"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesindeki fiili ayrılığa dayalıdır. Fiili ayrılığa mesnet alınan ... 2. Aile Mahkemesinin 2005/453 esas, 2005/1295 karar sayılı boşanma davasına ilişkin dosyadaki onaysız fotokopilerden, davacının 01.03.2006 tarihinde "davadan feragat" ettiğini bildirmesi üzerine, mahkemesince dosyanın ele alıp 01.03.2006 tarihli ek kararla "feragat nedeniyle davanın reddine" karar verdiği, bu kararın davalı vekili tarafından temyiz edildiği, temyizin akıbetiyle ilgili bir bilgi ve belge bulunmadığı görülmektedir. Bu bakımdan sözü edilen dosyanın incelenmesi gerekli görülmüştür. ... 2....
Mahkemece, davalı-k.davacı kadının eşiyle barışma girişiminde bulunması nedeniyle önceki dava döneminde yaşanan olayları hoşgörüyle karşılayıp atfettiği gerekçesi ile kusurlu olmadığı yönündeki gerekçesi yerinde olmayıp, kadının önceki dava ve fiili ayrılık döneminde barışma isteği evlilik birliğini sürdürme konusunda bir iyiniyet göstergesi olup, tek başına eşinin kusurlu davranışlarını af anlamına gelmez. Ferizli Asliye Hukuk (aile) Mahkemesi'nin 2017/187 E.-2017/229 K.sayılı dosyasında erkeğin açtığı boşanma davası sırasında müşterek konutun yanmasından sonra erkeğin eşyalarını alarak evi terk ettiği, kadının kendi ailesi yanında kaldığı, fiili ayrılık döneminde erkeğin yeni konut temini ve barışma, fiili birlikteliğin tekrar temini yönünden bir girişimde bulunmadığı anlaşılmıştır. Olayların akışına göre kadına fiili birlikteliğin tekrar temin edilememesi sebebiyle kusur yüklenemez....
Dava, eylemli ayrılık hukuki sebebine dayalı boşanma ve boşanmanın fer'isi niteliğindeki taleplere ilişkindir. Dairemizce verilen 03/02/2021 tarihli kararda, ilk derece mahkemesinin 21.06.2018 tarih ve 2016/916 esas ve 2018/509 karar sayılı ilamı ile verilen boşanma hükmü, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin kesinleştiği belirtilerek açıklanan yönler hariç olarak kaldırıldığı ve hükmün bu kısımları istinaf kanun yoluna başvurulmaması nedeni ile kesinleştiği halde, ikinci kararda yeniden kesinleşen boşanma talebi ile yargılama gideri yönünden hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan, ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararının boşanmaya ilişkin kısmı ile harca ilişkin kısımları (" Peşin harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL'nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına" ile "Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına" şeklindeki kısımları) kaldırılarak, kesinleşen konularda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir....
Davacı erkek, davalı kadın tarafından açılan ve 03.08.2010 tarihinde feragat nedeniyle reddine karar verilen önceki boşanma davasına dayanarak, bu davadan sonra üç yıldan fazla süredir biraraya gelmediklerini iddia etmiş, davalı kadında cevap dilekçesinde feragat ile sonuçlanan davadan önce taraflar arasında yaşanan olaylardan bahsederek, davacının kusurlu olduğunu savunmuş, mahkemece davalı kadının fiili ayrılık döneminde biraraya gelmek için çabaladığı, bu nedenle kadına kusur yüklenemeyeceği ayrıca erkeğin fiili ayrılık döneminde fiili ve sözlü şiddette bulunması nedeniyle tam kusurlu olduğu gerekçesiyle, erkeğin davasının kabulü ile kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmetmiştir....
Boşanma ve Kusur yönünden yapılan istinaf incelemesinde; İncelenen aile nüfus kayıtlarına göre tarafların; 20/09/1985 tarihinde evlenmiş oldukları, bu evliliklerinden müşterek ergin çocuklarının anlaşılmaktadır. Mahkemece; Konya 1.Aile Mahkemesinin 2013/403 E.sayılı taraflar arasında görülen boşanma davasının reddine karar verildiği, kararın 08/01/2015 tarihinde kesinleştiği, tarafların bu davadan sonra tekrar bir araya gelmedikleri, fiili ayrılık nedenine dayalı boşanma şartlarının oluştuğu gerekçesi ile asıl davanın kabulüne, davacı karşı davalı erkeğin haklı bir neden olmaksızın birlikte yaşama yükümlülüğünü yerine getirmediği, başka bir kadın ile karı-koca hayatı yaşamak suretiyle sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, evlilik birliğinin sarsılmasında davacı karşı davalı erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesi ile, karşı davanın kabulüne, tarafların TMK.nun 166/1 maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmiştir....
