TBK'nın 112. ve devamı maddesine göre; alacaklının, borçludan borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi nedeniyle tazminat isteyebilmesi için, bu yüzden bir zarara uğramış olması gerekir. Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet (olumlu) zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar; Borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Menfi zarar ise, uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar, borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkan zarardır. (-----.)....
Davalı vekili; davacı taraf itirazın iptali davası ile birlikte icra takibine konu hak ve alacağı dışında kalan 17.01.2012 tarihli yüklenici sözleşmesinden doğan tüm menfi ve müspet zararlarının tespitini talep ettiğini, Yargıtay kararlarına göre itirazın iptali davası konusunun sadece icra takibi olabileceğini, bu nedenle menfi müspet zarara yönelik talebin reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek ile birlikte davacının dava konusu sözleşmeye ilişkin olarak hem müspet hem menfi zararını talep ettiğini, iki zarar türünün farklı olup bir arada istenemeyeceğini, % 40 icra inkar tazminatı istenemeyeceğini, taraflar arasında 17.01.2012 tarihli bir eser sözleşmesi olduğu ve bu işin 01.11.2012 tarihinde sonlanacağını, itilafsız olduğunu, ancak sözleşme bedelinin iddia edildiği gibi 4.072.061,63-TL malzeme ve 2.577.982,93-TL işçilik bedeli toplamı olan 6.650.044,72-TL olmadığını, taraflar arasında 30.11.2011 tarihli mutabakatla bu rakamda % 5,5 iskonto yapılacağı konusunda anlaşıldığını, iskonto...
"İçtihat Metni"Mahkemesi:Ticaret Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: K A R A R - Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkin olup, mahkemece davanın Dairemizin bozma ilamına uyularak kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davacı davasında davalı ile aralarında 22.05.2005 tarihinde kat karşılığı inşaat sözleşmesinin imzalandığını buna göre...
Hukuk Dairesi'nin 2008/5135 E. - 2008/2091 K. sayılı kararı ile hükmün bozulduğunu, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda yargılama devam ederken müvekkilince sözleşmenin feshedildiğini ve sözleşme kurulurken ödenen 66.000 USD ile 37.188,55 TL menfi zararın ıslah yolu ile talep edildiğini, mahkemece uyulan bozma kararı ile davalı lehine usuli müktesap hak oluştuğundan bir başka ifade ile sözleşme geçerli olduğundan ıslahla talep edilen menfi zarara hükmedilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, müvekkilince 16.03.2012 tarihli ihtarname ile TTK'nun 20/3 maddesine uygun olarak sözleşmenin feshedildiğini ve menfi zararların tazmininin talep edildiğini ileri sürerek 66.000 USD'nin 26.03.2012 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek USD faizi ile birlikte, 37.188,55 TL'nin 26.03.2012 tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte, davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO: 2021/311 Esas KARAR NO: 2024/276 DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ: 30/04/2021 KARAR TARİHİ: 02/04/2024 Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili firma ile davalı arasında 23.05.2018 tarihinde Sosyal Güvenlik Prim Teşviklerine ilişkin danışmanlık hizmet sözleşmesi imzalanmış olduğunu ve İşbu sözleşmede sosyal güvenlik prim teşvikine ilişkin yapılacak başvuru ve sürecin takibi hususunda tarafların hak ve yükümlülükleri düzenlenmiş olduğunu ve İlgili sözleşmede tarafların hak ve yükümlülükleri ayrı başlıklar altında ve tek tek sayıldığını, davalının ilgili sözleşmeyi okuyarak imzaladığını, sözleşmede yer alan tüm şart ve koşulları özgür iradesi ile kabul ettiğini, Sözleşmenin ''Genel Şartlar'' başlıklı beşinci maddesinin ''L'' bendinde " Müşteri tarafından e-posta, e-bildirge şifreleri veya...
Bu nedenle müspet zararın tazmini halinde malvarlığının ulaşacağı değerin, sözleşmenin ifası halinde malvarlığının ulaşacağı değeri geçmemesi gerektiği gözetilerek hesaplama yapılmalıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi, sözleşmelerde; borçlunun temerrüdü sonucu borç yerine getirilmemişse alacaklıya üç yetki tanımıştır: Bunlar; her zaman için ifa ve gecikme tazminatı isteğinde bulunma, derhal ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteme ya da ifadan vazgeçip sözleşmeden dönerek menfi zararını isteyebilmedir. "Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar: Borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark müspet zarardır. Diğer bir anlatımla müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır....
Bu nedenle müspet zararın tazmini halinde malvarlığının ulaşacağı değerin, sözleşmenin ifası halinde malvarlığının ulaşacağı değeri geçmemesi gerektiği gözetilerek hesaplama yapılmalıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi, sözleşmelerde; borçlunun temerrüdü sonucu borç yerine getirilmemişse alacaklıya üç yetki tanımıştır: Bunlar; her zaman için ifa ve gecikme tazminatı isteğinde bulunma, derhal ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteme ya da ifadan vazgeçip sözleşmeden dönerek menfi zararını isteyebilmedir. "Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olacağı gibi, menfi zarar da olabilir. Müspet zarar: Borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki fark müspet zarardır. Diğer bir anlatımla müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır. Kuşkusuz kâr mahrumiyetini de içine alır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:SULH HUKUK MAHKEMESİ Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi Yargıtay 15.Hukuk Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere Yüksek 15.Hukuk Dairesine gönderilmesine, 06.07.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
gecikme tazminatı isteğinde bulunma, derhal ifadan vazgeçip müspet zararının tazminini isteme ya da ifadan vazgeçip sözleşmeden dönerek menfi zararını isteyebilmedir....
Mahkemece, asıl davada, birleşen 2003/246 E sayılı ve 2002/260 esas sayılı dosyalarda davanın kısmen kabulüne, birleşen 2002/878 E ve 2002/399 E sayılı dosyalarda ise davanın reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı ve davalı ...’nın tüm, davalı ... Savunma Bakanlığı’nın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı, asıl ve birleşen davalarında davalılar ile hizmet alım sözleşmesi kapsamında haksız kesintilerin tahsili ile uğradığı müspet ve menfi zararların tazmininine karar verilmesini istemiştir. Birleşen davalardan ... 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2002/878 E sayılı dosyasında Mahkemece, açılan davanın her iki davalı yönünden reddine karar verilmiş davalılar lehine hükmedilen vekalet ücretinde ise yanılgıya düşülmüştür....