Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacı tarafından 24.05.2011 ve 15.06.2011 tarihlerinde iki kez kaza geçirdiğinin beyan edildiği, ilk kaza hakkında yapılan soruşturmada davacının Cumhuriyet Savcılığına verdiği ifadede; olayın tamamen kendi hatasından kaynaklandığını beyan ettiği, SGK'nın 20.01.2014 tarihli Sürekli İş Göremezlik Tespit Kararında; davacının 24.05.2011 tarihinde geçirdiği iş kazası nedeni ile sürekli iş göremezlik derecesinin %0 ( sıfır ) olduğunun, yardıma muhtaç olmadığının ve kontrolü gerekmediğinin bildirildiği, 15.06.2011 tarihinde geçirdiği iş kazası hakkında düzenlenen 20.01.2014 tarihli Sürekli İş Göremezlik Tespit Kararında; sürekli iş göremezlik derecesinin E cetveline göre %8 ( sekiz ) olduğunun, yardıma muhtaç olmadığının ve kontrolü gerekmediğinin bildirildiği, ayrıca iş kazasının tarihi kısmında her iki kaza tarihi de yazan 20.01.2014 tarihli kararda; toplam maluliyetin % 8 olarak belirlendiği, davacının itirazı üzerine düzenlenen Yüksek Sağlık Kurulu'nun 23.07.2014...

    Din, bir topluluğun sahip olduğu kutsal kitap, peygamber ve Allah kavramını da genellikle içinde bulunduran inanç sistemi ve bu sisteme bağlı olarak yerine getirmeye çalıştığı ahlaki kurallar bütünüdür. Dini inanç, dine inanan, belirli bir dine mensup kişinin duygularıdır. Bir insanın dini inanç ve duyguları ile, doğup büyüdüğü, terbiyesini aldığı ailesi, çevresi ve içinde bulunduğu toplum arasında çok sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Bu nitelikli unsurun gerçekleşebilmesi ve suçun oluşabilmesi için, dini kurallara bağlı olanların, önem verdiği değerler, dini inanç ve duygular aldatma aracı olarak kötüye kullanılmalı, bu suretle gerçekleştirilen hile ile haksız bir yarar da sağlanmış olmalıdır. Katılan ile oğlu olan ...'in cadde üzerinde yaya olarak ilerledikleri esnada, sanık ...'nın katılan ile tanığın yanına geldiği ve katılana hitaben “Amca nasılsın?” diye sorduğu, katılanın da iyi olduğunu söylemesi üzerine "dedem vefat etti, bu akşam mevlit var, sen de gelir misin?”...

      K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davacı ve davalı taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine, 2- Dava 25.06.2000 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu yardıma muhtaç %100,00 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının eşi ve çocuklarının manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı ve davalı taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dava konusu iş kazasında yardıma muhtaç %100 Oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının eş ve çocuklarının manevi zarara uğradığının kabulü yerindedir....

        Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/108-102 sayılı ilamına göre eşi ile anlaşmalı olarak boşanmış olup, boşanma dosyasında eşinden nafaka ve tazminat talep etmemiştir. Dinlenen davacı tanıkları davacının, tek başına yaşadığı ve yardıma muhtaç olduğu yönünde beyanda bulunmuşlardır.Ancak, mahkemece; davalının savunması doğrultusunda boşanmanın davalı babadan nafaka almak için olup olmadığı araştırılmamıştır....

          İş Mahkemesi'nce 06.04.2021 Tarihli ara karar ile yeniden davaların tefrik edildiği ve davacı şirketin sürekli iş göremezlik itirazının işbu dosya üzerinden yürüdüğü, davalının sürekli iş göremezlik derecesinin tespiti için işbu dosyada yeniden rapor alınmadığı, rücuan tazminat davasındaki raporların esas alındığı ve ilk derece Mahkemesince;"Davalı sigortalı hakkında düzenlenmiş adli ve tıbbi belgelerin incelenmesinde; T3 Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 07.11.2014 Tarih 027143 karar nolu raporunda; sigortalının 31.12.2010 tarihli iş kazası nedeniyle sürekli iş göremezlik oranının E Cetveline Göre %30,2 olduğu, yardıma muhtaç olmadığı, kontrol gerekmediği” bildirildiği; Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun 29.06.2017 tarih ve 51/9532 sayılı kararında; sigortalının 31.12.2010 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazası nedeniyle maluliyet oranının % 30,2 olduğu, yardıma muhtaç olmadığı, kontrol gerekmediği” bildirildiği; Adli Tıp Kurumu Adli Tıp Üçüncü İhtisas Kurulunun 19.08.2019 tarih ve 13889...

