiyle erkeğin kadına yönelik o davadan önceki kusurları affettiğine ilişkin davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Toplanan deliller ve tanık beyanları dikkate alındığında, erkeğin istinaf başvurusu olmadığından kesinleşen kusuru ile kadının dosya kapsamına uygun şekilde mahkemece kabul edilen kusuruna göre boşanmaya neden olan olaylarda taraflar eşit kusurlu olduğundan kadının kusur tespitine yönelik istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir....

            Oysa, davacı erkek tarafından açılan ve retle sonuçlanan ilk boşanma davası 31.05.2012 tarihinde kesinleşmiş ve kesinleşen bu kararda davalı kadının evlilik birliğini temelinden sarsacak derecede bir kusurunun bulunmadığı belirlenmiştir. Bu davadan sonra tarafların bir araya gelmedikleri ve fiili ayrılık döneminde kadına kusur olarak yüklenebilecek bir olayın varlığının da ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayanak teşkil eden ve retle sonuçlanan ilk davayı açarak fiili ayrılığa sebep olan ve boşanma sebebi yaratan, erkeğin boşanmaya neden olaylarda tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Öyleyse; mahkemece davalı kadının maddi tazminat talebinin (TMK m. 174/1) kabulü gerekirken reddine karar verilmesi isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir....

              2015 doğumlu bir çocuğunun olduğu, kadının çocuğu dava tarihinden önce öğrendiği iddiasının erkek tarafından ispat edilemediği gibi, zina eylemi devam ettiğine göre hak düşürücü sürenin geçmiş sayılamayacağı, bu hali ile fiili ayrılık döneminde erkeğin zina eyleminde bulunduğu sabit olduğu, kadının zina sebebiyle açılan boşanma davasının reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı, erkek tarafından açılan ve fiili ayrılığa esas alınan boşanma davasının reddedilmiş olmasının, o dava tarihine kadar yaşanan olaylarda davalıya atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığı konusunda kesin hüküm oluşturduğu, sözü edilen davadan sonra tarafların bir araya gelmediklerine ve davalının fiili ayrılık döneminde bir kusuru iddia ve ispat edilmediğine göre, boşanmaya sebep olan olaylarda kadına kusur yüklenemeyeceği, yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son maddesine dayanak teşkil eden ve red ile sonuçlanan ilk davayı açan, böylelikle fiili...

                UYAP Entegrasyonu