Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının 23.1.1990 tarihinde davalı kurumdan emekli olduğu, mesai listesinin dosya arasında bulunduğu, SSK Zonguldak Uzun Mehmet Meslek Hastalıkları Hastanesinin 1.9.1997 tarih ve M-303 sayılı sağlık kurulu kararında maluliyetinin % 12 olup yardıma muhtaç olmayıp kontrol kaydının da bulunmadığı, 20.1.2004 tarih ve M-17 sayılı sağlık kurulu kararında maluliyetinin % 13 olup yardıma muhtaç olmayıp kontrol kaydının da bulunmadığı, 20.7.2006 tarih ve M-1195 sayılı sağlık kurulu kararında maluliyetinin % 13,1 olup yardıma muhtaç olmayıp kontrol kaydının da bulunmadığı, kesinleşen ve mahkemece esas alınan manevi tazminat dosyasındaki rapora göre olayda % 100 oranında kaçınılmazlık olduğunun kabul edildiği, davacı vekilinin karar duruşmasında SSK’ca davacıya % 13,1 maluliyet için bağlanan ve 19.1.2008 tarihine kadar geçerli olan peşin sermaye değerli gelirlerin zarar hesabından düşülmesini istediği ve yeniden hesap raporu alınmasından vazgeçtiği görülmektedir....
Kısıtlı adayı T1 hakkında alınan Sağlık Kurulu Raporuyla akli dengesinin akıllıca yaşam sürmesi için yeterli olmadığı, kendi işlerini kendisinin göremeyeceği, sürekli yardıma muhtaç ve akıl rahatsızlığının sürekli olduğu tespit edilmiş olmasına rağmen gerekçeli kararda "....kısıtlı adayının akli dengesinin akıllıca yaşam sürmek için yeterli olduğu...." ifadesindeki "olduğu" kelimesinin maddi hata sonucu yazıldığı, sağlık kurulu raporunda ve gerekçeli kararın diğer kısımlarında ".... akli dengesinin akıllıca yaşam sürmek için yeterli olmadığı" ifadesinin yazılı olduğu, tüm dosya kapsamı ve sağlık kurulu raporundan kısıtlı adayının akıllıca yaşam sürmesi için akli dengesinin yerinde olmadığının sabit ve anlaşılır olduğundan ilk derece mahkemesince verilen kararda usul ve yasaya aykırılık görülmemiş ve kısıtlı adayının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nin 353/1- b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır. 3-Davacı-karşı davalı kadının çalışmadığı ve yakınlarının yardımı ile geçindiği, herhangi bir malvarlığı ve gelirinin bulunmadığı, ekonomik durumunun nafaka ödemesine imkan sağlayacak nitelikte olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, kendisi yardıma muhtaç davacı-karşı davalı kadının, davalı-karşı davacı erkeğe (TMK m. 175) yoksulluk nafakası ödemesine karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. 4-Yukarıda 3. bente açıklandığı üzere kendisi yardıma muhtaç davacı-karşı davalı kadının, ortak çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakası (TMK m. 182/2) ödemesine karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....
Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıda karar tespit edildi. K A R A R Dava 11.10.2003 tarihinde meydana gelen trafik iş kazası sonucu yardıma muhtaç % 100,00 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının maddi ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı ve davalı taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Yerel mahkememin maddi ve manevi tazminatı belirlenmesi sırasında davacının yardıma muhtaç % 100,00 oranında sürekle iş göremezliğinin bulunduğunu kabul ettiği görülmektedir....
Maddede hariç tutulan Üçüncü Kısım ise 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 396 ilâ 494 maddelerini içermektedir. 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 366. maddesi uyarınca korunmaya muhtaç kişilerin bakımı, bununla yükümlü kurumlar tarafından sağlanır. 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanununa göre ise, korunmaya muhtaç çocuk, engelli, bakıma muhtaç engelli ve muhtaç yaşlılar koruma kapsamında bulunmakta olup, korunmaya, bakıma, yardıma muhtaç aile, çocuk, engelli ve yaşlılar ile sosyal hizmetlere muhtaç diğer kişileri tespit ve incelemekle Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu görevlidir. 07.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5378 sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun ile Türkiye’de bakım hizmetlerinin sunumu Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğüne verilmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :..........Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda;kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın zamanaşımından reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Davacı vekili, davacıya ait olan ve ........de kullanılmak üzere tahsis edilen aracın davalı Hassa Kaymakamlığı tarafından Hassa Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfında kayıtlı bulunan fakir ve muhtaç ailelerin hanelerine gidilerek yerinde inceleme yapmak amacıyla gönderildiğini,bu görevi yerine getirirken tek taraflı kazası sonucu aracın hasarlandığını,17.500,00-TL değerindeki aracın 9.000,00-TL'ye satıldığını belirterek meydana gelen 8.500,00-TL'lik zararın 15.02.2012 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili, zamanaşımı definde bulunmuştur....
