Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı kadın tarafından erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, reddedilen tazminat talepleri ile nafaka miktarları yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı kadının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davalı-davacı kadın tarafından açılan birleşen boşanma davası da Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesinde yer alan fiili ayrılığa dayanmaktadır....

    sebebine dayalı boşanma davasının kabulüne "gerekçesi ile; "ASIL DAVADA; tarafların TMK 166/4 maddesi gereğince fiili ayrılık nedeniyle BOŞANMALARINA, BİRLEŞEN DAVADA; tarafların TMK 166/1 maddesi gereğince şiddetli geçimsizlik nedeniyle BOŞANMALARINA, Samsun 1....

    un anüsündeki bulguların hemeroid hastalığı sonucu oluşabileceğini ve boşanma davasını açmak için kendisine iftira atıldığını belirtmiş ve şikayetten 10 gün sonra boşanma davası açılmış ise de; katılanın 28.09.2010 tarihli ilk ifadesinde, 10 aydan bu yana fiili livataya maruz kaldığını belirtirken mahkemece alınan 27.01.2011 tarihli ifadesinde ise, yaklaşık 2 yıldır fiili livataya maruz kaldığını belirttikten sonra aradaki çelişki nedeniyle sorulduğunda, 10 aydan bu yana fiili livataya maruz kaldığını belirterek çelişkiyi düzeltmesi, bu beyanların tanık ...'in beyanı ve ... Devlet Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı tarafından düzenlenen 29.09.2010 tarihli rapor ile taraflar arasındaki boşanma davasının görüldüğü aile mahkemesinin isteği üzerine ......

      Taraflar her ne kadar eşit kusurlu kabul edilmişse de mahkemece kabul edilen ve davalı-karşı davacı kadına kusur olarak yüklenen “eşinin gelen misafirlerine karşı eşini rencide edecek ve zor duruma düşürecek tutum ve davranışlar sergilediği” vakıasının tanık beyanlarından anlaşılacağı üzere evliliğin ilk dönemlerinde ve ilk boşanma davası açılmadan önce meydana gelen olaylar olduğu bu nedenle kadına kusur olarak yüklenemeyeceği, gerçekleşen bu durum karşısında reddedilen ilk davayı açmakla fiili ayrılığa sebebiyet veren ve boşanma nedeni yaratan davacı-karşı davalı erkeğin tam kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle iken mahkemece tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir. 3-Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere davacı-karşı davalı erkek boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurludur. Davalı-karşı davacı kadın boşanmakla en azından eşinin maddi desteğini yitirmiştir....

        HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2020/985 KARAR NO : 2023/753 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : BODRUM AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 31/01/2020 NUMARASI : 2018/591 ESAS - 2020/144 KARAR DAVA KONUSU : Fiili Ayrılık Nedenine Dayalı Boşanma KARAR : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara karşı, istinaf başvurusunda bulunulmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355. maddesi gereğince; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının 23/10/1979 tarihinde evlendiklerini, davacı ile davalının 2012 yılından beri anlaşamadığını, bu nedenle müvekkili tarafından açılan boşanma davasının reddine karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, müvekkilinin malülen emekli olduğunu, davalıdan ayrı yaşadığını, şahit Süleyman Önder'in arzuhalci olduğunu, onun dükkanında...

        İncelemeye konu dosyada; davalı erkek tarafından davacı kadın aleyhine Savaştepe Asliye (Aile) Hukuk Mahkemesinin 2020/86 Esas sayılı dosyasında 21/07/2020 tarihinde boşanma davası açıldığının anlaşılması üzerine, mahkemece, daha sonra 24/08/2020 tarihinde davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında davalı erkeğin HMK'nun 166/2 maddesi uyarınca boşanma davasının daha önce kendisi tarafından Savaştepe Asliye (Aile) Hukuk Mahkemesinde açılan boşanma davası ile birleştirme kararı verilmesi talebi uyarınca mahkemece aralarındaki bağlantı nedeniyle davaların birleştirilmesine karar verildiği, her iki dava arasında fiili ve hukuki bağlantı bulunup, mahkemece usulüne uygun yapılan birleştirme talebi uyarınca eldeki davanın ilk dava olan Savaştepe Asliye (Aile) Hukuk Mahkemesinde derdest bulunan erkeğin açtığı boşanma davası ile birleşitrilmesine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmakla, davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi...

        Dosya kapsamından ve tanık ifadelerinden davacı erkeğin boşanma davası açarak fiili ayrılığı başlattığı anlaşılmış, kadının kişilik haklarına saldırı olarak görülebilecek başkaca bir eylemi ispatlanamamıştır. Erkeğin boşanma davası açması ve fiili ayrılığı başlatması, kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde değildir. Bu husus nazara alınmadan davalı kadın yararına manevi tazminata hükmedilmesi doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan bölümlerinin ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 11.04.2017(Salı)...

          İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: ''Dava, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma istemine ilişkindir. Tarafların 1981 tarihinde evlendikleri, bu evliliklerinden müşterek bir çocuklarının bulunduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın boşanma istemine ilişkin olduğu görülmüştür. Yukarıda yer verilen uyuşmazlık konuları üzerinden mahkememizce yürütülen tahkikat sonucunda; davacı tanıklarının beyanlarından tarafların yaklaşık 20- 25 yıldır ayrı yaşadıkları anlaşılmış ise de ayrılığa davalının sebep olduğu, davalının haklı bir sebep olmaksızın evden ayrıldığı ve evlilik birliğine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmediği hususları ispatlanamamış olduğundan ve fiili ayrılık tek başına boşanma nedeni oluşturmadığından davanın reddi cihetine gidilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.'' şeklindeki gerekçeyle; "Davanın REDDİNE, " karar verilmiştir....

          Hukuk Dairesi'ne temyiz kanun yolu açık olmak üzere OY BİRLİĞİ ile karar verildi....

          Ret kararının kesinleşmesinden itibaren geçen fiili ayrılık süresi içinde de davacının, diğer tarafın kişilik haklarına saldırı niteliğinde bir eylemi ispatlanmamıştır. Davalı tanıklarının, tarafların fiilen ayrılmalarından önceki döneme ilişkin beyanları, yukarıda sözü edilen kesinleşen ret kararı karşısında artık hükme esas alınamaz. Retle sonuçlanan ilk davayı açarak boşanma sebebi yaratan davacı erkek boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olsa da boşanmaya sebep olan fiili ayrılık da, kişilik haklarına saldırı niteliğinde görülemez. Bu bakımdan, olayda davalı kadın yararına manevi tazminata (TMK m.174/2) hükmedilmesini gerektiren bir sebep bulunmamaktadır. O halde, davalı kadının manevi tazminat talebinin reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....

            UYAP Entegrasyonu