WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Çoğunluk ile aradaki temel uyuşmazlık, “daha önce fiili birlikteliği nedeni ile kız çocuğu hak sahibi sıfatı ile murisinden aldığı aylığın mahkeme kararından sonra kesilmesi üzerine, kuruma birlikte yaşanmadığı, ayrı yaşandığı belirtilerek yeniden aylık bağlanması başvurusu üzerine, kurumun önceki karara dayanarak aylık bağlamama işleminin hukuka uygun olup olmadığı, bu konuda kurumca araştırma yapılmadan hak sahibi kız çocuğunun mahkemeye başvurarak karar almasının gerekip gerekmediği, kurumun araştırma yapmadığı durumda mahkemenin bu araştırmayı yapıp yapmayacağı, kısaca maddi olguya dayalı ve mahkeme kararı ile sadece karar verilen dosyada davadan önceki fiili birlikteliği saptayan ilamın aylık bağlamama koşulları içinde yer alıp almadığı” noktasında toplanmaktadır. 2....

    HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle ; 1- )Davalının maddi tazminat talebinin TMK'nın 174/1. maddesi uyarınca KABULÜ ile; 100.000,00 TL maddi tazminatın boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren davacıdan alınarak, davalıya VERİLMESİNE, 2- )Davalının manevi tazminat talebinin TMK'nın 174/2. maddesi uyarınca KABULÜ ile; 100.000,00 TL manevi tazminatın boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren davacıdan alınarak, davalıya VERİLMESİNE, 3- )Davalının temyiz ve istinaf nedeni ile yaptığı 397,80 TL temyiz yoluna başvuru harcı, 6 adet elektronik tebligat gideri 56,00 TL ve yargıtaya dosya gönderme ücreti 69,60 TL olmak üzere toplam 523,40 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalıya VERİLMESİNE, 4- )Kararın taraflara TEBLİĞİNE, Dair, davacı/karşı davalı vekili Av. Veysel Baygün ile davalı/karşı davacı vekil Av....

    Davalı kadına boşandıktan sonra 1985 yılında ölen annesinden yetim aylığı bağlanmış ve 2015 yılında denetim raporu ile kesilmiş, Kurumca fiili birliktelik nedeni ile 5510 sayılı Kanunun 56. maddesi uyarınca boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı gerekçesi ile 2008-2015 yılları için ödenen aylıklar ile yaptığı tedavi gideri için borç çıkarılmıştır. Dairemizin 07.10.2021 tarih ve 2021/7072 Esas, 2021/11762 Karar sayılı ilamında yazılan karşı oy gerekçelerimde belirttiğim gibi davacı boşandığında 506 sayılı kanun yürürlüktedir. 5510 sayılı Kanunun 5754 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değişik geçici 1. maddesi uyarınca kesilmede 506 sayılı Kanun uygulanmalıdır. Anılan kanunda ise boşanılan eş ile birlikte yaşama olgusu bir kesilme nedeni olarak düzenlenmemiştir. 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinden önce gerçekleşen boşanma olgusuna uygulanması olanağı, önceye etki yasağı nedeni ile olanaklı değildir....

      Davalı-davacının karşı dava dilekçesinde; davacı-davalının evliliği sürdermek için çaba göstermediğini, açtığı boşanma davasının reddedildiğini belirtmesi, davalı-davacının Türk Medeni Kanununun 166/4'te düzenlenen fiili ayrılık nedenine dayalı boşanma davası olduğunu göstermez. Aksi bir uygumama; dilekçede diğer eşin başka bir kişiyle yaşadığından söz edilmesi, zina nedenine dayalı boşanma davasınında bulunduğu anlamına gelir. Ve yine dilekçede eşin evi terk ettiğinden bahsedilmesi, terk nedeniyle boşanma davasının da bulunduğunu kabul etmeyi gerektirir. Bu uygulama; mahkemeler ve Yargıtay'ı, boşanma dosyalarını, tüm boşanma sebepleri yönünden değerlendirme ve hüküm kurma yükümlülüğü altına sokar. Ben bu uygulamanın, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 119/1-g bendinde düzenlenen "dayanılan hukuki sebepler" dilekçede gösterilir hükmü ile uygulamada yaratacağı güçlük isabetli olmadığı görüşündeyim. Yukarıda açıkladığım nedenlerle değerli çoğunluktan farklı düşünüyorum....

