Mahkemece, tarafların yaklaşık üç yıl fiilen evli olarak yaşadıkları, bu sırada davacının reşit olduğu ve evlenmesine engel bir halin bulunmadığı, kendi rızası ile evli olarak yaşaması karşısında hiç kimsenin resmen evlenmeye zorlanamayacağı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamına göre; davalı ...'ın o tarihte reşit olmayan davacı ile rızası dahilinde gayriresmi olarak evlendiği ve birliktelik yaşadığı sabittir. Evlilik rızası ile gerçekleşmiş olsa bile, yaşının küçük olması nedeniyle, bu eylemin davacının kişilik haklarına saldırı oluşturacağı benimsenmeli ve davacı yararına uygun bir miktar manevi tazminat takdir edilmelidir. Yerel mahkemece, açıklanan yönler gözetilmeyerek, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle davacının manevi tazminat isteminin davalı ... yönünden de tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir....
ın da katılımıyla yine kayden bekar olan mağdureyi evlenmeye razı etmek amacıyla kaçırmaya teşebbüs ettikleri, aile nüfus kaydına göre 17 kardeş olan ve kayden 02.02.1991 doğumlu mağdurenin, sekiz kardeşiyle birlikte 02.02.1994 tarihinde nüfusa tescil edildiği ve sanık ... müdafiin de mağdurenin yaşına itirazda bulunduğu anlaşıldığından; suçun niteliğine etkisi bakımından mağdurenin doğum tutanağının onaylı sureti getirtilip, resmî bir kurumda doğmadığının belirlenmesi halinde, yaşını belirlemeye yönelik kemik grafileri çektirilerek, radyoloji uzmanının da bulunduğu bir sağlık kurulundan rapor aldırılması, duraksama halinde Adli Tıp Kurumu ilgili ihtisas kurulundan da görüş alınarak mağdurenin suç tarihindeki gerçek yaşının bilimsel biçimde saptanmasından sonra sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine eksik soruşturmayla yazılı şekilde hüküm kurulması, Kabule göre de; Sanıkların mağdureyi zorla kaçırmaya teşebbüs ettikleri kabul edilmesine rağmen TCK.nın 109/2. maddesinin uygulanmaması...
Mahkemece, Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinden alınan 10.11.2016 tarihli sağlık kurulu raporunda davalı kadında “hafif derecede mental retardasyon olduğu, hastalığının kronik olduğu ve evlilik tarihinde mevcut olduğu” belirtilmiş, bu rapor ile de evliliğin mutlak butlan sebebiyle iptaline karar verilmiş ise de; davalı kadının evlenme tarihinde sürekli bir sebeple ayırt etme gücünden yoksun bulunup bulunmadığı veya evlenmeye engel derece akıl hastası olup olmadığı hususunun, davalının, dosya içerisindeki tüm tedavi kayıtları ve raporları ile birlikte yeniden bu hususları kapsayacak şekilde rapor alınmak suretiyle tespit edilmesi; buna göre mutlak butlan sebebi mevcutsa butlana karar verilmesi gerekirken, bu husus üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir....
ya gittikleri, burada yine açık kimliği tespit edilemeyen ... isimli bir şahsın kaynanası olduğunu söyledikleri ... ismindeki bayanı katılana gösterdikleri, katılanın bu bayanla evlenmeye karar vermesi üzerine ...'e 2.000 TL verdiği, daha sonra da sanık ... ile birlikte ... Bankası'na giderek 1.000 TL para çekip, 500 TL'sini sanık ...'e, kalan 500 TL'yi ise diğer sanık ... verdiği, sonrasında kendisine gösterilen bayan, ... isimli şahıs, onun eşi ve çocukları ile birlikte taksiye binerek yola çıktıkları, yolda giderken katılanın marketten çocuklara birşeyler almak için araçtan inmesi üzerine, bayan ve yanındaki şahısların araçla birlikte kaçtıkları anlaşılmakla; sanıkların eyleminin dolandırıcılık suçunu oluşturduğuna yönelik kabul ve uygulamada bir isabetsizlik görülmemiştir....