KARAR Davacı, asıl davada, ihale ile muhtaç ailelere dağıtılmak üzere ihaleli olarak kömür alımının yapıldığı, denetim sırasında dağıtımı ve teslimi yapılan kömür miktarı toplamının 466.850 kg olduğu halde dağıtıcı firma tarafından belediye adına düzenlenen faturalarda 678.000 kg olduğu ve dağıtımı yapılan kömürün bir kısmının da maddi durumu iyi olan kişilere yapıldığı, bazı kimselere dağıtım ve teslimi yapıldığının belirtildiği halde gerçekte kömür verilmediğinin tespit edildiğini belirterek şimdilik yersiz ödeme yapmak sureti ile oluşan toplam 64.727,00 TL'lik kamu zararının 40.750,00 TL'sini oluşturan kısmının 39.684,00 TL'sine 27.02.2009 tarihinden itibaren, 1.066,00 TL'sine 05.03.2009 tarihinden itibaren işleyecek merkez bankasında düzenlenecek en yüksek banka reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Temyiz talebi ile birlikte adli yardım talep eden davalı ..., maddi durumunun elverişli olmadığını, dava konusu parsellerde bulunan binaya ilişkin diğer satış vaadi sözleşmesi ile satın alan çok sayıda kişiler tarafından açılmış ve karara çıkmış toplam 24 adet dosya bulunduğunu, bu nedenle gerekli harç ve giderleri ödeyemeyeceğini belirterek adli yardım talebinin kabulünü talep etmiş ve Duatepe mahalle muhtarlığının 24.11.2015 düzenleme tarihli fotokopi belgesini sunmuş olup anılan belgede; " .. Şahsın 23.11.2015 tarihinden beri oturmakta olup, mahallede menkul ve gayrimenkullerinin bulunmadığı, çevre sakinlerinin yardımı ile geçindiği, fakir ve yardıma muhtaç olduğu, şahsın isteği üzerine bu belgenin verildiği " bildirilmekle, anılan belgenin değerlendirilmesi ve benzer dosyalarda da, davalı ...'...
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/435 KARAR NO : 2021/1461 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : GÜROYMAK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 20/01/2021 NUMARASI : 2020/164ESAS- 2021/13KARAR DAVA KONUSU : Nüfus (Yaş Düzeltilmesi İstemli) KARAR : Yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi: GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI ÖZETİ: Davacı dava dilekçesinde özetle ; Bitlis ili Güroymak ilçesinde ikamet ettiğini, işsiz, fakir, dul, yardıma muhtaç ve mağdur bir durumda olduğunu, eşinin yıllar önce vefat ettiğini, tek başına yaşadığını, nüfus kayıtlarına göre 65 yaşında gözüktüğü için kendisini sığınma evine almadıklarını, 65 yaşındakileri huzur evine yerleştirdiklerini, ancak aslında 46 yaşında olduğunu, nüfus kayıtlarında ablası ile kendisinin yaşının değiştirildiğini, bunun düzeltilmesini talep ve dava etmişlerdir...
Kural olarak Yüksek Sağlık Kurulunca verilen karar Sosyal Güvenlik Kurumunu bağlayıcı nitelikte ise de diğer ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı olmadığından Yüksek Sağlık Kurulu Kararına itiraz edilmesi halinde inceleme öncelikle Adli Tıp Kurumu ihtisas ve giderek Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu aracılığıyla yaptırılmalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 28.06.1976 günlü, 1976/6-4 sayılı Kararı da bu yöndedir. Bu açıklamalardan olarak somut olayda, SGK Başkanlığı Maluliyet Daire Başkanlığı ve Yüksek Sağlık Kurulu davacı sigortalının sürekli iş gücü kaybı oranını %83 olarak belirlemiş, belirlenen bu orandaki maluliyete göre Maluliyet Daire Başkanlığı davacı kazalının yardıma muhtaç olmadığını, Yüksek Sağlık Kurulu ise aksi görüşle yardıma muhtaç olduğunu ortaya koymuştur. Buna göre davacının yardıma muhtaçlığı noktasında tereddüt doğduğu açıktır....