        SAVUNMA:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf ile müvekkilinin 2009 yılından bu yana fiilen ayrı bir yaşam sürdüklerini, kesinleşen boşanma dosyasından sonra aynı çatı altında karı koca olarak şekilde birlikteliklerinin bulunmadığını, 2009 yılında davacı eşinin çocuklarla ve kendisi ile hiç ilgilenmemesi, üzerine kuma getirmek istemesi, müvekkile sürekli fiziksel ve psikolojik şiddet uygulaması, müvekkilini beğenmemesi, aşağılaması, maddi manevi tüm desteğini müvekkilden çekmesi nedeni ile Bafra 1 Asliye Hukuk Mahkemesinde 2009/28 esas sayılı dosyası ile tedbir nafakası davası açmak zorunda kaldıklarını, davacının da aynı mahkemede 2009/634 esas sayı ile boşanma davasını açması akabinde boşanma dosyasının nafakası dosyası ile birleştirilerek görüldüğünü ve nafaka davasının kısmen kabulü ile davacı eşinin boşanma davasının ise ağır kusurlu olması sebebi ile reddine karar verildiği, temyiz incelemesinden geçerek kesinleşen bu boşanma davası ile davacı eşinin fiilen ayrılığa...

        İlk boşanma davasını açan ve birlikte yaşamaktan kaçınan davacı kadın kusurludur. Mahkemece davalı erkeğin kusurlu olduğunun kabulü ile bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak Türk Medeni Kanununun 174/1-2. maddesi koşulları oluşmadığı halde davacı kadın yararına maddi ve manevi tazminata karar verilmesi doğru olmadığı gibi, davacı kadın tarafından maddi tazminat isteğide bulunmadığı halde maddi tazminata karar verilmesi doğru değildir (HMK.26.md.). 3-Boşanma davası açarak boşanma sebebi yaratan ve birlikte yaşamaktan kaçınan davacı kadın kusurlu olduğu halde Türk Medeni Kanununun 175. madde koşulları oluşmadığı gözetilmeksizin davacı kadın yararına yoksulluk nafakası takdiri doğru bulunmamıştır....

          Fiili ayrılık nedenine dayalı dava ile ilgili olarakta, ispat edilemediğinden davanın reddine karar vermiştir. Yerel mahkemenin ret kararının usul ve yasaya uygun olduğu düşüncesindeyim. Uygulama bu şekilde gelişecek ve yerleşecek olursa; davacı, eşi ile sadece boşanma konusunda anlaşarak, Tük Medeni Kanununun 166/1 ve 3. madde hükümlerini dolanarak boşanmayı temin edebilir. Bu şekildeki uygulamalar, dairenin yerleşik içtihatlarına Türk Medeni Kanununun 166/1 ve 3. maddesi hükümlerine aykırılık teşkil eder. Yukarıda açıkladığım nedenlerle, değerli çoğunluğun bozma görüşüne katılmıyorum. Farklı düşünüyorum....

            durumunun davacıdan çok daha iyi olduğunu, taraflar arasındaki geçimsizlik nedeni ile müvekkili tarafından davalı aleyhine daha önce Karşıyaka 2.Aile Mahkemesinin 2014/64 Esas-2014/905 Karar sayılı dosyası ile boşanma davası açıldığını, bu davanın 25/12/2014 tarihinde red ile sonuçlandığını, bu kararın 09/06/2015 tarihinde kesinleştiğini, kararın kesinleştiği tarihten başlayarak 3 yıldan fazla süre geçtiğini, bu zaman zarfında tarafların hiçbir şekilde ortak hayatı yeniden kurmadıklarını, bir araya gelmediklerini, müvekkilinin mal rejiminin tasfiyesi nedeniyle doğacak tüm hakları saklı kalmak kaydıyla karşı yandan herhangi bir maddi ve manevi tazminat ile nafaka talebi bulunmadığını beyan ederek tarafların TMK'nun 166/son maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına karar verilmesini istemiştir....

            Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2008/17 esas, 2009/32 karar sayılı dosyası ile davacı erkek tarafından açılan ve reddedilen boşanma davasına ilişkin kararın kesinleştiği, tarafların reddedilen boşanma davasından sonra bir araya gelmedikleri ve 3 yıllık sürenin geçtiği, ne var ki anılan davada tarafların kusur durumunun tespit edilmediği, eldeki davaya göre tarafların eşit kusurlu olduğu belitilerek, tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davanın TMK 166/son maddesi uyarınca fiili ayrılık hukuksal sebebine dayalı olarak açıldığı, retle sonuçlanan boşanma davasını davacı erkeğin açtığı, o davadan sonra ortak hayatın yeniden kurulamadığı, eylemli ayrılık döneminde boşanmayı gerektiren kusurlu yeni bir vakıanın meydana gelmediği, bu haliyle ilk boşanma davasını açarak fiili ayrılığı başlatan ve boşanma sebebi yaratan davacı erkeğin tam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır....

              boşanma ile yoksulluğa düşeceğinden söz edilmeyeceği, buna rağmen erkeğin geliri ile orantılı şekilde kadın yararına nafakaya hükmedildiği değerlendirilmekle, kadının istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir....

              UYAP Entegrasyonu