WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu durumda, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını gerektiren olaylarda, ilk davayı da açarak boşanma sebebi yaratan koca tamamen kusurludur. Boşanma davasının fer'i niteliğinde bulunan maddi ve manevi tazminat (TMK.md. 174/1-2) talepleri için ayrı bir dava açılmasına gerek olmayıp, davalı kadın cevap dilekçesinde bu taleplerini ileri sürdüğüne göre, davalı kadın yararına, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK.md.4. TBK. 50,51,52,58) dikkate alınarak uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddedilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. 3-Davalı kadın, cevap dilekçesi ile yoksulluk nafakası da (TMK.md.175) talep etmiştir. Davalının bu talebi ile ilgili olarak olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmaması da doğru görülmemiştir....

    Taraf vekillerinin boşanma davalarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; İlk Derece Mahkemesi, davacı karşı davalı kadın ve davalı karşı davacı erkek tarafından açılan karşılıklı boşanma davalarının, her iki tarafın da davalarını ispatlayamamaları nedeni ile reddine karar vermiş, taraflarca yapılan istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesi ise tarafların bir takım kusurlu davranışlarından sonra birlikte yaşamaya devam ettikleri, bu şekilde karşılıklı kusurlarını affettikleri, fiili ayrılığın da tek başına boşanma sebebi olamayacağı gerekçesi ile karşılıklı açılan boşanma davalarının reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğunu kabul etmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince karşılıklı açılan boşanma davalarının reddine ilişkin gerekçede değişiklik yapıldığı halde kararın hüküm kısmında tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmek suretiyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmıştır....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin boşanma davasının fiili ayrılık sebebine, kadının boşanma davasının da zina ve fiili ayrılık sebebine dayalı olarak açıldığı, erkek tarafından işbu davadan önce açılan boşanma davasının reddedildiği, kararın kesinleştiği 30.06.2015 tarihinden bu davanın açılma tarihine kadar üç yıldan fazla bir zaman geçtiği halde taraflar arasında evlilik birliğinin yeniden tesisi amacıyla ortak yaşamın kurulmadığı, fiili ayrılık nedeniyle boşanma kararı verilebilmesinin yasal koşullarının bulunduğu; dosya kapsamındaki tanık beyanları ve nüfus kaydına göre, erkeğin başka bir kadından 2016 yılı doğumlu bir çocuğunun olduğu, erkeğin anne ve babasının beyanından erkeğin diğer kadınla yaşamaya devam ettiğinin anlaşılması nedeniyle, temadi eden eylem için zina sebebiyle boşanma kararı verilebilmesi için gerekli hak düşürücü sürenin geçmemiş olduğu; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda reddedilen ilk boşanma...

        Açtığı boşanma davasının reddedilmesinden sonra davalı, 18.04.2005 tarihinde kocası aleyhinde Türk Medeni Kanununun 197. maddesine dayanarak nafaka davası açmış, “kocanın kusurlu davranışları sonucu ayrı yaşamak zorunda kaldığı ve nafaka talep etmekte haklı olduğu” kabul edilerek lehine nafakaya hükmedilmiştir. Bu karar 03.05.2006 tarihinde kesinleşmiştir. Kesinleşen nafaka hükmü, boşanmayı sağlayan fiili ayrılıkta kadının kusurunun bulunmadığı anlamına gelir. Bu durumda, boşanma davasının reddinden sonra, ortak hayatın yeniden kurulmasından kaçınan ve fiili ayrılığı sürdürerek, buna dayalı boşanma hükmünü elde eden davacı koca, boşanmada tamamen kusurludur. Boşanma yüzünden mevcut menfaatleri zedelenen davalı yararına Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi gereğince uygun miktarda maddi tazminat takdir edilmelidir. Hükmün bu sebeple bozulması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluk görüşüne bu yönden iştirak etmiyorum....

