Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İstemin Özeti : Davacı şirket tarafından beyan edilip ödenen damga vergisinin iadesi istemiyle, davalı vergi dairesi başkanlığına yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ve yasal faize hükmedilmesi istemiyle açılan davayı; 3.7.1993 gün ve 21626 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ve aynı tarihte yürürlüğe giren İhracat ve Yatırımlarda Damga Vergisi ve Harç İstisnası Uygulaması Hakkında 2 seri no'lu Tebliğ'de yer alan düzenlemeden bahisle, davacı şirket, ihracat ve döviz kazandırma taahhüdünde bulunduğundan ve bu sebeple yatırım teşvik belgesi aldığından, ihracatta (gemi inşasında) kullanılmak ve buna işlerlik kazandırmak amacıyla ......

    Hüküm, şikayet eden borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir. Somut olayda, İcra takibinden sonra Maliye Bakanlığı ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığı aracılığıyla yapılan kısmi ödemelerin BK 84 (TBK 100) maddesi gereğince öncelikle masraf ve faize mahsup edilmek suretiyle bakiye, asıl alacağın belirlenmesi, belirlenen bu bakiye asıl alacak matrah alınarak vekalet ücretinin ve faizin hesaplanması şeklinde sonuca gidilmesi gerekirken BK 84. maddesi ilkelerine uygun düşmeyen bilirkişi hesaplaması yöntemi ve 19.11.2009 - 18.10.2010 tarihleri arasında %23, 40, 19.10.2010 - 30.03.2013 arasında % 16,80 olan kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranı yerine % 30 üzerinden hesaplama yapan bilirkişi raporu ile sonuca gidilmesi doğru değildir....

      Bu durumda Mahkemece yapılacak iş; tarafların bildirdikleri bankalardan hakkın doğum tarihinden itibaren birer yıllık devreler halinde bankalarca mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranlarının sorulması, hakkın doğum tarihinden itibaren takip tarihine kadar istenebilecek faiz miktarının bilirkişiye hesaplattırılması şeklinde olmalıdır. (HGK'nun 20.09.2006 tarih, 2012/594-534 Esas ve Karar sayılı kararı) Mahkemece, bozma ilamına uyulduğu halde taraflardan banka ismi sorulmadan kıdem tazminatı hesabında nereden alındığı anlaşılamayan oranlara göre hesaplama yapılmıştır. Borçlunun faize yönelik şikayetleri alacaklının usuli kazanılmış hakkı da gözetilmek suretiyle ve yukarıdaki ilkelere göre incelenerek sonuca gidilmesi gerekirken denetime açık olmayan eksik inceleme ile takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir....

        tarihinde alacaklı vekilinin sunduğu %10 aylık faiz ve %5 tahsilat masrafı içeren ödeme emrinin sonradan icra dosyasına girdiği ve şikayetçi borçluya tebliğ edilmediğini, icra memurunun daha önce düzenlediği yalnızca yıllık %10 faiz içeren ödeme emrinin şikayetçi borçluya tebliğ edildiğini, şikayetçi borçluya tebliğ edilen ödeme emrinde yıllık %10 faiz yazılı olduğu için ve itirazın iptali ilamında icra takibi sonrası için aylık %10 faiz istenebileceği yönünde hüküm bulunmadığı için icra takibi başlatıldıktan sonra tahsilat yapılacak tarihe kadar yıllık %10 faiz istenebileceği gerekçeleriyle takip sonrasındaki dönem için aylık %10 faiz ve %5 tahsilat masrafı içeren şikayete konu kapak hesaplarının ve 17.06.2021 tarihli red işleminin hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle istinaf başvurusunun esastan kabulüne ve şikayetin kabulüne ile 17.06.2021 tarihli ret işleminin iptaline ve şikayetçi borçluya tebliğ edilen ve takip sonrası için yıllık %10 faiz içeren ödeme emrine göre takip sonrası...

