Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hakim esas hakkında karar verirken hakim bu zararın miktarına da hükmeder." hükmünden anlaşılacağı üzere munzam zarardan kaynaklanan tazminat borcunun doğması için aranan kusur temerrüde düşmedeki kusurudur. Zararın doğmasına yol açan kusur ilişkisi aranmaz ve tartışılmaz, sorumluluk için borçlunun temerrüde düşmedeki kusurun varlığı asıldır. Kural olarak munzam zarar alacaklısı öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağının varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faiziyle karşılanmayan zararını, zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını ispat etmekle yükümlüdür. Borçlu ancak temerrüdündeki kusursuzluğunu kanıtlama koşuluyla sorumluluktan kurtulabilir....
Türk Borçlar Kanunu’nun 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliğinin bir koşulu da alacaklı yönünden mevcut olan zararın açık ve somut bir biçimde ispatıdır. Bu bağlamda ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, alacaklı yönünden aşkın (munzam) zarar olarak nitelendirilemeyeceği gibi salt bu olguya dayanılması neticesinde zararın ispatına dair koşulun gerçekleştiği söylenemez. Zira burada zararın olgusunun, HMK’nın 194. maddesi kapsamında ispata elverişli bir şekilde somutlaştırılarak zarar iddiasının ispatı için gerekli tüm deliller ortaya konulmalıdır. Davacı tarafından ileri sürülen, ülkemizdeki belirli dönemlerde mevcut olan ekonomik olumsuzluklardan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı aşkın (munzam) zarar talebi, zarar olgusunun delili olarak kabul edilemez....
Munzam zarar, borçlunun para borcunu ifada gecikmesi nedeniyle faizin alacaklının gecikmeden kaynaklanan zararını karşılayamaması halinde söz konusu olabilir. Munzam zarar , Kira sözleşmesinin yapıldığı 29.07.2003 tarih ve Mahkememizin 2019/384 Esas sayılı davası açıldığı 30/09/2005 tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununun 105. Maddesinde düzenlenmiş iken 01/07/2020 tarihinde yürürlüğe giren 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 122/1 maddesinde düzenlenmiştir. Görev dava şartı olup, 6100 sayılı HMK ' nın 114/1-c maddesine göre yargılamanın her safhasında resen incelenmesi gerekmektedir. TTK' nın 4. Ve 5. Maddeleri gereğince yapılan incelemede munzam zarar alacağı TTK nun 4/1. Maddesinde sayılan mutlak ticari dava türlerinden değildir. Davacı tacir ise de davalı tacir değildir. 6102 sayıl TTK'nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır....
karar kesinleşme tarihinden itibaren munzam zarar 295.129,96 TL, tahsil edilen faiz 81.092,77 TL, net munzam zararın 214.037,19 TL, c) 19.11.2019 .... karar kesinleşme tarihinden itibaren munzam zarar 303.277,23 TL, tahsil edilen faiz 81.092,77 TL, net munzam zararın 222.184,46 TL, d) 17.10.2019 tahsilat tarihinden munzam zarar 291.624,31 TL, tahsil edilen faiz 81.092,77 TL, net munzam zararın 210.531,54 TL olabileceği rapor edilmiştir. .... Mahkemesi'nin .... sayılı dosyası incelendiğinde; dava dışı asıl alacaklı ... ... Ltd Şti'nin eser sözleşmesi nedeniyle, davalıya husumet yönelttiği alacak davası açtığı, mahkemece 114.135,22 TL alacak yönünden davanın kabulü ile 19/08/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verildiği, .... Dairesi'nin 31/05/2018 tarihli .... sayılı ilamı ile mahkeme kararının onandığı, 15/05/2019 tarihli ... ilamı ile karar düzeltme talebinin reddedildiği ve ilamın 15/05/2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır....
Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat ve munzam zarar istemine ilişkindir. 1-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 119/ğ maddesinde dava dilekçesinde açık bir şekilde talep sonucunun bulunması gereği ifade edilmiş olup, somut olayda dava dilekçesinde davacı tarafın talebinin açık olmadığı, talep edilen tazminat ve munzam zarar miktarlarının ne olduğunun anlaşılamadığı görülmekle, hakimin davacı talebini açıklattırması gerekmektedir. 2-HMK'nun 297/2 maddesinde hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin taleplerden herbiri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalıdır. Bu halde mahkeme, taleplerin her biri hakkında ayrı ayrı karar vermek zorundadır....
