Mahkemece, şikayetin kabulüne, icra takibinin harç yönünden iptaline ve takibin devamına karar verilmesi üzerine hüküm, şikayet eden borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir. Borçlu vekilinin diğer şikayet nedenleri arasında işlemiş faiz ve faiz oranlarına yönelik de istemi bulunduğu halde bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir. Anılan hususta karar verilmek üzere Mahkeme kararının bozulması gerekir. SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme hükmünün yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 07.05.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Faize faiz yürütülmesi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 121/2 (B.K 104/son) maddesi gereğince mümkün değildir. 3095 sayılı Kanun'un 3. maddesinde kanuni faiz ve temerrüt faizi hesaplanırken mürekkep faiz yürütülemeyeceği, bu konuya ilişkin Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin saklı olduğu belirtilmiştir. TTK'nun ticari işlerde faiz serbestisini ve mürekkep faizi düzenleyen "ticari işlerde faiz" başlıklı 8. maddesinin 3. fıkrasında ise, ödünç para verme işlerinde bankalar, tasarruf sandıkları ve tarım kredi kooperatifleri hakkında hususi hükümlerin saklı bulunduğu belirtilmiştir. Bu madde kapsamında değerlendirilebilecek olan kapitale dönüşen faiz alacağı, ancak paranın faiz geliri elde etmek amacıyla ödünç verilmesi veya herhangi bir şekilde bir süre borçluda kalması üzerine faiz ödenmesinin öngörüldüğü hallerde söz konusu olabilir....
Kesin borç (anapara) rehninde, rehin sözleşmesinde belirtilen ana alacaktan başka TMK'nın 946. maddesi uyarınca takip giderleri ile faiz ve diğer fer'ileri de teminat kapsamına girmektedir. Haklarının ihlal edildiğini düşünen alacaklı üçüncü kişiler; varsa borçlunun temerrüdüne ilişkin itirazlarını sıra cetvelinin düzenlenmesi aşamasında ileri sürebilecek olup, bahsi geçen itirazları inceleme görevi icra mahkemelerine aittir. Somut olayda, şikayet dışı borçlu rehin veren ile şikayet olunan alacaklı arasında tanzim edilen 12.07.2012 tarihli rehin sözleşmesi içeriği dikkate alındığında, şikayet olunan lehine kesin borç (anapara) rehni kurulduğu anlaşılmaktadır. Yani bu rehin sözleşmesiyle takip giderleri ile faiz ve diğer fer'iler de teminat altına alınmıştır. Bahsi geçen sözleşmede borcun muacceliyetine ve faize ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığı gibi dosya içeriğinde borçlunun takip öncesi temerrüde düşürüldüğüne dair savunma ve belge de yer almamaktadır....
Temyiz isteminin kısmen reddine, kısmen de kabulüne, 2. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; düzeltme ve şikayet başvurusunun reddine dair işlemin iptali ile ödenen vergilerin, idareye başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte iadesine ilişkin hüküm fıkrasının ONANMASINA, 3.Kararın, faize ilişkin hüküm fıkrasının, ödeme tarihiyle idareye başvuru tarihi arasındaki dönem için faize hükmedilmesine ilişkin kısmının BOZULMASINA, 4....
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Borçlu vekilinin de temyiz dilekçesinde belirttiği ve HGK'nun 20.09.2006 tarih, 12-594/534 sayılı kararında da vurgulandığı üzere mahkemece yapılacak iş; tarafların bildirdikleri bankalardan hakkın doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde bankalarca mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranının sorulması ve hakkın doğum tarihinden itibaren takip tarihine kadar istenebilecek faiz miktarının bilirkişiye hesaplattırılması şeklinde olmalıdır. Somut olayda; taraflara banka ismi sorulmadığı, borçlunun şikayet dilekçesinde Ziraat Bankası ve Vakıfbank faiz oranlarının istenerek hesap yapılmasını istediği, mahkemece tensip kararı ile Halkbank, Ziraat Bankası ve Vakıfbank faiz oranlarının dosya içerisine alındığı ve bu bankaların oranlara göre 1 yıllık zaman dilimi içinde değişen faiz oranı esas alınarak hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır....
