Taraflar arasındaki sözleşme, eser sözleşmesi olup, eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir. HMK.nun 4/1- a maddesine göre Sulh Hukuk Mahkemesi görevli olmadığından mahkemece görevsizlik kararı verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Davalı iş sahibi vekili; davanın idari yargıda açılması gerektiğini ve görev yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, söz konusu sözleşmenin feshedildiğini ve işin geçici veya kesin kabulünün yapılmadığını, malzemelerinin tamamının gerekli sürede teslim edilmediği ve muayeneye hazır hale getirilmemesi nedeniyle 06.09.2013 tarihli ihtarnamenin .... çekildiğini, idarenin tüm işlemlerinin yasalara ve usule uygun olduğunu, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda taraflar arasındaki sözleşmenin davalı tarafça haksız feshedildiğinin tespitine, taraflar arasındaki muarazanın giderilmesine, davalı tarafça sözleşmenin feshi nedeniyle irad kaydedilen teminatın iadesine ilişkin talep yönünden esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiş, verilen karar davalı vekilince yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir. Taraflar arasında; 08.07.2013 tarihli ve "2....
Yine aynı mahkemenin 2003/465 esas sayılı dava dosyasına ait belgelerin incelenmesinden arsa malikleri ile dava dışı...arasında imzalanan 11.12.1992 tarihli eser sözleşmesi uyarınca, dava konusu arsa üzerinde kat karşılığı inşaat yapılması işinin...tarafından üstlenildiği, daha sonra bu işin Hüseyin tarafından 04.11.1993 tarihli sözleşme ile alt müteahhit sıfatıyla davalı .... Yapı Kooperatifleri Birliği’ne devredildiği, 15.11.1994 tarihinde ise Birlik ile diğer davalı .... Kent Yapı Koop. arasında üçüncü bir eser sözleşmesi imzalanarak, aynı işin bu kez davalı .... Kent Yapı Kooperatifine verildiği, 04.11.1993 ve 15.11.1994 tarihli sözleşmelerde, 11.12.1992 tarihli eser sözleşmesindeki hükümlere atıflar yapıldığı, arsa maliklerince sunulan dava dilekçesinde ise, eser sözleşmelerinin feshinin talep edildiği anlaşılmaktadır....
belirlendiğini, müvekkili ortaklığın taahhüdü altında bulunan işin geçici kabulü 31/05/2021 tarihi itibari ile yapıldığını, kesin kabul çalışmalarının devam ettiğini, müvekkili iş ortaklığı tarafından davalı tarafa verilen 18/12/2020 tarihli dilekçe ile, müvekkilinin ortaklıktan kaynaklanmayan nedenlerden dolayı süre uzatımı verilmesi ile fiyat farkının talep edileceğini, davalı idare 21/01/2021 tarihli cevabı yazısı ile, sözleşmenin 33.20 maddesinde yer alan hüküm gerekçe gösterilerek fiyat farkı talebinin uygun bulunmadığını, 06/12/2020 tarihinden itibaren verilen süre uzatımının mücbir sebep kaynaklı olduğunu ve bu tarihten sonra 4734 Sayılı yasanın 9. maddesindeki düzenleme gereğince 2021 Ocak ayı ve sonrasında hazırlanacak ara hakkedişlere fiyat farkı uygulanacağı belirtildiğini, bu süreçten sonra yapılan görüşmeler sonrasında müvekkili ortaklık yetkilisi davalı tarafa, 10/03/2021 tarih ve ........
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi _K A R A R_ Dava, kat irtifakı kurulmuş taşınmazda oluşturulan payların 11.12.1995 tarihli resen düzenlenen eser sözleşmesindeki kararlaştırılan biçimde yeniden düzenlenmesi istemine ilişkin bulunduğundan; Uyuşmazlığın bu niteliğine göre hükme yöneltilen temyiz itirazlarını inceleme görevi Dairemize değil Yüksek 18.Hukuk Dairesine aittir. Ne var ki; anılan Dairece de görevsizlik kararı verildiğinden ortaya çıkan görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Yüksek Birinci Başkanlığa sunulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, görev sorunu giderilmek üzere dosyanın Yüksek Yargıtay Birinci Başkanlığı’na gönderilmesine, 19.11.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi. ......
İşi'ni konu alan 25/04/2014 tarihli eser sözleşmesi bulunmakta olup, davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Davacı yüklenicinin dava dilekçesindeki talep kalemlerinden biri nakliye bedeli alacağı olup, davacı tarafça, dava konusu ... ......
Eser sözleşmelerinde zamanaşımının başladığı tarih ise eserin sözleşmesine uygun biçimde teslim edildiği tarih veya yanların fesihte iradelerinin birleştiği tarihtir. 14.04.1998 tarihli protokol resmi şekilde yapılmadığı için geçersiz ise de, tapuda pay devrini de içerdiğinden ve payın devri de yapıldığından geçersizliğin ileri sürülmesi MK'nın 2. maddesi ile bağdaşmaz. O halde uyuşmazlığın satış sözleşmesi hükümlerine değil, eser sözleşmesindeki düzenlemelere göre çözümlenmesi gerekir. Dava konusu olayda akit ifa ile sonuçlanmadığından teslim söz konusu değildir. Akdi ilişkinin 16.07.2009 tarihinde protokol ile sonlandığı kabul edilse bile zamanaşımı süresinin işlemeye başlaması gereken bu tarih ile dava tarihi arasında davada uygulanması gereken 5 yıllık süre dolmadığından mahkemece davalının zamanaşımı def'inin reddi ile işin esasının incelenerek davanın sonuçlandırılması yerine zamanaşımından red kararı verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun görülmüştür....
Takip dayanağı bonolar eser sözleşmesi nedeniyle teminat olarak verildiğinden, sözleşmede kararlaştırılan işin yapılıp, iş ve bono bedeline hak kazanıldığını davalı-yüklenici ispat etmelidir. Mahkemece davalı-yükleniciye usulüne uygun dava dilekçesi tebliğ edilmesine rağmen davalı duruşmaya katılıp davaya cevap vermediği gibi teminat olarak verilen bono bedellerine hak kazandığına dair herhangi bir delil de ibraz etmemiştir. Bu durumda mahkemece ispat külfeti kendisine düşen davalı-yüklenici tarafından bonoların verilmesinin dayanağı olan 04.04.2013 tarihli eser sözleşmesindeki işin yapılıp, takip dayanağı bono bedellerine hak kazanıldığı yasal delillerle kanıtlanamadığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu davanın reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur....
Yanlar arasındaki sözleşmenin 5.b maddesi ”idarece verilen süre uzatımı hariç, işin tümü yukarıda gösterilen sürede bitirilemediği takdirde gecikilen her takvim günü için müteahhitin hakedişinden ihale bedelinin binde ikisi (%0,2)’si tutarında gecikme cezası kesilecektir. Toplam kesinti tutarı sözleşme bedelinin % 10’unu geçemez” hükmünü içermektedir. Yanlarca kararlaştırılan bu ceza koşulu, Borçlar Kanunu’nun 158/2. maddesi hükmü uyarınca “ifaya ekli ceza” niteliğindedir. BK’nın 158/2. maddesi hükmü gereğince ceza, sözleşmenin saptanan zaman veya yerde yerine getirilmemesi durumunda ödenmek üzere kararlaştırılmışsa, alacaklı, sözleşmenin yerine getirilmesiyle birlikte cezayı da isteyebilir; meğer ki, bu hakkından açıkça vazgeçmiş veya yerine getirmeyi hiçbir ön koşul ileri sürmeksizin, kabul etmiş olsun. Buna göre, eser iş sahibi tarafından koşulsuz olarak teslim alınmışsa ifaya ekli ceza alacağını isteme hakkı düşer....
tespite de yer verilmediği ve davacının izin uzatımı başvurusunun ruhsat süresince uzatılmamasının nedenlerinin objektif ve somut gerekçelere dayanılarak ortaya konulmadığı anlaşıldığından, davacıya maden ruhsatı süresi olan 17.04.2033 tarihine kadar izin verilmesi gerekirken, hukuki güvenlik ilkesi gözetilmeden ve mevzuata aykırı biçimde salt takdir yetkisine dayanılarak davacı şirketin izin uzatımı talebinin 31.12.2016 tarihine kadar uzatılmasında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılarak bu kısım yönünden iptaline; Hesaplanan Bedel Yönünden ise; hesaplanan bedellerde herhangi bir maddi hatanın bulunmadığı anlaşıldığından, bu yönden davanın reddine karar verilmiştir....