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, munzam zarar asıl alacağa bağlı olarak ortaya çıkan ve temerrüt faizini aşan bir zarar türü olduğunu, dava konusu faturalardan kaynaklı asıl alacak bulunmasaydı munzam zararın ortaya çıkmayacağını,yapılan arabuluculuk görüşmesinin yakın zamanda yapılması ve asıl alacak miktarının zararın yanında çok düşük miktar olması sebebiyle yalnızca asıl alacağa ilişkin olmadığını, munzam zararın da istendiğini, alacağın aynı ancak oluşan munzam zarar sebebiyle alacak miktarı farklı oluğunu, aynı alacak için tekrar arabuluculuk kurumuna başvurmama sebebiyle davanın usulden reddinin hukuka aykırı olduğunu,munzam zararın asıl alacağa bağlı olması ve asıl alacakla ilgili arabuluculuk görüşmesi yapılması sebebiyle usulden red sebebi olmayacağını,kararın kaldırılmasını talep etmiştir....
Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2010/443 Esas sayılı dosyası ile görülen davada ticari ilişkiden kaynaklı davacı lehine 39.458,06 TL'nin 17/01/2001 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, mahkeme kararı ile hüküm altına alınan miktarın 9 yılı aşkın süre sonra ödendiğini, ihtarnameye rağmen zararın karşılanmadığını belirterek fazlaya dair talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL munzam zarar tazminatının temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, zamanaşımının gerçekleştiğini, davacının ihtarnameyi davalı ile vekalet ilişkisi kalmayan avukata gönderdiğini, davacının munzam zarar isteme şartlarının oluşmadığını, BK 105 maddeye göre açılan bu davada davalının kusurunun oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
Otomobil Fabrikaları A.Ş.’nin ödeme defiine yönelik temyiz itirazları bakımından; Dava, ilk açılan davadan sonra araç için ödenen muhafaza ücreti, ulaşım bedeli ve ikinci alınan araçtan dolayı uğranılan munzam zararın tazminine ilişkindir. Mahkemece, bozmadan önceki bilirkişi raporlarında belirtildiği gibi davacının icradan gelen cevaba göre de 3.150,00 TL otopark ücreti ödediği, ayrıca ulaşım bedeli olarak da 2.516,00 TL zarar hesaplandığı ve yine munzam zarar olarak da son bilirkişi raporlarında 14/07/2016 tarihli raporda çok daha farklı bir rakam hesaplanmış ise de bu rakamın geçerli olup olmadığına gerektiğinde ek dava açıldığında bu rapor irdelenerek munzam zarar hakkında 500,00 TL'nin üzerindeki kısım için karar verilmesi gerektiği, buna göre 31/05/2010 tarihli ...'...
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Ana Dava ve birleşen dava; davacının icra takibine konu ettiği kira sözleşmesinden kaynaklanan kira bedeli alacağının davalı tarafından geç ödenmesi nedeniyle faiz ile karşılanamayan zararın (munzam zarar) tahsiline dair açılan alacak davasıdır. Y. 3 HD. 25/01/2021 T. 2020/5000 E. 2021/381 K. Sayılı ilamı; "Dava, başlatılan takibe İcra Tetkik Mercii nezdinde yapılan itirazlar ve açılan menfi tespit davası nedeniyle alacağın tahsilinde gecikildiği iddiasına dayalı, alacağın güncellenmesi isteğine ilişkin olup, dava dilekçesinde dava munzan zarar olgusuna dayandırılmış, bilahare denkleştirici adalet ilkesinden hareketle talepte bulunulmuştur . Bilindiği üzere, munzam zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının malvarlığının kazanacağı durum ile temerrüd sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır....
Borçlar Kanunu'nun bu hükmünde yer alan zarar doktrinde "munzam zarar ------ olarak adlandırılmaktadır. Buna göre, alacaklının malvarlığında iradesi dışında meydana gelen ve temerrüt faizinin üzerinde bulunan zarara munzam (ek) zarar denir. Zararın temerrüt faizinin üzerinde kalan kısmı munzam zaran oluşturur. Munzam zarann değişik şekilleri söz konusudur....