ın bir müddet bu evde yaşadığını, bilahare davacıların murisi ile tanıştığını ve evlenmeye karar verdiğini ,muris Sadıka’nın oturduğu evi değerinden az bir bedelle kız kardeşinin kızı Mukadder ve eşi ....................’a satıp, satıştan elde etttiği paranın bir kısmını Muğla Ziraat Bankası şubesine yatırdığını, bir kısmını da oğlu .................’ya verdiğini, .................un ise murisleri Sadıka'ya nikah yapmadığını, Sadıka’nın ....................un tüm bakımını üstlendiğini, murisleri Sadıka'nın düşerek ayağını kırdığını, platin takıldığını, müvekkillerinin murislerinin dava konusu evin değerini fazlası ile ...................'...
in resmi olarak hiç evlenmemesine rağmen nüfus kayıtlarında ... adlı kişi ile evli gözüktüğünü, bu evlenmeye dayanak evlilik ilmuhaberinin sahte olduğunu ileri sürülerek muris ... ...'in evlenmesine dayanak evlilik ilmuhaberinin iptaline karar verilmesi istenmiş; mahkemece, davanın reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 04.06.1958 ve 15/6 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı gereğince, maddi olayları açıklamak taraflara ve ileri sürülen olayları hukuken nitelemek ve uygulanacak kanun hükümlerini tesbit etmek ve uygulamak görevi hakime aittir. Dava, davacının babası muris ... ...'...
Taraf beyanları, Adli Tıp Kurumu raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde: Adli Tıp Kurumu 4 İhtisas Dairesi Başkanlığını 02/12/2019 havale tarihli raporu ile davalının rahatsızlığının sabit olduğu, TMK 145/3 maddesinde de geçtiği üzere "Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması" durumunda evlilik mutlan butlan ile maluldür. Somut olayda müteveffa T12'nın evlenme tarihi itibariyle kendisinin fiili ehliyetinin müessir ve kişide şuur ve harekat serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecedeki bu maluliyet nedeniyle evlilik tarihinde menfaatlerine müdrik olmayıp onları koruyamayacağı, telkinlere mukavemet edip şuurlu istek ve arzuları istikametinde bizzat ve tek başına eylem ve işlemlere girişmesinin tıbben mümkün görülmediği ATK raporu ile sabittir. ATK raporu ile butlan durumu kanıtlandığından tanıkların dinlenilmesine ihtiyaç duyulmamıştır....
İlk derece mahkemesince yapılacak işlem davalının evlenme tarihi olan 30/04/2018 tarihinde ayırt etme gücünü ortadan kaldıracak ve evlenmeye engel olacak şekilde akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bulunup bulunmadığını duraksamaya yer verilmeyecek şekilde belirlenmesi için sağlık kurul raporu alınarak ve bunun sonucuna göre tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bu sebeple ilk derece mahkeme kararının HMK 353/1- a.4 ve 6. maddesi gereğince tamamının kaldırılmasına, davalının diğer istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir. HÜKÜM : 1- Davalının istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- a.4 ve 6. maddesi gereğince kabulü ile Kayseri 9....
Taraf beyanları, Adli Tıp Kurumu raporları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde: Adli Tıp Kurumu 4 İhtisas Dairesi Başkanlığını 02/12/2019 havale tarihli raporu ile davalının rahatsızlığının sabit olduğu, TMK 145/3 maddesinde de geçtiği üzere "Eşlerden birinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığı bulunması" durumunda evlilik mutlan butlan ile maluldür. Somut olayda müteveffa T12'nın evlenme tarihi itibariyle kendisinin fiili ehliyetinin müessir ve kişide şuur ve harekat serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecedeki bu maluliyet nedeniyle evlilik tarihinde menfaatlerine müdrik olmayıp onları koruyamayacağı, telkinlere mukavemet edip şuurlu istek ve arzuları istikametinde bizzat ve tek başına eylem ve işlemlere girişmesinin tıbben mümkün görülmediği ATK raporu ile sabittir. ATK raporu ile butlan durumu kanıtlandığından tanıkların dinlenilmesine ihtiyaç duyulmamıştır....
Davacı-karşı davalı kadın tarafından açılan 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince boşanma davasında erkek vekili karşı dava dilekçesi ile kadının evlenme sırasında evlenmeye engel akıl hastalığının bulunduğunu ileri sürerek 4721 sayılı Kanun’un 148 inci maddesi gereğince evliliğin nispi butlanla iptaline olmadığı takdirde 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir. Her ne kadar davalı-karşı davacı erkek vekili karşı dava dilekçesinde talebini nispi butlan olarak belirtmiş ise de olayların açıklanmasından davacı-karşı davalı kadının doğuştan itibaren zihinsel engelli olduğunu, evlenme tarihinde evlenmeye engel olacak derecede akıl hastalığının bulunduğunu iddia ettiği anlaşılmaktadır. 6100 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesi gereğince maddî olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir....