İlk derece mahkemesince, evlat edinmede ana baba rızasının aranmamasına karar verilmesi istenen küçüğün aile yanına yerleştirilmiş olduğundan TMK'nın 312/1 hükmü gereği rızanın aranmaması kararının ancak evlat edinme işlemleri sırasında verilmesinin mümkün olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Davanın reddine dair verilen karar davacı kurum vekili tarafından istinaf edilmiştir. Dava, küçüğün gelecekte evlat edindirme hizmetlerinden yararlandırılacağı ileri sürülerek TMK’nın 311. maddesindeki sebepler ile babanın evlat edinmede rızasının aranmamasına karar verilmesi istemine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 312. maddesinde “Küçük, gelecekte evlat edinilmek amacıyla bir kuruma yerleştirilir, ana ve babadan birinin rızası eksik olursa, evlât edinenin veya evlât edinmede aracılık yapan kurumun istemi üzerine ve kural olarak küçüğün yerleştirilmesinden önce, onun oturduğu yer mahkemesi bu rızanın aranıp aranmamasına karar verir....
Çocuk Mahkemesinin kararıyla koruma altına alınarak hakkında "bakım tedbiri"uygulanan küçüğün, evlat edinme hizmetlerinden yararlandırılacağını, Türk Medeni Kanununun 311'nci maddesinde yer alan sebeplerin mevcut olduğunu ileri sürerek, evlat edinmede ana ve babanın rızasının aranmamasına karar verilmesini istemiş; mahkeme; "dava açılmadan önce çocuğun koruma altına alındığını, bundan sonra evlat edinmede ana ve babanın rızasının aranmaması kararının, evlat edinme işlemleri sırasında verileceğini" gerekçe göstererek isteği reddetmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 312'nci maddesinin (1.) fıkrasının son cümlesinde yer alan "küçüğün yerleştirilmesinden önce" ifadesiyle kast edilen, koruma tedbiri nedeniyle çocuğun yuvaya alınmış olması değil, gelecekte evlat edinilmek amacıyla yerleştirmedir....
ın evlat edinme hizmetlerinden yararlandırılacağını, Türk Medeni Kanununun 311'nci maddesinde yer alan sebeplerin mevcut olduğunu ileri sürerek, evlat edinmede ana ve babanın rızasının aranmamasına karar verilmesini istemiş; mahkeme; "çocuğun kuruma yerleştirildiğini, bundan sonra evlat edinmede ana ve babanın rızasının aranmaması kararının, evlat edinme işlemleri sırasında verileceğini" gerekçe göstererek isteği reddetmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 312'nci maddesinin (1.) fıkrasının son cümlesinde yer alan "küçüğün yerleştirilmesinden önce" ifadesiyle kast edilen, koruma amacıyla kurum çatısı altına alınmış olma değil, gelecekte evlat edinilmek amacıyla yerleştirmedir....
(Muhalif) KARŞI OY YAZISI Küçüklerin evlat edinilmesinde aracılık faaliyetlerini yürütmekle görevli olan davacı kurum, evlilik haricinde dünyaya gelen ve anasının talebi üzerine koruma altına alınarak hakkında "bakım tedbiri" uygulanan 28.07.2014 doğumlu küçük Ceylin'in, evlat edinme hizmetlerinden yararlandırılacağını ileri sürerek, evlat edinmede ana ve babanın rızasının aranmamasına karar verilmesini istemiş; mahkeme; "çocuğun kuruma yerleştirildiğini, bundan sonra evlat edinmede ana ve babanın rızasının aranmaması kararının, evlat edinme işlemleri sırasında verileceğini" gerekçe göstererek isteği reddetmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 312'nci maddesinin (1.) fıkrasının son cümlesinde yer alan "küçüğün yerleştirilmesinden önce" ifadesiyle kast edilen, koruma amacıyla kurum çatısı altına alınmış olma değil, gelecekte evlat edinilmek amacıyla yerleştirmedir....
Küçüklerin Evlat Edinilmesinde Aracılık Faaliyetini yürütmekle de görevli olan davacı kurum, küçüğün evlat edinme hizmetlerinden yararlandırılacağını belirterek Türk Medeni Kanununun 311 ve 312'nci maddelerine dayanarak, evlat edinmede ana ve babanın rızasının aranmasına karar verilmesini istemektedir. Mahkeme; "dava açılmadan önce çocuğun koruma altına alındığını, bundan sonra evlat edinmede ana ve babanın rızasının aranmaması kararının, evlat edinme işlemleri sırasında verileceğini" gerekçe göstererek isteği reddetmiştir. Türk Medeni Kanununun 312 nci maddesinin (1.) fıkrasının son cümlesinde yer alan "küçüğün yerleştirilmesinden önce" ifadesiyle kast edilen, koruma tedbiri nedeniyle çocuğun yuvaya alınmış olması değil, gelecekte evlat edinilmek amacıyla yerleştirmedir....