Dosya incelendiğinde; tanık beyanları ve dosya kapsamından, davalı-k.davacı kocanın, kadının başka bir erkek ile yazışmalarını gördükten sonra kadına fiziksel şiddet uyguladığı, kadının baba evine gitmesi üzerine aynı gün kadını ortak konuta getirerek bir süre daha birarada yaşamaya devam ettikleri, bu itibarla tarafların birlikte yaşamaya devam ederek karşılıklı kusurlarını affettikleri, affetmeseler bile hoşgörü ile karşılandıkları, tarafların halihazırda fiilen ayrı yaşamalarının da tek başına boşanma sebebi olamayacağı anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında affedilen veya hoşgörüyle karşılanan olayların taraflara kusur olarak yüklenmesi mümkün olmadığı gibi fiili ayrılık da tek başına boşanma nedeni olayacağından kadının ve kocanın boşanma davalarının reddi usul ve yasaya uygun olup, davacı-k.davalı kadının asıl boşanma davasının; davalı-k.davacı kocanın karşı boşanma davasının reddine yönelik istinaf başvurusunun yerinde olmadığı anlaşılmıştır....
Aile Mahkemesi'nin 2016/714 Esas, 2017/165 Karar sayılı dosyasında açılan boşanma davasının ispat edilemediğinden reddedildiği, kararın 03.05.2017 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise Kanunda aranan 3 yıllık süre geçtikten sonra 17.06.2020 tarihinde açıldığı, tanık beyanlarından tarafların fiili ayrılığa esas ilk boşanma davasının kesinleşmesinden sonra ortak hayatın yeniden kurulmadığı, boşanma davasından sonra açılan tedbir nafakası talepli dava dosyasında Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2....
Davalı kadına boşandıktan kısa bir süre sonra ölen babasından 07.04.2008 tarihinde yetim aylığı bağlanmış ve eski eşi ile 27.09.2012 evlenmesi üzerine yapılan denetim raporu ile kurumca fiili birliktelik nedeni ile 5510 sayılı Kanunun 56. maddesi uyarınca boşandığı eşi ile birlikte yaşadığı gerekçesi ile ödenen aylıklar için borç çıkarılmış, icra takibi yapılmış, aynı zamanda o döemde yapılan tedavi giderlerinin tahsili içinde ayrı bir icra takibi yapılmış, davalı sigortalının itirazı üzerine, itirazın iptali ve takibin devamı için davalar açılmıştır. Çoğunluğun kabul ettiği gibi tedavi giderlerinin reddi gerektiği gerekçesi ille bozmaya uyulmasına rağmen, bu giderlerle ilgili davanın kabulüne karar verilmesi usulü kazanılmış hakkın ihlali olduğundan, bozma isabetlidir....
Fiili ayrılığa esas ilk boşanma davası, taraflardan davacı kadın tarafından TMK.nun 166/1- 2 maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak açılmış ve dava; kadının iddialarını ispatlayamaması gerekçesi ile reddedilmiş, verilen karar Yargıtay 2.Hukuk Dairesince onanarak 21/05/2015 tarihinde kesinleşmiştir. İlk davayı açarak fiili ayrılığa zemin hazırlayan davacı kadın bu sebeple kusurlu olduğu gibi davanın reddi nedeniyle erkeğe bir kusur yüklenemeyecektir. Toplanan delillerden, fiili ayrılık döneminde davalı erkeğe kusur olarak yüklenebilecek bir olayın varlığı da ispat edilememiştir. Böylece, TMK.nun 166/4 maddesine dayanak teşkil eden ve red ile sonuçlanan ilk davayı açan ve fiili ayrılığa sebep olan davacı kadının, boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir....
DAVA KONUSU : Boşanma (Fiili Ayrılık Nedenine Dayalı Boşanma) KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili T1 ile davalı T3 02/07/1976 tarihinden bu yana resmi olarak evli olduklarını, uzun yıllardar ayrı yaşadıklarını, davalının evlilik birliğinin kendisine yüklediği görevleri yapmamak için yıllar önce müşterek konutu terk ettiğini, müvekkilinin o tarihlerdeki eve dön çağrılarının da karşılıksız kaldığını, bunun üzerine müvekkilinin davalı T3 Bafra 1....