a devredildiği, tapu devrinin 2018 muhasebe kayıtlarına işlendiği, talep edilmesine rağmen bilirkişilerin müvekkiline ait 2018 yılı kayıtlarını incelemediği, daire bedeli dahil edildiğinde müvekkilinin alacaklı olacağı.... sayılı tespit dosyasındaki raporun kesin delil teşkil ettiği, davacının edimlerini eksiksiz ve tam olarak yerine getirmediği ile işin kabule şayan olmadığının ve eksik işlerin 2015 yılında belirlenen fiyatların %20 fazlasıyla yaptırılacağının belirlendiği, mahkemece alınan raporda malzeme ve işçilik bedellerinin eksik hesaplandığı, eksik işler bedelinin 41.000 TL olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu nedenleriyle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali talepli olup mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin ve sözleşmeden kaynaklı ve eksik yapılan işlerin olmadığını, davacının iddiasının asılsız ve gerçek dışı olduğunu, icra takibine konulmuş senetler ile davacının iddia etmiş olduğu eser sözleşmesi ile bağlantı kurmasının da doğru olmadığını, açılan davayı kabul etmediklerini savunarak davanın reddini istemiş, aşamalarda bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde taraflar arasındaki eser sözleşmesi ilişkisini kabul etmiş ancak kambiyo senetlerinin eser sözleşmesinden kaynaklanmadığını ve eksik denilen işlerin iş sahibinin isteğiyle olduğuna yönelik beyanda bulunmuştur. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; "...Taraflar arasında 130.000,00 TL götürü bedelle eser sözleşmesi akdedilmiş olup davacı iş sahibi tarafından davalı yükleniciye sözleşme bedelinin 85.000,00 TL'si yönünden takibe dayanak bonoların verildiği konusunda ihtilaf bulunmamaktadır....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin ve sözleşmeden kaynaklı ve eksik yapılan işlerin olmadığını, davacının iddiasının asılsız ve gerçek dışı olduğunu, icra takibine konulmuş senetler ile davacının iddia etmiş olduğu eser sözleşmesi ile bağlantı kurmasının da doğru olmadığını, açılan davayı kabul etmediklerini savunarak davanın reddini istemiş, aşamalarda bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde taraflar arasındaki eser sözleşmesi ilişkisini kabul etmiş ancak kambiyo senetlerinin eser sözleşmesinden kaynaklanmadığını ve eksik denilen işlerin iş sahibinin isteğiyle olduğuna yönelik beyanda bulunmuştur. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; "...Taraflar arasında 130.000,00 TL götürü bedelle eser sözleşmesi akdedilmiş olup davacı iş sahibi tarafından davalı yükleniciye sözleşme bedelinin 85.000,00 TL'si yönünden takibe dayanak bonoların verildiği konusunda ihtilaf bulunmamaktadır....
Hukuk Dairesinin yerleşik uygulamasına göre tarafların mutabık kaldığı eser sözleşmelerinde ayıplı ifada bulunulduğu iddia edilmesi halinde bu iddianın sahibi ispat yükü altındadır. Bu sebeple iş bu davada ispat yükünün davalıda olduğu kanaatine varılmıştır. Mahkememizce dava taraflarınca bildirilen tanıklar dinlenilmiş ise de, davalının özellikle eksik ve de ayıplı ifaya yönelik iddialarının teknik bilirkişi refakatinde keşfen incelenmesi gerekli olduğundan dava konusu makinenin bulunduğu adres ile davacının yaptığı onarım işlemi sonrasında makine üzerinde davacı haricinde başka birisinin tamirat gerçekleştirip gerçekleştirmediği varsa bu konudaki delillerin bildirilmesi için davalıya kesin süre verilmiştir. Verilen kesin süre içerisinde bildirimde bulunulmadığından ve davalı yemin deliline de dayanmadığından eksik ve ayıplı ifanın ispat edilememesi nedeniyle kalan eser bedeli olan 9.000 TL'ye yönelik olarak davalının borca itirazının iptaline karar verilmiştir....
Hukuk Dairesinin yerleşik uygulamasına göre tarafların mutabık kaldığı eser sözleşmelerinde ayıplı ifada bulunulduğu iddia edilmesi halinde bu iddianın sahibi ispat yükü altındadır. Bu sebeple iş bu davada ispat yükünün davalıda olduğu kanaatine varılmıştır. Mahkememizce dava taraflarınca bildirilen tanıklar dinlenilmiş ise de, davalının özellikle eksik ve de ayıplı ifaya yönelik iddialarının teknik bilirkişi refakatinde keşfen incelenmesi gerekli olduğundan dava konusu makinenin bulunduğu adres ile davacının yaptığı onarım işlemi sonrasında makine üzerinde davacı haricinde başka birisinin tamirat gerçekleştirip gerçekleştirmediği varsa bu konudaki delillerin bildirilmesi için davalıya kesin süre verilmiştir. Verilen kesin süre içerisinde bildirimde bulunulmadığından ve davalı yemin deliline de dayanmadığından eksik ve ayıplı ifanın ispat edilememesi nedeniyle kalan eser bedeli olan 9.000 TL'ye yönelik olarak davalının borca itirazının iptaline karar verilmiştir....
Uyuşmazlık eser sözleşmesinden doğduğundan, olayda haksız fiillere ilişkin zamanaşımı sürelerinin uygulanması doğru değil ise de; işin teslim edildiği ve ilk davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 818 Sayılı BK'nın 126/IV. maddesinde yüklenicinin kasıt veya ağır kusuru ile akdi hiç veya gereği gibi yerine getirmemiş ve bilhassa ayıplı malzeme kullanmış ve ayıplı bir iş meydana getirmiş olması sebebiyle açılacak davalar hariç olmak üzere eser sözleşmesinden doğan davalar 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi tutulmuştur. Olayda yüklenicinin kasıt ve ağır kusuru olması ve gizli ayıbın varlığı kabul edilse dahi 818 Sayılı BK'nın 125 ve 6098 Sayılı TBK'nın 146. maddesi gereğince 10 yıllık zamanaşımına tabi olacaktır....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Hakimliği Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı imalat nedeniyle ayıbın giderilme bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, mahkemenin; davanın kısmen kabulüne dair kararı davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; Davacı, yöneticisi olduğu ......
blok adresinde bulunan arsa üzerinde geliştirilen inşaat işi kapsamında tam otomatik bahçe sulama işleri, bitkilendirme ve çimlendirme işlerinin tamamını malzeme ve işçilik dahil anahtar teslim yapmayı üstlendiğini, işi süresinde bitirmediğini, sözleşme konusu edimlerini eksik ve ayıplı olarak ifa ettiğini, 147.000,00 TL tutarında gecikme cezası alacağının olduğunu belirterek şimdilik 1.000,00 TL gecikme cezası bedeli, 1.000,00 TL eksik ve ayıplı imalat bedeli, 1.999,00 TL fatura alacaklarının 15/03/2021 temerrüt tarihinden itibaren işlemiş ticari avans faiziyle birlikte davalı taraftan alınmasını, yargılama giderleri ve avukatlık ücretlerinin davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir. HMK’nun 166/1. maddesine göre; "aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfatdaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir....
Dava konusu uyuşmazlık, taraflar arasında akdedilen eser sözleşmesine istinaden davacı/yüklenici tarafından imal edilip davalı/işsahibine teslim edilen --- ayıplı olup olmadığı ve bu nedenle davalının,iş bedeli borcundan indirim yapma ve indirim kadar eksik iş bedeli ödeme hakkına sahip olup olmadığı noktasında toplanmıştır....
Başka bir deyişle, yasada dar kapsamlı mal ve hizmet ilişkileri olağan tüketim işleri kapsama alınmıştır. Aksinin düşünülmesi halinde üst düzey teknolojiyle gerçekleştirilen eser sözleşmesi ilişkilerinin dahi yasa kapsamında kaldığının ve bunlardan kaynaklanan uyuşmazlıkların da –yasanın amacına rağmen- Tüketici Mahkemelerinde bakılması gerekeceğinin kabulü icap eder. Bundan dolayı somut olayda olduğu gibi istisna(eser) sözleşmesinden ... ilişkilerde 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerinin uygulanması hukuken olanaklı değildir. Nitekim aynı husus Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26.2.2003 gün ve 2003/15-127 E., 2003/102 K. sayılı kararında da açıklanmış bulunmaktadır....