Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

önüne alındığında davalının ateşli silah ile davacıyı yaralaması, davacıyı darp etmesi gibi eylemleri nedeniyle tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, buna yukarıda anlattığımız davalının tam kusurlu eylemlerinin neden olduğu, davacıya atfa kabil bir kusurun dosya kapsamında tespit edilemediği, tarafların evlilik birliğinin devamında taraflar, müşterek çocuk ve toplum için korunması gereken bir faydanın kalmadığı anlaşılmakla davacının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, Maddi tazminat yönünden; Davalının tam kusurlu olması ve davacıya atfı kabil bir kusurun olmaması, TMK 174/1 maddesi gereğince mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz tarafın kusurlu taraftan tazminat isteyebileceği, toplanan delillerden maddi tazminat isteyen davacının kusursuz davalının ise tam kusurlu olduğu anlaşılmıştır....

Davacı tanıklarının beyanları soyut nitelikte olup, soyut ve taraflardan aktarılan olaylar hükme esas alınamaz.Yapılan yargılama ve toplanan delillerden mahkemece kabul edilen davalı kadının evlilik birliğinden kaynaklanan görevlerini yerine getirmediği kanıtlanamamıştır. Sadakat yükümlüğüne aykırı hareket eden, eşini aşağılayan davacı erkek boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tamamen kusurludur. Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde "evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği" hükme bağlanmıştır. Bu hükmü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamak ve değerlendirmek doğru değildir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer....

    DAVA KONUSU : Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM:Davacı 01/10/2021 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; Davacı müvekkili ile davalının 2001 yılında evlendiklerini bu evliliklerinden 2 çocuklarının olduğunu, davalı erkeğin sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini bu olay sonrasında tarafların ayrı yaşamaya başladıklarını, davalı erkeğin düzenli olarak çalışmadığını, gelirini kendisine harcadığını evin giderlerine katkısının olmadığını, davalı erkeğin fiziksel ve sözel şiddet uyguladığını en son bir kadın ile kaçtığını, Sonuç olarak tarafların evlilik birliğinin temelinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin davacı anneye verilmesine, çocuk için 750,00 TL iştirak nafakası, davacı için 1.500,00 TL Yoksulluk nafakası, nafakalara her yıl TEFE/TÜFE oranında arttırılmasına, 50.000,00 TL maddi tazminat ile 50.000,00 TL manevi...

    Mahkememizce dinlenilen tanıklar Hilal ve Güllü'nün benzer beyanlarına göre tarafların davadan önce ayrı yaşamaya başladıkları, davalının eşini sürekli takip ettiği ve "sizi öldüreceğim, para vermeyeceğim sizi süründüreceğim" diyerek psikolojik baskı yaptığı, sık sık alkol aldığı, alkollü bir şekilde eve gelip eşine ve çocuklarına "sizi si..cem, orospular" diyerek küfür ve hakaret ettiği anlaşılmakla, bu haliyle davalının bu tarz tam kusurlu tutum ve davranışları sebebiyle evlilik birliğinin devamı davacıdan beklenemeyecek şekilde temelinden sarsıldığı kanaatine varıldığından davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar vermek gerekmiştir....

    Terk sebebine dayanan boşanma davasının kabulü için usulüne uygun ve samimi ihtar tebliğine rağmen, ihtar edilen eşin haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmemesi gerekir. Bir başka ifade ile terk ihtarında samimiyet esastır. Somut olayda davacı erkeğin ihtarı, dava dilekçesinde hem evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine hem de terke dayandığı için samimi değildir. Bu nedenle davacının terke dayalı boşanma davasının reddi gerekmiştir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davası bakımından ise; Türk Medeni Kanununun 166/1- 2 maddesi uyarınca boşanma davasının açılmış olması halinde boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir....

    İlki, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması, diğeri ise ortak hayatın çekilmez hâle gelmiş bulunmasıdır. Genel boşanma sebeplerini düzenleyen ve yukarıya alınan madde hükmü somutlaştırılmamış veya ayrıntıları ile belirtilmemiş, birçok konuda evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığı noktasında hâkime takdir hakkı tanımıştır. Dolayısıyla olayın özellikleri, oluş biçimi, eşlerin kültürel sosyal durumları, eğitim durumları, mali durumları, eşlerin birbirleri ve çocukları ile olan ilişkileri, yaşadıkları çevrenin özellikleri, toplumun değer yargıları gibi hususlar dikkate alınarak evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı tespit edilecektir. 15. Öte yandan, söz konusu hüküm uyarınca evlilik birliği, eşler arasında ortak hayatı çekilmez duruma getirecek derecede temelinden sarsılmış olduğu takdirde, eşlerden her biri kural olarak boşanma davası açabilir ise de, Yargıtay bu hükmü tam kusurlu eşin dava açamayacağı şeklinde yorumlamaktadır....

      AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 14/02/2020 NUMARASI : 2018/437 ESAS 2020/230 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma (Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedeni İle Boşanma (Çekişmeli)) KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm istinaf edilmekle, dosya incelendi....

      Mahkemece, erkeğin evlilik birliğinin temelinden sasılması sebebine dayalı boşanma davasında, "güven sarsıcı davranış" vakıası yönünden bir değerlendirme yapılmadığı görülmektedir. Oysa erkek tarafından ıslah dilekçesi ile, kadının zinasına dayalı ayrı bir boşanma talebinde bulunulduğu gibi, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile açtığı boşanma davasında da kadın yönünden güven sarsıcı davranış vakıasını da ileri sürdüğü, diğer bir ifade ile kadına güven sarsıcı davranış kusurunu atfettiği anlaşılmaktadır. Bu hale göre, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile açtığı boşanma davasında, erkeğin ıslah dilekçesi ile ileri sürdüğü "güven sarsıcı davranış" vakıası yönünden bir değerlendirme yapılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. VI....

        Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından kusur belirlemesi, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası ile tazminatların miktarları yönünden; davalı erkek tarafından ise kusur belirlemesi, velayet, tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası ile tazminatların miktarları yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının tüm, davalı erkeğin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yersizdir. 2- Davacı kadın tarafından evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı olarak açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda, davalı erkeğin tam kusurlu olduğundan bahisle kadının davasının kabulüne ve boşanmanın ferilerine...

          AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 15/04/2021 NUMARASI : 2021/113 ESAS - 2021/186 KARAR DAVA KONUSU : BOŞANMA (EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI NEDENİ İLE BOŞANMA (ANLAŞMALI)) KARAR : Taraflar arasındaki davada verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulmakla, 6100 sayılı HMK'nın 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı ile 2011 yılında evlendiklerini, aralarında yaşanan geçimsizliğin yaşantılarını zora sokacak bir hal aldığını ve evlilik birliğinin sürdürülmesi imkansız bir hale geldiğini belirterek, boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

          UYAP Entegrasyonu