          ücretine dair diğer itirazlarının da usul, yasa ve dosya kapsamına göre sübuta ermediği gerekçesiyle reddine karar vermiştir. 1-Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre borçlu vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine, 2- Borçlu vekilinin faize yönelik temyiz itirazlarına gelince; Borçlu vekili talep dilekçesinde, uygulanan faiz yönünden ilama aykırılık bulunduğunu, uygulanan faiz oranının belirtilmediğini de belirterek takibin iptalini istemiştir....

            olarak tespitine karar verildiği, kararın borçlu tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvurunun kabulüne ve mahkeme kararı re'sen kaldırılmak suretiyle, şikayet edilen borçlunun karşı şikayetinin işbu dosyadan tefriki ile başka bir esasa kaydına ve her iki şikayet birleştirilerek sonuca gidilmesi gerektiğinden bahisle dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, mahkemece belirtilen prosedür yerine getirildikten sonra, asıl ve birleşen şikayetlerin kabulü ile alacaklı tarafından iade edilmesi gereken tutarın 1.778.620,70 TL olarak tespitine ve bu alacağa 28.6.2012’den itibaren yasal faiz uygulanmasına hükmedildiği, kararın taraflarca istinaf edilmesi sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince, muhtıra ile istenen tutara ödeme tarihinden itibaren faiz işletilemeyeceği gerekçesiyle, borçlunun başvurusunun reddine, alacaklının başvurusunun ise kabulüne ve İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle, asıl şikayetin kabulüne...

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Şikayet Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki davacı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: KARAR Borçlu vekili, icra emrinin ilama aykırı olarak düzenlendiğini, ilamda asıl alacak için yasal faize hükmedilmesine rağmen icra emrinde Merkez Bankası'nın en yüksek mevduat faiz oranının uygulandığını, gecikme tazminatı yönünde herhangi bir hüküm olmamasına rağmen gecikme tazminatı, yine toplam alacak üzerinden vekalet ücreti ve bunun %18 KDV talebinin ilama aykırı olduğu gerekçesiyle takibin iptalini talep etmiştir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı tarafından genel haciz yolu ile yapılan ilamsız icra takibinde borçlunun süresi içinde kısmi itirazda bulunduğu, alacaklının icra mahkemesine başvurarak, borçlunun kısmi itirazının kaldırılmasını ve takibin ticari faiz oranı üzerinden devamına karar verilmesini talep ettiği, mahkemece borçlunun takipten sonraki faize yönelik itirazını şikayet yoluyla icra mahkemesine yapması gerektiği, dava her ne kadar itirazın kaldırılması olarak açılmış ise de, şikayet niteliğinde kabul edilerek şikayetin kabulüne ve icra müdürlüğünün takibin...

                  Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; icra dosyasına 31/07/2012 tarihinde yapılan 4.921 TL ödeme tarihinin, 31/07/2009 olarak kabulü ve bu tarih baz alınarak hesaplama yapılması, ayrıca şikayet dilekçesine ekli müşteri hesap ekstrelerinden 15/08/2012 tarihinde yapıldığı anlaşılan 200 TL ödemenin 300 TL olarak asıl alacaktan mahsup edilmesi doğru olmadığı gibi, takip dosyasında yapılan kısmi ödemelere ilişkin hesaplanmada, TBK 100. (BK'nun 84.) maddesinde yer alan, faiz ve masrafları ödemede geciken borçlunun, yaptığı kısmi ödemenin alacaklı tarafından öncelikle faize ve masraflara mahsup edebileceği şeklindeki amir hükmü gözetilmeden ödemelerin doğrudan belirlenen alacak kalemlerine mahsubu da doğru değildir. O halde, Mahkeme'ce, konusunda uzman bir bilirkişiden açıklanan ilkeler doğrultusunda yeni bir rapor alınarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik ve hatalı raporla hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

                    O halde takipte alacak kalemleri ve altında açıkça buna işleyen faiz miktarları bildirilmiş ve takip tarihinden sonra hangi alacak kalemlerine, mevduata uygulanacak en yüksek faiz, hangi alacak kalemlerine yasal faiz talep edildiği de açıkça belirlenmek suretiyle taleple bulunulmuş olup, faiz talebinin fahiş olduğu iddia edildiğinde bunun bilirkişi marifetiyle hesaplanması gerektiğinden mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup, davacı tarafın istinaf başvurusunun HMK'nun 353(1)-b/1 maddesi gereğince esastan reddine, oy çokluğu ile karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- İstanbul 14....

                    UYAP Entegrasyonu