Dava, evlat edinme davası niteliğindedir. Türk Medeni Kanunu'nun 305. maddesi "Bir küçüğün evlat edinilmesi, evlat edinen tarafından bir yıl süre ile bakılmış ve eğitilmiş olması koşuluna bağlıdır. Evlat edinmenin her halde küçüğün yararına bulunması ve evlat edinenin diğer çocuklarının yararlarının hakkaniyete aykırı bir biçimde zedelenmemesi gerekir" hükmünü, 308. maddesi "Evlat edinilenin evlat edinenden en az onsekiz yaş küçük olması şarttır. Ayırt etme gücüne sahip olan küçük rızası olmadıkça evlat edinilemez" hükmünü ve 309. maddesi ise "Evlat edinme küçüğün ana ve babasının rızasını gerektirir" hükmünü haizdir....
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı Yusuf'un diğer davalı Gülay ve müteveffa eşi Akif tarafından evlat edinildiğini, mamafih Küçüğün bir yıllık bakım şartı yerine gelmemesine rağmen mahkemenin davayı kabul ettiğini, her ne kadar davacı ve davalıların rızası alınmış olsa da bu rızanın geçerli olup olmadığıyla ilgili doktor raporu temin edilmeden karar verildiğini, esasen, söz konusu evlat edinme işleminin müvekkillerini mirastan mahrum bırakmaya yönelik muvazaalı bir işlem olduğunu belirterek evlat edinme işleminin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Cevap dilekçesi: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hak düşürücü süreden sonra açıldığını, gerçek bir evlat edinme işleminin söz konusu olduğunu evlat edinme kararının doğru olduğunu ve kesinleştiğini belirterek davanın reddini savunmuştur....
KARŞI OY Küçüklerin evlat edinilmesinde aracılık faaliyetlerini yürütmekle görevli olan davacı kurum, evlilik haricinde dünyaya gelen ve anasının talebi üzerine koruma altına alınarak hakkında "bakım tedbiri" uygulanan 25.09.2014 doğumlu küçük ..., evlat edinme hizmetlerinden yararlandırılacağını ileri sürerek, evlat edinmede ana ve babanın rızasının aranmamasına karar verilmesini istemiş; mahkemece, "çocuğun Turhal Çocuk Yuvasında koruma altında bulunduğu, koruma altına alınmasından sonra, rızasının aranmaması kararının Kanuna göre, evlat edinme işlemleri sırasında verilebileceği" gerekçesiyle istek reddedilmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 312'nci maddesinin (1.) fıkrasının son cümlesinde yer alan "küçüğün yerleştirilmesinden önce" ifadesiyle kast edilen, koruma amacıyla kurum çatısı altına alınmış olma değil, gelecekte evlat edinilmek amacıyla yerleştirmedir....
Bu maddenin (1.) fırkasının son cümlesinde yer alan “küçüğün yerleştirilmesinden önce” ifadesiyle kast edilen, koruma amacıyla davacı kurum çatısı altına alınmış olma değil, gelecekte evlat edinilmek amacıyla yerleştirmedir. (Tüzük m. 11) Kanun, bu düzenleme ile, devletin koruması altına alınmış olan küçügün, evlat edinilmek üzere koruyucu aile yanına yerleştirilmesinden önce, rızanın aranıp aranmaması sorununun çözülmüş olmasını, bu amaçla yerleştirmeden sonra evlat edinme amacıyla küçüğü yanlarına almış olan ailenin evlat edinme davasında rıza eksikliğine dayalı bir red kararıyla karşılaşmamasını istemiştir. Küçük, Tüzük hükümleri gereğince, evlat edinme amacıyla yerleştirilmiş ise, rızanın aranıp aranmaması kararı artık evlat edinme işlemleri sırasında verilecektir." denilmektedir. Yargıtay 18....
Yukarıda yapılan kısa açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; Evlat edinme kararını veren mahkemenin Aile Mahkemesi olması,evlat edinme kararında evlat edinilenin çocukluk ve genç kızlık dönemlerinin evlat edinen yanında geçirdiği-onunla birlikte yaşadığı onun ihtiyaçları ile ilgilendiği baba kız gibi çok yakın ilişkilerinin bulunduğu ,evlat edinilmesinde herhangi bir sakınca bulunmadığı-evlat edinilmek istenen davalının kabul beyanları da nazara alındığında evlat edinme kararı verildiğinin yer aldığı,mahkemece evlat edinmek isteyen davacı ile ilgili Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi'nden alınan raporda evlat edinenin akli dengesinin yerinde olduğunun-dava ehliyetinin bulunduğunun-vesayeti gerektiren bir halinin ve evlat edilmesine engel bir ruhsal hastalık bulunmadığının tespit edildiği,tanıkların dinlendiği görülmüştür.Bu hususların kesinleşen mahkeme kararında yer aldığı bu nedenle kesinleşmiş bir mahkeme kararının başka bir mahkeme tarafından yok sayılamayacağı...