Aile konutuyla ilgili tasarruf işleminde diğer eşin açık rızasının bulunmaması,işlem yapan eş bakımından “tasarruf yetkisi eksikliği” yaratır.Bu sebeple,işlemde bulunan eşin bu tasarruf yetkisi eksikliğinin,onunla işleme girişen tarafça bilinmemesi veya bilmesinin beklenmemesi, yani “iyiniyeti (TMK.md.3)”;TMK. 194/1. maddesindeki koruma yönünden değer taşımayıp,TMK. 1023.maddesindeki yolsuz tescile dayalı olarak iyiniyetle hak iktisabına da imkan vermez.Böyle bir durumda,eşle tasarruf işleminde bulunanın tasarrufu;ancak TMK.2.maddesindeki “hakkın kötüye kullanılması yasağı”çerçevesinde korunabilir.Hakkın kötüye kullanılması durumu,davanın taraflarınca ileri sürülmese bile,hakim tarafından da resen dikkate alınmalıdır(Şener Akyol;Dürüstlük Kuralı Ve Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı İstanbul 1995, sh.9)....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi K A R A R Mahkeme tarafından yapılan nitelendirmeden de anlaşıldığı üzere taraflar arasındaki uyuşmazlık, TMK'nın 199. maddesine dayanılarak açılan tasarruf yetkisinin kısıtlanması, aile mallarının korunması isteğine ilişkin bulunduğuna göre, Yargıtay Kanunu'nun 14. maddesi uyarınca Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 16.01.2016 tarih, 2016/1 sayılı Kararı ile hazırlanıp, 26.02.2016 tarihli ve 29636 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 12.02.2016 gün 2016/1 sayılı Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (2.)...
Bu anlamda malik eşin dava açılmadan önce veya dava açıldıktan sonra ölmesinin herhangi bir önemi bulunmamaktadır. Önemli olan, tasarruf işlemi sırasında evlilik birliğinin varlığı ve malik olmayan eşin tasarruf işlemine açık rızasının bulunup bulunmadığıdır. Açıklanan sebeplerle mahkemece tarafların gösterdiği deliller bir bütün halinde değerlendirilip sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, malik eşin dava açılmadan önce vefat ettiği, evliliğin ölümle sona erdiği, taşınmazın aile konutu niteliğinin ortadan kalktığı, davacının korunan bir yararının kalmadığı şeklinde hatalı gerekçe ile davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2....
Davacının Türk Medeni Kanununun 199. maddesinde düzenlenen, davalı eşin tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasına dayalı bir davası bulunmamaktadır. Yargılama aşamasında bu konuda usulüne uygun bir ıslah da yapılmamıştır. Hakim taleple bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez (HMK m. 26/1). Mahkemece davada, toplanan delillere göre Türk Medeni Kanununun 194. maddesindeki aile konutu şerhi konulması isteği koşullarının gerçekleşmiş olup olmadığı değerlendirilip, sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken; davanın yanlış nitelendirilmesi suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....
Aile konutuna malik olmayan eşin ölümüyle birlikte diğer eşin rızası alınmadan yapılan tasarruf işlemi yapıldığı andan itibaren geçerlilik kazanır. Somut olayda, davacı erkek davanın devamında 05.12.2018 tarihinde ölmüştür. Evlilik malik olmayan eşin ölümüyle sona erdiğine göre dava konusu taşınmaz aile konutu olma niteliğini kaybetmiştir. Bu husus gözetilerek konusuz kalan dava hakkında "Karar verilmesine yer olmadığına" dair karar vermek ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretini dava tarihi itibariyle tarafların haklılık durumları dikkate alınarak, tayin ve takdir etmek gerekirken, dava konusu taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeple bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 06.10.2021 (Çar.)...
Aile konutunun maliki olmayan davacı eşin, ipotek tesisine açık rızasının bulunduğu kanıtlanamamıştır. Bu durumda ipotekle ilgili tasarruf geçersizdir. Böyle bir tasarruf, bu tasarrufu yapan eşin ölümüyle de geçerli duruma gelmez. İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan icra takibinin devam etmesi durumunda , taşınmaz satılacak, davacı kadın, aile konutundan kaynaklanan yasal haklarını kullanabilme ve özellikle "eski yaşantısını devam ettirebilme" olanaklarından yoksun kalacaktır. Bu sebeple, sağ kalan eşin, aile konutunu, ipoteksiz şekilde terekeye döndürme hakkı bulunduğundan, ipoteğin kaldırılması talebi açısından, davadaki hukuki yararı da devam etmektedir. Bu açıdan dava konusuz kalmamıştır. Taşınmazın tapu kaydına aile konutu şerhi konulması davası ise taşınmazın malikinin tasarruf yetkisini sınrlandırmaktadır. Davalı banka bu davanın muhatabı değildir. Mirasçılar kararı temyiz etmemişlerdir....
Haciz şerhi ile taşınmazın tasarruf yetkisinin kısıtlanması sonucunu doğurduğundan taşınmazın aynına ilişkindir. Taşınmazın aynına ilişkin davalar da HMK'nın 12/1 maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir. Kesin yetki kamu düzenine ilişkin olduğundan re'sen incelenmesi gerekir. Bu husus HMK'nın 114/ç maddesi gereği dava şartıdır. Somut olayda, haczin kaldırılması istenen taşınmazlar Çubuk İlçe sınırlarında bulunduğundan mahkeme yetkisizdir. Mahkemece, HMK'nın 12. maddesi uyarınca yetkisizlik kararı verilmesi gerekirken çekişmenin esasının incelenip hükme bağlanması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Tasarruf Yetkisinin Kısıtlanması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 20.12.2011 günü duruşmalı temyiz eden davacı ... vekili Av. ... geldi. Karşı taraf davalı ... ile vekili gelmedi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Tasarruf Yetkisinin Kısıtlanması-Aile Konutu Şerhi Konulması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından kısmen reddedilen talepler, yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden; davalı erkek tarafından ise kısmen kabul edilen talepler yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 292.10'ar TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Tasarruf Yetkisinin Kısıtlanması Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; *onanmasına dair Dairemizin *09.02.2009 gün ve *20612-1776 sayılı ilamiyle ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 440. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE, aynı Kanunun 442/3. maddesi gereğince; bu maddede gösterilen para cezasının miktarı 5252 sayılı Kanunun 4. maddesiyle artırıldığından ve aynı yasanın 7. maddesiyle, ceza, idari para cezasına dönüştürüldüğünden, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 17. maddesinin 7. fıkrasıyla da idari para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yıl uygulanan miktarın, o yıl için belirlenmiş olan yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanacağı öngörülmüş olmakla, hesaplanan 169.00 TL. idari para cezasının...