          Davalı kadına boşandıktan sonra 1997 yılında ölen babasından yetim aylığı bağlanmış ve 2016 yılında boşandığı eşi ile tekrar evlenmesi üzerine kurum denetim raporu ile 2008-2016 yılları ödenen aylıklar için fiili birliktelik nedeni ile 5510 sayılı Kanunun 56. maddesi uyarınca borç çıkarılmıştır. Dairemizin 07.10.2021 tarih ve 2021/7072 Esas, 2021/11762 Karar sayılı ilamında yazılan karşı oy gerekçelerimde belirttiğim gibi davacı boşandığında 506 sayılı Kanun yürürlüktedir. 5510 sayılı Kanunun 5754 sayılı Kanunun 68. Maddesi ile değişik geçici 1. Maddesi uyarınca kesilmede 506 sayılı Kanun uygulanmalıdır. Anılan Kanunda ise boşanılan eş ile birlikte yaşama olgusu bir kesilme nedeni olarak düzenlenmemiştir. 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinden önce gerçekleşen boşanma olgusuna uygulanması olanağı, önceye etki yasağı nedeni ile olanaklı değildir....

            Aile Mahkemesinde yargılaması yapılmış olan boşanma davasında verilen karar kesinleştikten sonra ise kadının eşi ile bir araya gelmeye çalışmadığı ve bu nedenle tarafların bir araya gelmedikleri, bu haliyle birleşen dava yönünden evlilik birliğinde anlaşmazlığın ve fiili ayrılığın husule gelmesinde erkeğin tam kusurlu olduğu, tam kusurlu eşin boşanma davası açma hakkının bulunmadığı gerekçesi ile birleşen davanın reddine, asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, çocuklar için ayrı ayrı aylık 300,00 TL tedbir nafakasına, tedbir nafakasının karar tarihi itibari ile ayrı ayrı aylık 650,00 TL'ye çıkartılmasına, kararın kesinleşmesinden sonra aynı miktarın iştirak nafakası olarak devamına, davacı davalı kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine, tarafların tazminat taleplerinin reddine hükmedilmiştir. IV. İSTİNAF A....

              (HMK m.184/1-3-4) Tarafların davayı kabulünün de hakimi bağlamayacağı, dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olduğu anlaşılmakta olup, fiili ayrılık da başlı başına boşanma sebebi değildir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 12.09.2017 (Salı)...

                Davalı kadına boşanmadan sonra 2003 yılında ölen babadan 2010 yılında bağlanan yetim aylığı 2016 yılında yapılan denetim sonrası 2010-2016 yılları fiili birliktelik nedeni ile 5510 sayılı Kanunun 56. maddesi uyarınca ödenen aylıkların yersiz ödendiği gerekçesi ile borç çıkarılmıştır. Dairemizin 07.10.2021 tarih ve 2021/7072 Esas, 2021/11762 Karar sayılı ilamında yazılan karşı oy gerekçelerimde belirttiğim gibi davacı boşandığında 506 sayılı Kanun yürürlüktedir. 5510 sayılı Kanunun 5754 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değişik geçici 1. Maddesi uyarınca kesilmede 506 sayılı Kanun uygulanmalıdır. Anılan kanunda ise boşanılan eş ile birlikte yaşama olgusu bir kesilme nedeni olarak düzenlenmemiştir. 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinden önce gerçekleşen boşanma olgusuna uygulanması olanağı, önceye etki yasağı nedeni ile olanaklı değildir....

                  Dava dilekçesindeki bu açıklamalardan davacının talebinin, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde yer alan fiili ayrılığa dayalı boşanma davası olduğu anlaşılmaktadır. Davacı erkeğin daha önce açtığı ve reddedilen boşanma davası, davacı erkeğin davasını ispatlayamaması nedeniyle reddedilmiş ve 02.03.2011 tarihinde kesinleşmiştir. Taraflar, reddedilen davadan sonra ortak hayatı yeniden kuramamışlardır. Davacı erkeğin reddedilen ilk boşanma davasını açarak boşanma sebebi yaratıp fiili ayrılığa neden olduğu ve boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Durum böyleyken, mahkemece davalı kadının tam kusurlu olduğunun kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı kadının maddi tazminat (TMK m. 174/1) talebinin reddi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir....

                    DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava TMK'nın 166/son maddesi gereğince açılmış fiili ayrılık nedeniyle evlilik birliğinin yeniden tesis edilememesi hukuki nedenine dayalı boşanma, kadının karşı davası ise evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davası ve ziynet alacağı davasıdır....

                    UYAP Entegrasyonu