Toplanan delillerden; davalı kadının halen bakire olduğu ve cinsel ilişkiden kaçındığı; buna karşılık, davacı kocanın da eşinin sonradan oluşan bağımsız bir konutta oturma isteğine karşı çıkarak eşini ailesiyle birlikte oturmak durumunda bıraktığı ve annesinin evlilik birliğine müdahalesine ilgisiz kaldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, iki tarafın eşit kusurlu davranışı sonucu evlilik birliğinin temelinden sarsıldığının kabulü gerekir. Boşanmaya karar verilmelidir. Davanın reddine ilişkin hüküm bozulmalıdır. Değerli çoğunluğun görüşüne bu nedenlerle katılmıyorum....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, kadına verilen tazminatlar ve kadına verilen nafakalar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle mahkemece davalı erkeğe kusur olarak yüklenen hakaret, tehdit, kadını istememe, evlilik birliğinin yüklediği sorumlulukları gereği gibi yerine getirmeme ve evlilik birliğine sahip çıkmama vakıalarına kadının dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında dayanmadığının bu sebeple kusur belirlemesine esas alınamayacağının ancak eşine fiziksel şiddet uygulayan davalı erkeğin boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda tam kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan...
Dava, ayrı yaşamakta haklılık iddiasına dayalı davacı eş yönünden tedbir nafakası istemine ilişkindir. 4721 sayılı TMK.nun 195.maddesi uyarınca, Evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır. Aynı yasanın, 197.maddesine göre de; Eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hâkim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Eşler, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılırlar. (TMK. md. 186/son)....
GEREKÇE Yapılan incelemede; sanığın, 18.04.2014 tarihinde beş günlük memleket iznine gönderildiği, iki günlük yol süresi de eklendiğinde, en geç 25.04.2014 tarihinde Birliğine katılması gerekirken katılmadığı daha sonra 17.10.2014 tarihinde yakalandığı anlaşılmıştır. Sanık hakkında 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu'nun (1632 sayılı Kanun) 66/1-b maddesinde düzenlenen izin tecavüzü suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır. Sanık aşamalardaki savunmalarında özetle; izni kız arkadaşından evlilik dışında çocuğu olduğunu öğrendiği için aldığını, bu meseleleri çözmek için süresinde birliğine teslim olamadığını, psikolojik sorunları olduğunu, ara sıra belirli belirsiz cisimler gördüğünü, birliğindeki lavaboda gördüğü cisimlerin kendisini korkuttuğunu beyan etmiştir....
Evlilik sırasında kadına takılan ziynet eşyaları kim tarafından alınmış olursa olsun ona bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu sebeple kadının ziynet eşyalarını kendi ailesine vermesi kadına kusur olarak yüklenemez. Davacı kadının kardeşlerinin erkek eşe fiziksel şiddet uygulaması olayında kadının bir dahilinin olduğu iddia ve ispat edilmediğinden, kadının ailesinin evlilik birliğine müdahalelerine yönelik tanık beyanlarının ise soyut nitelikte bulunması sebebiyle, bu vakıalar da kadına kusur olarak yüklenemez. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı kadın dava açmakta haklıdır....
İstinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince tarafların kusur belirlemesine ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile "Tarafların sürekli kavga ettikleri, davalı kadının fevri davrandığı, eşine hakaretler ettiği, fotoğrafına peruk ekleyerek aşağıladığı, eşinin sağladığı koşulları beğenmediği, hiçbir şeyden memnun olmadığı, sık sık boşanmak istediğini söylediği, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine tepkisiz kaldığı, davalı kadın ve ailesinin, erkeğin Fetöcü olduğu yönünde isnatlarda bulunduğu, davacı erkeğin ise; aşırı tutumlu olup, birlik görevlerini tam olarak yerine getirmediği, eşine ilgisiz davrandığı, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine tepkisiz kaldığı, eşinin sosyal yaşantısını kısıtladığı, giyimine, arkadaşlarına, telefon konuşmalarına müdahale ettiği, baskıcı davrandığı, evlilik birliği içerisinde olan olayları ailesine anlattığı, en son anlaşamıyoruz diye eşini Türkiye'ye gönderdiği, evlilik birliğinin ortak hayatı devam ettirmeleri kendilerinden beklenemeyecek derecede...
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle *evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmeyen davalı kocanın kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 28.04.2008...
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalının evlilik birliğine ilişkin görevlerini yerine getirmediğinin gerçekleşmiş bulunmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.12.11.2009...
Mahkemece davacının geliri bulunduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 4721 sayılı MK.nun 195.maddesi uyarınca, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. Hakim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır. Aynı yasanın 197.maddesine göre de; eşlerden biri, ortak hayat sebebiyle kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetime ilişkin önlemleri alır....
Evlilik birliğinin korunması ve devamını sağlamak için eşlerin asgari ölçüde uyması gereken bazı yükümlülükler ve karşılamaları gereken bazı ortak giderler mevcuttur. Evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hakimin müdahalesini isteyebilir. (TMK m.195) Birlikte yaşamaya ara verilmesi haklı bir sebebe dayanıyorsa hakim, eşlerden birinin istemi üzerine, birinin, diğerine yapacağı parasal katkıya, konut ve ev eşyasından yararlanmaya ve eşlerin mallarının yönetimine ilişkin önlemleri alır. Davacı eşin nafakaya hak kazanabilmesi için ayrı yaşamakta haklı olduğunu kanıtlaması gerekir. Tedbir nafakası talep eden eşin belirli bir gelirinin bulunması, hatta gelirinin, davalı eşin gelirinden fazla olması, davalı eşi, ortak giderlere katılma yükümlülüğünden kurtarmaz. Kadının gelirinin bulunması nafaka takdirine engel değildir....