Küçüğün kurum yurtlarına yerleştirilmesi evlat edinme davasından önce rıza aranmaması davasının açılmasına engel değil ise de aile yanına yerleştirilmesi evlat edinme davasında önce ayrı bir dava olarak evlat edinmede ana/baba rızasının aranmaması davasına engeldir. İş bu husus 6100 sayılı HMK'nın 114/2. maddesi gereği dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hâkim tarafından da re'sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmesi gerekir(HMK mad.114/1-h, 115)....
Küçüğün kurum yurtlarına yerleştirilmesi evlat edinme davasından önce rıza aranmaması davasının açılmasına engel değil ise de aile yanına yerleştirilmesi evlat edinme davasında önce ayrı bir dava olarak evlat edinmede ana/baba rızasının aranmaması davasına engeldir. İş bu husus 6100 sayılı HMK'nın 114/2. maddesi gereği dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hâkim tarafından da re'sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmesi gerekir(HMK m.114/1-h, 115)....
Dairemizce de benimsenen görüşe göre; "...madde metninde geçen ikinci “yerleştirilme” ifadesinin küçüğün evlat edinecek kişi veya ailenin yanına yerleştirilmesi olarak anlamak gereklidir. Diğer bir deyişle, bu fıkra kapsamında düzenlenen ana ve/veya babanın rızasının aranıp aranmayacağına yönelik karar, aracı kuruma yerleştirilen küçüğün evlat edinecek kişi veya ailenin yanına yerleştirilmesinden önce verilmelidir. Nitekim burada amaç, devletin koruması altına alınmış olan küçüğün, evlat edinilmek üzere aile yanına yerleştirilmesinden önce, rızanın aranıp aranmaması sorununun çözülmüş olması, küçüğün evlat edinme amacıyla yerleşmesinden sonra olumsuz bir karar verilmesi hâlinde doğacak zararların önlenmesidir. Küçük, Tüzük hükümleri gereğince, evlat edinme amacıyla yerleştirilmiş ise, rızanın aranıp aranmaması kararı artık TMK'nın 312/2 maddesi gereğince evlat edinme işlemleri sırasında verilecektir....
TMK'nin 315. maddesinin 2. fıkrasına göre evlat edinme başvurusundan sonra evlat edinenin ölümü veya ayırt etme gücünü kaybetmesi, diğer koşullar bundan etkilenmediği takdirde evlat edinmeye engel olmaz. Dava, hayatta iken dava açan, mahkeme huzurunda evlat edinme iradesini ortaya koyan ve yargılama sırasında ölen kişinin evlat edinme istemine ilişkindir. Böyle bir davada davacı mirasçılarının davayı kabul beyanında bulunması gerekmez. Dosya kapsamına göre, ölen davacı ...'in davalı ... Ergit'i evlat edinme şartlarının oluştuğu anlaşıldığından, davanın kabulü gerekirken reddi doğru görülmemiştir....
II) Soybağı reddedilmeden babalık davası da açılayacağına göre görüldüğü üzere davacının evlat edinme davası açmaktan başka çaresi yoktur. C)DAVACININ EVLAT EDİNME DAVASI DELİLLER TOPLANMADAN SONUÇLANDIRILABİLİR Mİ? Yerel mahkeme babalık davası açabilecekken evlat edinme davası açılamayacağı düşüncesinde olduğundan davacının delillerini toplama gereğini duymamıştır. Oysa mahkemece yapılacak iş; hak düşürücü süreler geçmiş olduğuna göre davacının evlat edinme konusunda göstereceği delilleri toplayarak olumlu ya da olumsuz bir karar vermekten ibarettir. Bu sebeplerle değerli çoğunluğun “farklı görüşüne” katılmıyorum....
Bu nedenle, kurulmuş bulunan evlat edinme ilişkisindeki esaslı noksanlık, artık, bu noksanlığın öğrenilmesinde, kamu adına ilişkinin kaldırılması yolunda dava açılmasını mümkün kılacaktır. HUMK. nun 427/7. maddesinde, kesin olarak verilen hükümlerle, niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade eden ve Yargıtay'ca incelenmeksizin kesinleşmiş bulunan hükümlerin, kanun yararına temyiz edilebileceği belirtilmiştir. TMK. nun 318/1. maddesi uyarınca, esaslı noksanlıkları içeren evlat edinme ilişkisi, TMK.319. maddedeki hak düşürücü süreler içersinde, kamu düzeni açısından kesinleşmeyecektir. Esasa ilişkin noksanlığı belirleyen Cumhuriyet savcısı, ilişkinin kaldırılması için dava açabilme olanağına sahip bulunmaktadır. Evlat edinilenin, evlat edinenden en az onsekiz yaş küçük olması şarttır. Bu koşul evlat edinmenin en önde gelen esaslı unsurudur. Cumhuriyet savcısı bu noksanlığı öğrenmiştir....
Dava, evlat edinme işleminin iptali istemine ilişkindir. Tüm dosya kapsamına göre, davacının amcası Kadir Akçatepe'nin 15/02/2017 tarihinde vefat ettiğini, mirasçı olarak eşi ve evlat edindiği davalı T4 bıraktığını, eğer miras bırakan çocuksuz vefat etseydi davacının da mirasçı durumunda olacağını, Kadir Akçatepe'nin Adana 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 1990/1584 Esas 1990/1373 Karar sayılı ilamıyla evlat edindiğini ancak evlat edinme işlemleri sırasında M.K.'...
Dava; evlatlık ilişkisinin kaldırılması isteğine ilişkin olup, evlat edinenler tarafından evlatlığa karşı açılmıştır. Davacılar, evlat edinme kararının Türk Medeni Kanunu'nun 313/3. maddesinde yer alan "evlat edinilenin en az beş yıldan beri evlat edinenlerle aile halinde birlikte yaşamış olması" şartı gerçekleşmeden ve aynı Yasa'nın 316. maddesinde ifade olunan araştırma yapılmadan verildiğini, bu sebeple evlat edinmenin esasa ilişkin noksanlıkla sakat olduğunu ve evlatlığın, evlat edinenlere karşı yasal ve ailevi yükümlülüklerini yerine getirmediğini ileri sürerek evlatlık ilişkisinin kaldırılmasını istemişlerdir. Buna göre dava, Türk Medeni Kanunu'nun 318/1. maddesi yanında evlatlığın, evlat edinenlere karşı görevlerini yerine getirmemiş olmasına da dayanmaktadır....
Aile Mahkemesinin 10/10/2012 tarih, 2012/182 Esas ve 2012/436 Karar sayılı kararı ile ergin davalıyı evlat edindiğini, evlat edinme kararının her iki tarafın temyiz etme hakkından feragat etmesi sonucunda 29/11/2012 tarihinde kesinleştiğini öğrendiklerini, kamu düzenini ilgilendiren bu evlat edinme işleminin hukuka aykırı olduğunu, evlat edinenin ayırtım gücünden yoksun ve müzayaka altında olması, evlat edinme rejimine uyulmaması ve şekil şartlarının yerine getirilmemesi sebepleriyle batıl olduğunu, evlat edinenin işlem tarihinde ayırtım gücünün olmadığını, sağlık sorunları giderek artan müteveffaya hitaben bizzat davalı ve davalının annesinin, davalıyı evlat edinmez ise çok zor durumda kalacağı yönünde yaptıkları baskılarla evlat edineni müzayaka altında bıraktıkları, gerçek niyetin müteveffanın esas mirasçılarından mal kaçırmak ve bu su suretle davalının sebepsiz yere zenginleşmesini temin etmek olduğununnı, müteveffanın bu evlat edinme işlemine bizzat davalı ve davalının annesi tarafından...
Aile Mahkemesinin 10/10/2012 tarih, 2012/182 Esas ve 2012/436 Karar sayılı kararı ile ergin davalıyı evlat edindiğini, evlat edinme kararının her iki tarafın temyiz etme hakkından feragat etmesi sonucunda 29/11/2012 tarihinde kesinleştiğini öğrendiklerini, kamu düzenini ilgilendiren bu evlat edinme işleminin hukuka aykırı olduğunu, evlat edinenin ayırtım gücünden yoksun ve müzayaka altında olması, evlat edinme rejimine uyulmaması ve şekil şartlarının yerine getirilmemesi sebepleriyle batıl olduğunu, evlat edinenin işlem tarihinde ayırtım gücünün olmadığını, sağlık sorunları giderek artan müteveffaya hitaben bizzat davalı ve davalının annesinin, davalıyı evlat edinmez ise çok zor durumda kalacağı yönünde yaptıkları baskılarla evlat edineni müzayaka altında bıraktıkları, gerçek niyetin müteveffanın esas mirasçılarından mal kaçırmak ve bu su suretle davalının sebepsiz yere zenginleşmesini temin etmek olduğununnı, müteveffanın bu evlat edinme işlemine bizzat davalı ve davalının annesi tarafından...