Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Merkez Bankası'nca belirlenmekte ve ilan edilmekte olan reeskont oranı üzerinden faiz hesaplanabilecektir. Hükmün faize ilişkin bölümünün açıkça "reeskont faizi" olarak adlandırılarak kurulmuş olmasına rağmen yorumla bunun hükümde ifade edilmeyen yasal faizi yada avans faizini ifade ettiğini kabule olanak bulunmamaktadır (HGK 03.03.2010 tarih, 2010/12-124 Esas ve 2010/110 Karar sayılı kararı). Somut olayda takip konusu ilamın hüküm bölümünde açıkça, alacağın “ticari reeskont faiziyle” tahsiline hükmedilmiştir. Ticari reeskont faizi adı altında bir faiz türü bulunmamaktadır. T.C. Merkez Bankası'nca belirlenmekte ve ilan edilmekte olan reeskont faizi oranlarının mevcut olduğu ve bu faize göre hüküm kurulduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, mahkemece, hükmün faize ilişkin bölümünde açıkça, alacağın dava ve ıslah tarihinden itibaren “reeskont faiziyle” tahsiline hükmedildiğinden, T.C....

    İİK'nun 17. maddesi gereğince, şikayet icra mahkemesince kabul edilirse şikayet olunan muamele ya bozulur yahut düzeltilir. Somut olayda borçlunun şikayeti faize ilişkin olup icra emrinin faiz yönünden düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken tümden iptali doğru değildir. SONUÇ: Alacaklılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle, İİK’nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren İlama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 21.03.2016 tarihinde karar verildi....

      HGK'nun 05.04.2000 tarih ve 2000/12-739 Esas-746 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere, ilamda faize ilişkin hüküm bulunmaması halinde, icrası kesinleşmesine bağlı olmayan ilamlarda karar tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun'un 1. maddesi koşullarında değişen oranlarda yasal faiz istenebilir. Somut olayda, takibe dayanak ilamda, alacaklı lehine hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama gideri alacağı için faize hükmedilmemiştir. Bu durumda Mahkemece, yukarıda açıklanan HGK ve Yerleşik Yargıtay İçtihatlarında belirlenen ilkeler gereğince, takibe dayanak ilamın karar tarihinden itibaren takibe konu alacak kalemlerine yasal faiz istenebileceği kabul edilerek, icra emrinde, yargılama gideri için uygulanan %60 faiz oranının yasal faiz oranı olan %9 olarak düzeltilmesi gerekirken icra emrinin iptaline hükmedilmesi doğru olmamıştır....

        Borçlunun ödeme emri tebliğ tarihine göre yasal süre içerisinde işlemiş ve işleyecek faiz oranına bir itirazı olmadığı ve takipten önce ve sonraki dönem için de istenen yıllık %61,68 faiz oranının o tarihte uygulanan yasal veya ticari faiz oranlarından birine denk gelmediği de anlaşılmakla, takipten sonrası için yıllık %61,68 faiz oranının akdi faize dönüştüğünün kabulü gerekmektedir. Hal böyle olunca, borçlunun yasal sürede ödeme emrinde talep edilen faiz oranına itiraz etmemesi üzerine kesinleşen bu oran (yıllık %61,68) üzerinden faiz hesaplaması yapılmalıdır. Davalı alacaklı tarafça, işlemiş faiz alacağına faiz talep edilmediği gibi, icra memurunca da yasal süresi içerisinde itiraz edilmeyerek kesinleşen (akdi faize dönüşen) faiz oranına (%61,68) göre hesaplama yapılmış olup, davacı tarafın şikayeti yerinde değildir....

        Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; şikayetin İİK'nun 16.maddesi gereğince yedi günlük süre içeresinde yapılması gerekir iken, bu sürenin geçirilmiş olması nedeni ile davanın süre yönünden reddinin gerektiğini; şikayet konusu davanın tamamen memur muamelesinden kaynaklandığı için, işbu davada müvekkilinin bir sorumluluğunun olmadığı için müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, icra müdürlüğünce yapılan faiz hesaplamasında herhangi bir hata olmadığını, toplam alacak miktarının 575.650,37 TL'sinin ana para, 96.591,81 TL'sinin ise faiz olduğunu, TBK'na göre faize faiz işletilmesinin yasak olup, bunun kamu düzeninden olduğunu ve faize faiz işletilmesinin hukuka aykırı olduğunu; faizin adi kanuni faiz oranı üzerinden 575.650,37 TL ana para üzerinden işletilmesi gerekeceğinin tartışmasız olduğunu; halbuki, davacı tarafın eksik hesapladığını iddia ettiği 18.168,47 TL faizin de asıl borca dahil edilen toplam miktar üzerinden faize faiz işletilmiş olduğu için faize faiz işletilmemez kuralanın...

        İcra Mahkemesi Taraflar arasındaki şikayet davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı her iki davanın da reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - 1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle ilama dayanan nafaka alacaklısının rehin hakkına göre önceliği olmamasına, İcra ve İflâs Kanunu'nun 101’inci maddesindeki hacze takipsiz iştirak hükümlerinin sadece hacizlere özgü olup, rehinler hakkında uygulanma imkânı bulunmamasına göre şikayet eden ... vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Şikâyet eden İş Bankasının borçlu hakkında başlattığı rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip üzerine, borçlunun faize itiraz etmesinden dolayı Ticaret Mahkemesinde itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmaktadır....

          Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; davalı kooperatifin davacının borcundan dolayı toplam olarak 7.427,04 TL ödeme yaptığı, bu ödemeden itibaren ödenen miktar üzerinden yasal faiz talep edilmesinin gerektiği, ancak davacı-borçlunun söz konusu takipte kambiyo senedinin niteliğine ve talep edilen faize süresi içerisinde itiraz etmediği,bu anlamda kambiyo hukuku açısından borçlu olmadığının tespiti davasının açılmasında hukuki yararın bulunmadığı,davalı kooperatifin yapmış olduğu ödeme ve uygulanacak yasal faize karşılık gelen 346,19 TL'den oluşan toplam miktarın takipteki toplam miktarı geçmemesi gözetilerek takip talebinde gösterilen faiz oranının sonuca olumsuz bir etkisinin olmadığı, takibe dayanak senetlerin kambiyo vasfında bulunduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....

            iptaline ve talep edilen avans faiz oranının ve işlemiş faizin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....

              İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, faize ilişkin itirazı yönünde hiçbir değerlendirme yapılmadan karar verildiğini, ödeme emrinde asıl alacak ve faiz toplanıp, ödenmesi gereken borç miktarının bulunduğunu, ardından bu borç miktarının tümü için geçerli olmak üzere, bundan sonra işleyecek faizlerin de eklenerek ödenmesi talep edildğiini, faize faiz yürütülemeyeceğini, eksik değerlendirme ile karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE: Davacı, ödeme emrinde, asıl alacağın ve faiz alacağının toplanarak toplam alacağın faiziyle ödenmesinin emredildiğini, faize faiz yürütülemeyeceğini belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur....

              Dolayısıyla, bu ilişkinin borçlusu tarafından alacaklısına, 1. maddesinde Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanununa göre faiz ödenmesi gereken hallerde hangi oranda faiz ödeneceğini düzenleyen, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümlerine göre faiz ödenmesi gerekmekte olup tecil faiziyle iadeye ilişkin hüküm fıkrasının yasal faiz oranını aşan kısmında hukuka uygunluk görülmemiştir. KARAR SONUCU: Açıklanan nedenlerle; 1. Temyiz isteminin kısmen reddine, kısmen de kabulüne, 2. ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; şikayet başvurusunun reddine dair işlemin iptali ile ödenen vergilerin, idareye başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte iadesine ilişkin hüküm fıkrasının ONANMASINA, 3.Kararın, faize ilişkin hüküm fıkrasının yasal faiz oranını aşan kısmının ise BOZULMASINA, 4....

                UYAP Entegrasyonu