Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Kurum tarafından yapılan gelir tespiti sonucu davacının 01.08.2008- 31.12.2015 tarihleri arasında aylık gelirinin brüt asgari ücretin üzerinde olduğunun tespiti üzerine davacıya babasından ötürü bağlanan yetim aylığı iptal edilerek 40.358,60 TL borç tahakkuk ettirildiğini, yapılan işlemin haksız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek davacının Kuruma borçlu olmadığının tespitine ve yapılan kesintilerin iadesine karar verilmesini talep etmiştir....

Bu hükme göre, çocuk ile ana arasında soybağı, doğumla kendiliğinden kurulur, tesisi için herhangi bir hükme gerek bulunmadığından, çocuğun annesi ile soybağı ilişkisinin kurulması değil, çocuğu doğuran kadının kim olduğunun tespiti dava konusu edilebilir. Ana ile evliliğin, çocuk ile babası arasında soybağını kurabilmesi hem evliliğin çocuğun doğumundan önce gerçekleşmiş olması hem de ana ve babanın çocuğun doğumundan sonra evlenmeleri halinde mümkündür. Evliliğin doğumdan önce gerçekleşmiş olması hâlinde TMK’nın babalık karinesini düzenleyen 285. maddesi gereğince evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuğun babasının koca olduğu karine olarak kabul edilmiştir. Bu karine uyarınca, evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuk ile o evlilikte koca arasında soybağı kurulacaktır....

Araştırma sonucunda, evliliğin bu amaçla yapıldığı tespit edilirse aile ikamet izni verilmez, verilmişse iptal edilir. (2) Aile ikamet izni verildikten sonra da evliliğin anlaşmalı olup olmadığı konusunda valiliklerce denetim yapılabilir. (3) Anlaşmalı evlilik yoluyla alınan ve sonradan iptal edilen ikamet izinleri, bu Kanunda öngörülen ikamet izin sürelerinin toplanmasında hesaba katılmaz." hükümleri yer almaktadır....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Evliliğin İptali Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, eşler arasında evlenmeye engel olacak derecede hısımlık bulunduğu iddiasına dayalı, evliliğin mutlak butlan sebebiyle iptali isteğine (TMK.md.145/4) ilişkindir. Görev, kamu düzenine ilişkindir....

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; Davalı-k.davacının evliliğin kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediği, davalı-k.davacı kadının eşine karşı saygı ve sevgisinin olmadığı, toplum içinde aşağılayıcı sözler sarf ettiği ve hakarette bulunduğu, bu davranışı ile davacı-k.davalı kocanın onuru kırdığını, davalı-k.davacı kadının gereksiz yere kavga çıkarttığı, evliliğin gerektirdiği huzur ortamını bozduğu, karşı davacı kadının evlenmeden önce sabıkası olduğu durumunun evlilik birlikteliği içerisinde yakalama kararı ile ortaya çıktığı, evlilik öncesi bu durumu saklamasının evlilik birliği içerisinde güven sarsıcı davranış niteliğinde olduğu, davalı-karşı davacı tarafından açılan karşı davada davacı-karşı davalının çekilmezlik halini ve köklü sarsılma durumunu ve bunda ağır kusurlu tarafın davacı-k.davalı olduğunu kabule elverişli bir delil ibraz etmediği gerekçesiyle asıl davanın kabulüyle tarafların TMK 166/1 maddesi uyarınca boşanmalarına...

      devamında taraflar ve toplum için bir fayda kalmadığı, evlilik birliğinin geldiği aşamada eşini aldatan, eşine hakaret eden, sevgisiz ve saygısız tavırlar sergileyen davacının ağır kusurlu olduğu, davalı kadının da eşinin hastalığıyla ve bakımıyla ilgilenmediği, eşine saygısız tutum ve davranışlarının, hakaretlerinin olduğu, davacının ağır kusurlu hareketleri ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, evliliğin bu haliyle devamının taraflar için çekilmez bir hal aldığı, evliliğin bu haliyle devamının taraflardan beklenemeyeceği gerekçesi ile, davacının haklı boşanma davasının kabulüne, tarafların TMK 166/1. madde uyarınca boşanmalarına karar verilmesinde usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı gibi, yerel mahkemece kusur belirlemesinin de, yerinde olduğu anlaşılmakla, davalı kadının kusur tespiti ve davanın kabulü kararına yönelik istinaf başvurularının, tüm yönlerden esastan reddi yönünde karar verilmesi gerektiği kanaat ve düşüncesiyle aşağıdaki şekilde...

      Maddesi kapsamında kısıtlanmasına gerek olmadığı yönünde kanaat bildirildiği, davalının evlenme tarihinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunup bulunmadığı ve sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla davalının yeniden hastaneye sevki sağlanarak rapor alındığı ve Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığının 28/09/2018 tarih ve 20851 sayılı raporu ile 9 yıldır psikotik bozukluk tanısıyla takip edildiği, düzenli olarak ayakta takip ve tedavisinin devam ettiği, evlenme tarihinde sürekli sebeple ayırt etme gücünden yoksun olmadığı, evlenme tarihinde evlenmeye engel teşkil edecek derecede akıl hastalığının bulunmadığı..." gerekçesi ile erkeğin mutlak butlan sebebiyle evliliğin iptali isteminin reddine karar verilmiş ise de, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye elverişli olduğunu söyleyebilme imkânı yoktur....

      "İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi Dava, yaşamlarını yitiren sigortalı eş ve baba üzerinden hak sahibi sıfatıyla çift ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir....

        Araştırma sonucunda, evliliğin bu amaçla yapıldığı tespit edilirse aile ikamet izni verilmez, verilmişse iptal edilir. (2) Aile ikamet izni verildikten sonra da evliliğin anlaşmalı olup olmadığı konusunda valiliklerce denetim yapılabilir. (3) Anlaşmalı evlilik yoluyla alınan ve sonradan iptal edilen ikamet izinleri, bu Kanunda öngörülen ikamet izin sürelerinin toplanmasında hesaba katılmaz." hükümleri yer almaktadır....

          Dava konusu işlem evliliğin anlaşmalı olduğu gerekçesiyle tesis edilmiş ve İdare Mahkemesince de evliliğin geçersizliğine idarece değil adli yargı yerlerince karar verileceğine işaret edilerek bu gerekçeyle ve aile birliğinin korunması anayasal bir zorunluluk olduğundan davacının Türkiye'de ikamet etmesine engel teşkil edebilecek nedenler ortaya konulmadıkça davacının ikamet izninin uzatılmamasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle işlem iptal edilmiştir. Evliliğin muvazaalı olup olmadığının saptanmasının adli yargı yerlerine ait olduğunda tartışma bulunmamakla birlikte, İdare Mahkemesinin dava konusu işlemin iptalinde bu hususu gerekçe olarak göstermiş olması, maddi olaya 5683 sayılı Kanun'un yukarıda anılan 7. ve 19. maddelerinin uygulanmasına engel teşkil etmemektedir....

            UYAP Entegrasyonu