Tarafların ikinci boşanma davası sırasında bir araya geldiklerinden davacının fiili ayrılığa dayalı boşanma davasının reddi gerektiği, yine her ne kadar yerel mahkeme davacının 166/1 dayalı boşanma davasının kabulüne karar verilmiş ise de, davacı tanığı olarak dinlenen ve davalının da kardeşi olan Davut Okay'ın beyanın yetersiz olduğu, olayın ne zaman olduğunun belli olmadığı, tarafların ikinci boşanma davası sırasında bir araya geldikleri, davacının önceki boşanma davasında kadını sadakatsizlikle itham ettiği anlaşıldığından bu tanık beyanı dikkate alınarak kadının bir başkası ile yaşadığı kabul edilemez. Davacının fiili ayrılığa dayalı davasının şartları oluşmadığından, 166/1 dayalı davasının ise ispat edilemediğinden reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 28/06/2022 NUMARASI : 2019/655 ESAS 2022/522 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Çekişmeli)) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkilinin 2018 yılı aralık ayında resmi olarak evlendiklerini, fiili birliktelik ve düğünün olmadığını, kadının düğünden önce müvekkiline attığı mesajla evliliği gerçekleştirmeyeceğini söylediğini, kadının kuzenleri ile birlikte Danimarka'ya gittiğini belirterek evliliğin iptaline olmadığı takdirde boşanmalarına 75 bin TL maddi, 75 bin TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Kararın bu gerekçe ile bozulması gerekirken, aylık bağlanma şartı olmayan ve kurumca kesme nedeni olarak araştırılması gereken fiili birlikteliğin, mahkemece araştırılarak sonucuna göre karar verilmesinin gerektiği şeklindeki bozma gerekçesine katılınmamıştır....
Gerçeklen bu fiili ve hukuki durum karşısında, boşanmayı sağlayan fiili ayrılıkta davalıya atfedilebilecek bir kusur bulunmamakta olup, fiili ayrılığı başlatarak bu sebeple boşanmayı sağlayan davacı kusurlu sayılmalıdır. Boşanma sebebiyle maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için de, tazminat talep eden tarafın boşanmada kusursuz ya da az kusurlu olması zorunludur (TMK.md.174). Boşanmayı sağlayan fiili ayrılıkta davacı kusurlu olduğuna göre, yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi doğru bulunmamıştır. b-Boşanma sebebiyle yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için, bu yüzden yoksulluğa düşecek tarafın kusurunun daha ağır olmaması şarttır (TMK.md.175). Boşanmaya sebep olan fiili ayrılıkta davacı ağırlıklı olarak kusurlu olduğuna göre, Türk Medeni Kanunun 175. maddesi gereğince yoksulluk nafakasını da hak etmemiştir. Bu husus nazara alınmadan davacı yararına yoksulluk nafakası takdir edilmesi de usul ve yasaya aykırı bulunmuştur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Boşanma davası 18.06.2010 tarihinde açılmış, mahkemece 17.09.2010 tarihinde tarafların Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi uyarınca anlaşmalı boşanmasına karar verilmiştir. Davacı kadın kararı yedi yıl sonra tebliğe çıkarmış, davalı erkek kararı süresi içerisinde temyiz etmiştir. Davalı, temyiz dilekçesinde anlaşmalı boşanma kararı verilmesinden sonra da fiili birlikteliklerinin devam ettiğini ileri sürmüştür....
AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 12/07/2018 NUMARASI : 2017/863 E - 2018/668 K (BIRLEŞEN DAVA 2018/187 E) DAVA KONUSU : Boşanma KARAR : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Asıl davada davacı dava dilekçesinde özetle; davalı ile 1972 yılında evlendiklerini, müşterek dört çocuklarının olduğunu, daha önceden Kayseri 2. Aile Mahkemesi'nin 2009/1230esas, 2010/568 karar dosyası ile şiddetli geçimsizlik nedeni ile boşanma davası açıldığını, ancak davanın red edildiğini, ilk davadan sonra davalı ile 3 yıl bir araya gelmediklerini, yine fiili ayrılık nedeni ile Kayseri 4. Aile Mahkemesinde dava açıldığını, ancak yine müşterek çocukların yalan beyanları nedeni ile reddedildiğini, davalı ile 2010 yılından beri ayrı yaşadıklarını, kesinlikle bir araya gelmediklerini, davalının halen boşanmak istemediğini, boşanmak için haksız taleplerde bulunduğunu belirterek, davanın kabulü ile boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Sayılı dosyası ile açmış olduğu davanın reddedilmiş olduğunu, aradan üç yıllık sürenin geçtiğini, bu nedenle boşanma koşullarının ortaya çıktığını beyan ederek boşanma talep etmiş, bununla birlikte davacı taraf nafaka ve tazminat talebinde bulunmuş, davalı taraf süresi içerisinde davaya cevap vermemiş, verdiği cevap ile davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Açılan davanın evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davası olduğu belirlenmiştir....
Davalı-karşı davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; boşanma kararı yönünden taraflar üç yıllık süreçte bir araya gelmemiş iseler de; evlilik birliğinin müvekkilinin kusurlu davranışları nedeniyle sona ermediğini, dosya içindeki davacıya ait el ürünü imzalı belgeler dahi tek başına boşanma nedeni olduğunu, bu belgelerin değerlendirilmesi ile dahi müvekkilinin evlilik hayatı boyunca muhatap kaldığı manevi zararı ve evlilikte hiçbir beklentisinin gerçeklemediği, müşterek çocuk hatırına evlilik birliğini sürdürüğü, defalarca evlilik birliğine şans verdiği halde davacının tavırlarında hiçbir değişiklik olmadığının ortada olduğunu, davacının açmış olduğu ilk boşanma davasının red sebebinin evlilik birliğinin temelinden sarsılma konusunda davacı-karşı davalının kusurlu taraf olmasından kaynaklandığını, taraflarınca açılan mahkemenin 2017/744 esas s ayılı dosyanın red sebebi de müvekkilinin vazgeçmesi dolayısı ile olduğunu, esas alınması gereken süre taraflar arasındaki 2. boşanma...
Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, erkeğe eşine şiddet uyguladığı, tehdit ettiği vakıası kusur olarak yüklenmiş ise de, kadının şiddet iddiasını önceki boşanma davasında da ileri sürmesi ve bu vakıanın önceki boşanma davasında erkeğe kusur olarak yüklenmemesi nedeniyle sonraki açılan davada kusur olarak yüklenemeyeceği, tehdit vakıasına ise kadının mevcut dava dosyasında dayanmaması nedeniyle erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayanak teşkil eden ve red ile sonuçlanan ilk davayı açan, böylelikle fiili ayrılığa sebep olan ve boşanma nedeni yaratan ayrıca ilk boşanma dava dosyasında belirlendiği üzere sadakat yükümlülüğüne aykırı olarak eşini aldatan, başka bir kadından çocuk sahibi olan davacı davalı erkeğin boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu olduğu anlaşıldığından, erkeğin kusura yönelik istinaf talebinin reddine, yüklenen vakıaya yönelik istinaf talebinin kabulüne karar verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı erkek tarafından tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı kadın tarafından açılan boşanma davası Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde yer alan fiili ayrılığa dayanmaktadır. Fiili ayrılığa esas ilk boşanma davası; davacı kadın tarafından, Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak açılmış ve dava, davalı erkeğin kusuru ve taraflar arasındaki geçimsizlik ispatlanamadığından bahisle reddedilmiştir....