WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

He ne kadar davacıların murisi Murtaza tarafından iskan tapularının ilk düzenlendiği tarihte malik olan kişilerin yalnızca göç sırasında sağ ve mevcut kişiler olduğu halde tapu kayıtlarının yanması sonucunda yeniden oluşturulan tapu kayıtlarında malik olarak önceki iskan maliklerinin yanı sıra iskandan sonra doğan ya da evlenen kişilerinde eklendiğini öne sürerek eklenen kişilerin iptali istemiyle açtığı dava sonucunda; Kırklareli Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 30.05.1979 tarih 1977/...Esas ve 1979/... karar sayılı ilamıyla davanın kabulüne karar verilmiş ve bu davada ... tarafından Kırklareli Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 05.04.1967 tarih 1967/... Esas 1967/.... Karar sayılı ilamında iskan maliki ... 'ın mirasçısı olarak ölü kız kardeşinin oğlu ... 'nın mirasçı olarak gösterilmiş, bu mirasçılık belgesi esas alınarak iskan tapu maliklerinin ... karısı .. , .....

    K. önceki beyanlarını haklı nedene dayanmaksızın değiştirerek, davacının eşini son 1 yıldır gördüklerini, öncesinde davacının tek başına yaşadığını, denetmenler geldiği tarihte davacının eşini tanımadıklarını, denetmenlere de bunları söylediklerini beyan etmişlerdir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 59/2. maddesinde “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır....

      Diğer taraftan davacı, dava konusu başvuru üzerinde önceki markalarından kaynaklı müktesep hakkı bulunduğunu da ileri sürmüşse de mahkemece alınan bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere davacının müktesep hakka dayanak gösterdiği önceki tarihli markaları kapsamında uyuşmazlık konusu 16. ve 41. sınıf mal ve hizmetler yer almamaktadır. Davacının önceki tarihli 2013//83572 sayılı markası 16. sınıf mallarda tescilli olmamakla birlikte bu malların satışına özgü 35. sınıf mağazacılık hizmetlerinde tescilli olsa da ürün ile bu ürünün satışına ilişkin hizmetin aynı sınıf olarak nitelendirilemeyeceği kanaatine varıldığından ve 2013/83572 sayılı markanın, 01.09.2014 tarihinde tescil edildiği dikkate alındığında bu markanın uzun süreli kullanım koşulunu da sağlamadığından anılan markanın davacıya müktesep hak sağlamayacağı anlaşıldığından, Dairemizce davacının bu iddiası yerinde görülmemiştir....

        Ayrıca SMK'nın 6/5. maddesi uyarınca, tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hallerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir....

          ın 17/09/2013 tarihinde yeniden evlendiği ve dolayısıyla dava öncesi yapılan ödemelerin hatalı olduğunun tespit edildiğini, destek yoksun kalma tazminatının ancak fiili destek süresiyle sınırlı şekilde hesaplanarak tazmin edilebileceğini, kişinin yeniden evlenmesi durumunda, önceki eşinin vefatı nedeniyle fiili destek kesilmiş sayılacağı, zira yeniden evlenen kişinin, eski eşinin desteğine muhtaç olmayacağı, gerek maddi gerekse manevi yönden yeni eşiyle kurulan aile bağı ve fiili destek durumunun, eski eşin desteğini keseceğin kabul edilmekte olduğunu, müvekkili şirket tarafından 17/06/2013 tarihinde yapılan fazla ödemelerin iadesini talep ettiklerini belirterek fazla ödenen 58.604,92 TL nin iadesi ile dosyanın Anadolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/218 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir....

            Bu karara karşı davalı tarafından istinaf yoluna gelinmiştir. 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3/2. maddesi “Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. (Ek cümle: 1/7/2016-6723/34 md.) Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez” hükmünü içermektedir. Bu itibarla Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce ilk derece mahkemesince verilen kararın temyiz incelemesi Yargıtay 19. Hukuk Dairesi tarafından yapılmış olduğundan, dava istinaf kanun yoluna tabi olmayıp, değişiklikten önceki HUMK hükümlerine göre temyiz incelemesine tabidir....

              Maddesine göre; bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilmiş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı kanunun (HMUK) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ile 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Bu madde gereğince anılan hüküm istinaf yasa yoluna tabi olmayıp değişiklikten önceki HUMK hükümlerine göre temyize tabidir. Yasa yolunun adının yanlış gösterilmesi ona istinaf hukuki vasfını kazandırmayacaktır. Somut olayda, mahkemenin 09/07/2013 tarihli ilamı ile mahkemenin yetkisizlik nedeni ile ....... Nöbetçi Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesinin yetkili olduğuna karar verildiği, karara karşı davacılar vekili vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay .......Hukuk Dairesinin 27/05/2015 tarihli ilamı ile kararın bozulduğu,...........

                Karar karşı davacı mirasçıları tarafından istinaf yoluna gelinmiştir. 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3/2. maddesi “Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. (Ek cümle: 1/7/2016-6723/34 md.) Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez” hükmünü içermektedir. Bu itibarla Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce ilk derece mahkemesince verilen kararın temyiz incelemesi Yargıtay (Kapatılan) 19 Hukuk Dairesi tarafından yapılmış olduğundan, dava istinaf kanun yoluna tabi olmayıp, değişiklikten önceki HUMK hükümlerine göre temyiz incelemesine tabidir....

                  Hukuk Dairesinin bozma kararından sonra istinaf başvurusuna konu karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK'nun geçici 3/2.maddesine göre; “Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilmiş olun kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 Sayılı HUMK'nun 26.09.2004 tarihli ve 5236 Sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” Bu madde gereğince anılan hüküm istinaf yasa yoluna tabi olmayıp değişiklikten önceki HUMK hükümlerine göre temyize tabidir. Yasa yolunun adının yanlış gösterilmesi ona istinaf hukuki vasfını kazandırmayacaktır. Bu kararın tabi olduğu yasa yolu hükümlerine göre temyiz incelemesinin Yargıtay tarafından yapılması gerektiğinden dilekçenin görev yönünden reddiyle yukarıda açıklanan kurallar çerçevesinde değerlendirilip gereği yapılmak üzere dosyanın mahalline geri çevrilmesine karar vermek gerekmiştir....

                    Hukuk Dairesinin bozma kararından sonra istinaf başvurusuna konu karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK'nun geçici 3/2.maddesine göre; “Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilmiş olun kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 Sayılı HUMK'nun 26.09.2004 tarihli ve 5236 Sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ila 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” Bu madde gereğince anılan hüküm istinaf yasa yoluna tabi olmayıp değişiklikten önceki HUMK hükümlerine göre temyize tabidir. Yasa yolunun adının yanlış gösterilmesi ona istinaf hukuki vasfını kazandırmayacaktır. Bu kararın tabi olduğu yasa yolu hükümlerine göre temyiz incelemesinin Yargıtay tarafından yapılması gerektiğinden dilekçenin görev yönünden reddiyle yukarıda açıklanan kurallar çerçevesinde değerlendirilip gereği yapılmak üzere dosyanın mahalline geri çevrilmesine karar vermek gerekmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu