Davacı ileri sürdüğü munzam zararını somut olgularla kanıtlamadıkça zarar miktarının saptanması gerçekçi olmayıp varsayımsal kalacaktır.Somut olayda davacı taraf, ıslah beyanı ile enflasyonun olumsuz etkisi sonucu paranın satın alma gücündeki düşüş nedeniyle munzam zararı oluştuğunu, aktifinin eridiğini belirterek zararın hesaplanmasını ileri sürmüş ise de, davacı tarafın iddiası bu haliyle, muhtemel kâr kaybına ve farz edilen gelire ilişkin olup, munzam zarar niteliğinde olmadığı gibi, soyut iddia olarak ileri sürülen bu hususlar somut ispat vasıtası olarak dikkate alınması da mümkün olmadığından (Yargıtay ----- Hukuk Dairesi'nin 04/03/2020 tarih, ----Esas, ---- Karar sayılı; 23/01/2018 tarih, ----- Esas,-----Karar sayılı; 16/12/2014 tarih, ----Esas,---- Karar sayılı ilamları,---- Bam ----- HD, -----, zararın ne şekilde oluştuğunu konusunda ispat külfeti üzerinde olan davacının munzam zararın varlığını somut deliler ile ispatlayamadığı, kendine özgü şekilde açık ve somut bir zararın...
Zarar kanıtlandığı takdirde borçlu, ödemenin geç yapılmasında kendisinin hiçbir kusurunun bulunmadığını kanıtlaması halinde bu zararı ödeme yükümlülüğünden kurtulabilir. O halde, munzam zararın ödenmesi söz konusu olduğunda kusur, bir unsur olarak yer almaktadır. Kısacası, munzam zarar davasında davacı, zararın varlığını ve miktarını; davalı ise, borcun geç ödenmesinde kusurunun olmadığını kanıtlayacaktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19.06.1996 gün ve ----esas ------karar sayılı kararında da değinildiği üzere; bu konuda kanıtlanması gereken, belli paranın gününde ödenmemesinden doğan zarardır. Alacaklı, borcun kendisine geç ödenmesi yüzünden uğradığı zararın ne olduğunu ve miktarını kanıtlamak durumundadır. Doğaldır ki bu zarar paranın zamanında ödenmemesinden dolayı mahrum kalınan olası (muhtemel) kar ya da varsayılan (farzedilen) gelir değildir....
Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir (-----)....
İcra Dairesinin ... esas sayılı dosyasında takibe konu edildiğini, tehir-i icra kararı alınması sonucunda toplam 174.598,70 TL ödendiğini, bunun 131.500,00 TL sinin ana para ve faiz için olduğunu, faizle karşılanmayan munzam zarar oluştuğunu, yaşanan pandemi nedeniyle üretimin azaldığını, kur artışı meydana geldiğini, bu nedenle ikame araç alma hususunda davalının zamanında ödeme yapmaması nedeniyle munzam zarar oluştuğunu, zamanında ödeme yapılmadığından ikame araç alınamaması nedeniyle kazanç kaybı doğduğunu, yine aracın ödeme yapılmaması nedeniyle davalı şirkete devrinin geciktiğini ve bu nedenle taşıt vergilerinin davacı tarafından ödendiğini belirterek munzam zarar için 20.000,00 TL nin takip dosyasına yapılan ödeme tarihinden itibaren, 10.000,00 TL kazanç kaybının dava tarihinden itibaren, 12.500,00 TL taşıt vergilerinin ödeme tarihlerinden itibaren davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir....
Sürenin başlangıcı da, munzam zararın hukuki yapısından hareketle genel hüküm uyarınca alacağın muaccel olduğu zamandan başlatılacaktır. Somut olayda, kesinleşen mahkeme kararıyla 4.253,00 TL asıl alacağın 30/10/1997 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir. Asıl davanın açılması, işbu davadaki munzam zarar talebi yönünden zamanaşımını kesmeyeceğine göre, munzam zarar davasının açıldığı tarihten geriye doğru on yıllık süre içerisinde gerçekleşen zarar bölümünün talep edilmesi mümkün olup, bu süre dışında kalan zarar bölümü ise zamanaşımına uğramıştır....
DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 30/09/2022 KARAR TARİHİ : 13/03/2023 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/03/2023 Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava dilekçesinde özetle; davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile Bursa 19.İcra Müdürlüğü’nün 2022/... E. Sayılı dosyasında takibin devamına karar verilmesini, itirazın haksız ve kötü niyetli olduğu dikkate alınarak en az %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Cevap dilekçesinde özetle; davanın reddini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ, HUKUKİ KABUL VE GEREKÇE Mahkememizin işbu 2022/1116 Esas sayılı dosyasının eser sözleşmesinden kaynaklı başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talebi olduğu, Bursa 3....
"İçtihat Metni" Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı SS Sarı-Gül 89 Arsa Konut Yapı Kooperatifi vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: - K A R A R - Asıl dava eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, hakediş, fiyat farkı, süre uzatımı nedeniyle oluşan alacak, haksız fesih sebebiyle kâr kaybı, demirbaş zararı, faiz kaybı ve munzam zarar alacaklarının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece asıl davanın HUMK’nın 193/III-IV....
doğan munzam zarar alacağının kısmi tahsilini talep ettiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklandığı, HMK 4. maddeye göre Sulh Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu, istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Dairemiz ilk derece mahkemesi kararını hem maddi olay, hem de hukuka uygunluk bakımından incelemeye tabi tutarak tespit edilen yargılama hatalarını bizzat düzeltmek amacıyla yapılan inceleme sonunda; dairemizce duruşma yapılmasına gerek olmadığı, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlara, yasal gerektirici nedenlere göre karar verilmiş olması sebebiyle, incelenen mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu, istinaf sebepleri yerinde olmadığından HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
Burada alacaklının uğradığı zarara ek zarar (munzam zarar) denilmektedir. Munzam zarar “borçlu temerrüde düşmeden borcunu zamanında ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüdün sonunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farkın temerrüt faizi ile karşılanmayan, onu asan bölüme tekabül eden zarar” şeklinde tanımlanmaktadır (Uygur, 2003: 3427). Kanunda, geçmiş günler faizini aşan zararın türü ve niteliği konusunda bir açıklık yoksa da, buradaki zararın hukukumuzdaki müspet zarar tanımlamasıyla eşdeğer olduğu kuşkusuzdur. Hal böyle olunca bu zararın, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsa idi, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda oluşan durum arasındaki fark; temerrüt faizi ile karşılanamayan zarar olarak tanımlanabilir. Böyle bir zarar, her somut olayın özelliğinden kaynaklanabilir....
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; eser sözleşmesinden kaynaklı iş sahibinin yükleniciden sözleşmenin gereği gibi yerine getirilmemesi nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. ....Asliye Ticaret Mahkemesinin ... esas sayılı dosyası UYAP üzerinden getirtilerek incelendiğinde; davacı-karşı davalının .... İnş.Gıda Tur.Ltd.Şti., davalı-karşı davacının ... San.ve Tic.Ltd.Şti., asıl davanın 02/01/2018 tarihinde açılan eser sözleşmesinden kaynaklı yüklenici sahibine olan eser bedeli alacağının tahsili, karşı davanın 17/04/2018 tarihinde açılan aynı sözleşmeden kaynaklı iş sahibinin yükleniciden sözleşmenin gereği gibi yerine getirilmemesi nedeniyle maddi tazminat davası olduğu, dosyanın derdest olup duruşmasının 28/02/2023 tarihine atılı bulunduğu anlaşılmıştır....