Şikayet dilekçesinde, diğer şikayet sebepleri yanında fahiş faiz talep edildiği, bileşik faiz uygulaması yapıldığı, yapılan ödemeler gözetilmeden faiz hesaplanmasının doğru olmadığı yönündeki iddiaların duruşma açılıp gerektiğinde bilirkişi incelemesi ile sonuçlandırılması gerekir. Mahkemece, şikayetin niteliği itibariyle duruşma açılarak, taraflardan faize yönelik şikayet hakkındaki delilleri sorularak, ileri sürülen nedenler ve toplanan deliller doğrultusunda inceleme ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken evrak üzerinde ve eksik inceleme ile şikayetin reddine karar verilmesi isabetsizdir....
Uyuşmazlık; alacaklının ilama dayalı takipte, ilama aykırı faiz oranı üzerinden taleplerde bulunduğu ve icra müdürlüğünce ilama aykırı kapak hesabı yapılarak fazla borç çıkarıldığı iddiasına ilişkindir. Davacı, İstanbul Anadolu 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/29 Esas sayılı dosyasında takipte talep edilen faiz oranı ve işlemiş faize itirazda bulunmuş, mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılarak yıllık %12,75 oranı üzerinden yapılan hesaplama sonucunda takip öncesi işlemiş faiz miktarı 5.099,11- TL olarak tespit edilmiş ve bu miktarı aşan işlemiş faiz yönünden icra emrinin iptaline kesin olarak karar verilmiştir....
Şikayet olunan vekili, faize itirazın geçerli olması için faizin ne kadarına itiraz edildiği ve faiz oranının ne olması gerektiği hususunun açıklanması gerektiğini, itiraz dilekçesinde böyle bir açıklığın bulunmadığı gibi dilekçenin ikinci paragrafında %18 oranındaki faizin sadece kıdem tazminatı yönünden istenebileceği belirtilmek suretiyle takip talebindeki %18'lik faiz oranının kabul ettiğini, şikayetçi tarafın bu kabulü ile bağlı olduğunu, ayrıca takibe konu borcun diğer borçlu tarafından ödenerek icra dosyasının infazen kapatıldığını, bu sebeple takibin konusunun kalmadığını belirterek, istemin reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Vergi Mahkemesi kararı, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 118 ve 122 nci maddeleri hükümlerine uygun bulunduğu cihetle, yasal dayanaktan yoksun taraflar temyiz isteminin reddiyle kararın onanmasının gerekeceği düşünülmüştür. TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü: Dava, yükümlü kurum tarafından 1989 yılının Mayıs döneminde tahsil edilen banka ve sigorta muameleleri vergisinin düzeltme şikayet yoluyla iadesi isteminin reddine ilişkin işlemin iptali ve ödenen vergi nedeniyle düzeltme şikayet yoluyla yapılan başvuru tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi istemiyle açılmış olup, mahkemece, banka ve sigorta muameleleri vergisinin ret ve iadesine, yasal faiz isteminin ise reddine karar verilmiştir. Mahkeme kararının, banka ve sigorta muameleleri vergisinin ret ve iadesine yönelik kısmı yerindedir....
DAVA Şikayetçi borçlu şikayet dilekçesinde; takibe konu edilen asıl alacağın ödendiğini ancak buna rağmen tekrar tahsilinin talep edildiğini, takibe konu ilamda alacağın hazine bonosu faiziyle tahsiline karar verildiğini, bileşik faize yönelik bir hüküm kurulmadığını, tarafların tacir olmadığını, talep edilen faizin ilama aykırı olarak fahiş hesaplandığını, yasaya aykırı olarak bileşik faiz talep edildiğini, asıl alacağın tamamı ve ferilerin bir kısmının 10.11.2011 tarihinde mahkemeye depo edildiğini bu nedenle bu tarihten sonra faiz talep edilemeyeceğini, hükmedilen faizin temerrüt faizi olduğunu, faize faiz talep edilemeyeceğini, alacaklının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek icra emrinin ve takibin iptali ile kötüniyet tazminatına karar verilmesi talep etmiştir. II....