Dava, tüketici işlemi niteliğindeki estetik amaçlı diş yapımı işini konu alan eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı ifa nedeniyle maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Davalı vekili yasal süresi içerisinde vermiş olduğu cevap dilekçesinde zaman aşımı itirazında bulunmuştur. Eser sözleşmelerine ilişkin zaman aşımı süresi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 478. Maddesinde düzenlenmiş olup; "Yüklenici ayıplı bir eser meydana getirmişse, bu sebeple açılacak davalar, teslim tarihinden başlayarak, taşınmaz yapılar dışındaki eserlerde iki yılın; taşınmaz yapılarda ise beş yılın ve yüklenicinin ağır kusuru varsa, ayıplı eserin niteliğine bakılmaksızın yirmi yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar." hükmünü ihtiva etmektedir. Dava konusu estetik amaçlı diş uygulamasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 126....
yaşadığını ve durumu tekrar davacıya bildirdiğini, başka yerden aldığı benzer bir ürün kullandığında ürünün çalıştığını ve suya oksijen verdiğini böylece süresinde ayıp ihbarında bulunduğunu tanık beyanları ile ispatladığı; davacı tarafça teslim edilen 6 adet aeratör gizli ayıplı olduğundan ve davalı taraf, iş sahibi olarak yasal süre içerisinde ayıp ihbarında bulunduğundan ayıp nedeniyle sözleşmeden dönme ve ayıplı aeratörlerin bedelini ödeme hakkına ve ayrıca davalının ayıplı ifa nedeniyle uğradığı zararları davacıya olan borcu ile takas etme hakkına sahip olduğu; 6 adet aeratör bedeli olan 49.560,00 TL ile ayıplı ifa nedeniyle uğranılan zarar toplamı 8.319,00 TL'nin cari hesap borcundan düşülmesi sonucu takip tarihi itibariyle davacının, davalıdan 4.693,11 TL alacaklı olduğu; davalının daha önce temerrüde düştüğü ispatlanamadığından takip tarihi itibariyle faiz isteneceği; davalı tarafça, davacıdan satılan döner köprülü sıyırıcı makinesinin de ayıplı olduğu ileri sürülmüşse de keşif...
Bu maddeye göre manevi tazminat talep edebilmek için bir kişinin kişilik hakkına hukuka aykırı olarak tecavüz edilmeli, manevi zarar doğmalı, manevi zarar ile fiil arasında uygun illiyet bağı bulunmalı ve davalının sorumlu olmasını gerektiren bir kusuru bulunmalıdır. Somut olayda davacı ayıplı ifa nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini ve manevi tazminat borcu doğduğunu ispat edemediği gibi, manevi tazminat koşulları da gerçekleşmediğinden manevi tazminat isteminin tamamen reddi gerekirken kısmen kabulü doğru olmamış, kararın bu yönden bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda .... bentte yazılı nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, .... bent uyarınca kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, ....04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece; Davacı ile davalı arasında eser sözleşmesinden kaynaklanan bir ilişkinin bulunduğu, davalıya sözleşme gereği çekler verildiği ve davalının sözleşme de kendisine yüklenen sorumlulukları eksik ve ayıplı ifa ettiği bu hali ile dava konusu çekler nedeniyle davacının borçlu olmadığı iddia edilmişse de tedbir talebine konu çeklerin dava konusu sözleşme nedeniyle verildiğinin bu aşamada sunulan belgelerle yaklaşık olarak ıspatlanamadığı ve davacının eser sözleşmesine aykırılık sebebiyle borçlu olmadığına ilişkin iddiasının da yargılamayı gerektirmesi sebebiyle talebin reddine karar verilmiştir....
Eser sözleşmesinin ayıplı ifa edilmesi nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmininin talep edilebilmesi için öncelikle eser sözleşmesinin varlığı hususunun ispat edilmesi gerekir. Tarafların ticari defterlerinde buna ilişkin bir kayıt olmadığından tarafların tanıkları üzerinden değerlendirme yapılması gerekir. Her iki tarafın dinlettiği tanıkların beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği hususunda yapılan değerlendirmede; davacı şirket tanıklarının şirket çalışanı oldukları, davalı taraf tanıklarının ise akraba, çalışan ve davalının arkadaşı olduğu tartışmasızdır. Yani taraf tanıkları, tarafsızlıklarından şüphe duyulmayacak, taraflarla bir yakınlığı bulunmayan kimseler olmadığından, beyanlarına üstünlük tanınarak itibar edilecek bir durum söz konusu değildir. Taraflar arasında eser sözleşmesi yapıldığına dair başkaca delil elde edilemediğinden ispatlanamayan davanın reddi yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Eser sözleşmesinin ayıplı ifa edilmesi nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmininin talep edilebilmesi için öncelikle eser sözleşmesinin varlığı hususunun ispat edilmesi gerekir. Tarafların ticari defterlerinde buna ilişkin bir kayıt olmadığından tarafların tanıkları üzerinden değerlendirme yapılması gerekir. Her iki tarafın dinlettiği tanıkların beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği hususunda yapılan değerlendirmede; davacı şirket tanıklarının şirket çalışanı oldukları, davalı taraf tanıklarının ise akraba, çalışan ve davalının arkadaşı olduğu tartışmasızdır. Yani taraf tanıkları, tarafsızlıklarından şüphe duyulmayacak, taraflarla bir yakınlığı bulunmayan kimseler olmadığından, beyanlarına üstünlük tanınarak itibar edilecek bir durum söz konusu değildir. Taraflar arasında eser sözleşmesi yapıldığına dair başkaca delil elde edilemediğinden ispatlanamayan davanın reddi yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Eser sözleşmesinin ayıplı ifa edilmesi nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmininin talep edilebilmesi için öncelikle eser sözleşmesinin varlığı hususunun ispat edilmesi gerekir. Tarafların ticari defterlerinde buna ilişkin bir kayıt olmadığından tarafların tanıkları üzerinden değerlendirme yapılması gerekir. Her iki tarafın dinlettiği tanıkların beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği hususunda yapılan değerlendirmede; davacı şirket tanıklarının şirket çalışanı oldukları, davalı taraf tanıklarının ise akraba, çalışan ve davalının arkadaşı olduğu tartışmasızdır. Yani taraf tanıkları, tarafsızlıklarından şüphe duyulmayacak, taraflarla bir yakınlığı bulunmayan kimseler olmadığından, beyanlarına üstünlük tanınarak itibar edilecek bir durum söz konusu değildir. Taraflar arasında eser sözleşmesi yapıldığına dair başkaca delil elde edilemediğinden ispatlanamayan davanın reddi yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
San.A.Ş. vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup ayıplı ifa nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararların giderilmesi istemlerine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı ... San.A.Ş. tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı ... San.A.Ş. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-BK’nın 47. maddesi gereğince cismani zarara uğrama halinde buna maruz kalan kimse veya ölüm halinde ailesi, manevi tazminat isteyebilir....
İş bu dava eser sözleşmesinden kaynaklı tazminat davası olup, TBK 147.m.6.bendi uyarınca; yüklenicinin yükümlülüklerini ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi dışında eser sözleşmesinden doğan alacaklar 5 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Eserin teslimde ayıp söz konusu ise, TBK 474.maddesi gereği iş sahibi eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz eseri gözden geçirerek ayıpları var ise bunu uygun bir süre içerisinde yükleniciye bildirmek zorundadır. İş sahibi TBK 474.maddede açıklanan süre içerisinde açık ayıplar nedeniyle muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirmez ise yüklenici sorumluluktan kurtulur. Bununla birlikte gizli ayıplar nedeniyle yüklenicinin sorumluluğu devam eder. Dava konusu uyuşmazlıkta ,yüklenicinin yükümlülüklerini ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi sebebine dayalı ayıplı ifa sebebine dayanıldığı anlaşılmaktadır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; "Ana dava, eser sözleşmesi kapsamında ayıplı ifa nedeniyle oluşan zararın yükleniciden tazmini, ana davaya yönelik karşı dava, yazılı eser sözleşmesi haricinde fazladan yapılan imalatlar nedeniyle doğan alacağın tahsili, birleşen dava ise, eser sözleşmesinden kaynaklı yüklenicinin bakiye ücret alacağının tahsili ve fazladan imal edilen yapılardan dolayı doğan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Görevsizlik kararı veren Konya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/753 esas sayılı dosyasında dava konusu eserin bulunduğu alanda teknik bilirkişi heyeti refakatinde keşif icra edilmiş ve her iki tarafın bildirdiği tanıkların yeminli olarak beyanları keşif mahallinde alınmıştır....