          Olayımıza gelince,Sakarya Yenikent Devlet Hastanesinin 09/07/2020 tarih ve 200001239 rapor sayılı sağlık kurulu raporunda kısıtlı adayı T2 aklı dengesinin yaşam sürmek için yeterli olup, iradesi ile uygun kararlar alabileceği, kendi işlerini görecek güçte olduğu, sürekli yardıma muhtaç olmadığı, başkalarının emniyetini tehdit etmediği, vasi tayininin gerekli olmadığının bildirildiği anlaşıldığından usul ve yasaya uygun bulunan mahkeme kararına karşı vasi adayının istinaf kanun yolu başvurusunun esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

          (TMK 409.m) Somut davada, ilk derece mahkemesinin 2021/1304 Esas sayılı dosyasında kısıtlanması istenen T3 hakkında düzenlenen sağlık kurulu raporunda akıl hastalığı ya da akıl zayıflığının bulunmadığı, kendi işini kendisinin görecek güce sahip olduğu, sürekli yardıma muhtaç olmadığı belirtildiği gibi şahsın kendisinin de kısıtlanma yönünde bir talebinin olmadığı anlaşılmakla, mahkemece kısıtlama talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, talep eden vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nin 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir....

          Türk Medeni Kanunu'nun 406 ncı maddesinde; "Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır" hükmü yer almaktadır. Dava dilekçesinde kısıtlanması istenilenin malvarlığını azaltma tehlikesi altında olup, üçüncü kişiler tarafından mağdur edilme ihtimali bulunduğu iddiası da olduğu halde; mahkemece, Türk Medeni Kanunu'nun 406 ncı maddesi uyarınca herhangi bir araştırma ve değerlendirme yapılmamıştır....

            Sulh Hukuk Mahkemesinin 18.12.2019 gün, 2019/44 Esas, 2019/459 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama kapsamında aldırıldığı karar içeriğinde bahsedilen Necip Fazıl Şehir Hastanesinin 31.10.2019 tarih ve 10846 sayılı sağlık kurulu raporunda “Kısıtlı adayında donuk normal zeka teşhis edildiğinin, bu haliyle akli dengesinin akıllıca yaşam sürmek için yeterli olduğunun, iradesinin verdiği kararlar ve hareketleri üzerinde olumsuz bir etki yaratmayacağının, kendi işlerini görecek güce sahip olduğunun, sürekli yardıma muhtaç olmadığının, başkalarının emniyetinin tehdit etmediğinin, vasiye muhtaç olmadığının” belirtildiği gibi mağdurenin 12.09.2012 tarihinden itibaren üç evlilik yaptığının da anlaşılması karşısında, anılan rapor ile dayanak belgeleri temin edildikten sonra mevcut raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için mağdurenin suç tarihi itibarıyla herhangi bir akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunup bulunmadığı, şayet varsa bundan dolayı maruz kaldığı fiilin hukuki anlam ve...

              İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkeme hükmüne karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, istinaf dilekçesinde özetle; miktarın düşüklüğü yönünden verilen hükmün hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, müvekkilinin yıllardan beri annesi ile birlikte olup, reşit olmasına rağmen %98 oranında özürlü olduğunu, müvekkilinin hasta yatağında kalmakta olup, çalışacak durumda olmadığını, bakıma ve yardıma muhtaç olduğunu, müvekkilinin yatalak olmasından ve hastalığından kaynaklı sürekli kullandığı ilaçlar, evde bakım giderleri, tekerlekli sandalye masrafları, gıda ve temel ihtiyaçlar, kıyafet masrafları vb. giderleri devamlılık arz ettiğini ve ekonomik olarak muhtaç olduğunu, davalı babanın tecrübeli veteriner olmakla beraber ekonomik durumunun oldukça yerinde olduğunu, davalının kendi yaşadığı şehirde lüks içinde yaşamasına rağmen müvekkilini oldukça cüzi miktar göndermek suretiyle mağdur ettiğini, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davadaki taleplerinin...

              UYAP Entegrasyonu