Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

CEVAP:Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; usul ve yasaya aykırı şekilde müvekkili aleyhine açılmış olan işbu davaya karşı yasal süresi içinde cevaplarını sunduklarını, davacının işbu davayı açmasında hiçbir hukuki yararının bulunmadığını, müvekkilinden komisyon alacağının bulunmadığını, davacının her ne kadar kira komisyon alacağına ilişkin bir faturadan bahsetmiş olsa da bu faturadan kaynaklı müvekkilinin borcunun bulunmadığını, komisyon sözleşmelerinin yazılı olarak yapılmak zorunda olduğunu, sözleşme tipinde yazılılık şekil şartı olduğunu, yazılı olarak yapılmayan sözleşmelerin geçersiz olduğu gibi yazılı sözleşmenin ibraz edilmemesi durumunda herhangi bir komisyon sözleşmesinin varlığından ve bundan kaynaklı bir alacağın varlığından da bahsedilemeyeceğini, dolayısıyla bu faturadan kaynaklı komisyon alacağından bahsetmenin doğru olmayacağını, davacının alacak iddiasını açıkça ispatlayamadığını, müvekkili aleyhine ------esas sayılı dosyası ile faturadan kaynaklı...

    Dava, alt yüklenicinin arsa sahibine açtığı inşaat bedeline ilişkin alacak davasıdır. HMK 355. maddesine göre yapılan istinaf incelemesi neticesinde; Tefrik edilen dosya alt yüklenicinin arsa sahibine açtığı inşaat yapım bedeline ilişkin alacak davasıdır. Bu dava kat karşılığı inşaat sözleşmesi dışında inşaat işlerine ilişkin ayrı bir eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle mahkemenin dava konusu kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tarafları arasında açılmış bir dava olarak nitelendirmesi hem tarafların konumuna, hem de talep sonucuna uygun düşmemektedir. Tefrikine karar verilen dosya ile iş bu dosya arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğu, birinin diğerinin sonucunu etkileyecek mahiyette olduğu, birlikte görülüp sonuçlandırılmasının da usul ekonomisine uygun olacağı anlaşılmakla mahkemenin tefrik kararı da hatalıdır....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ Taraflar arasındaki dava, 818 sayılı BK'nın 416. maddesinde ifade edilen alım komisyonculuğu ilişkisinden doğan alacak istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın niteliğine ve tarafların sıfatına göre, dosyanın temyiz incelemesi, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin görevine girmektedir. SONUÇ: Yukarıdaki açıklanan nedenlerle, dosyanın görevli Yargıtay 23. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 02.05.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Uyuşmazlık, emlak komisyonculuk sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkindir. Davanın niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 13.Hukuk Dairesinindir. 11.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren 6644 sayılı Yasanın 2.maddesi ile değiştirilen 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 60.maddesi uyarınca temyiz incelemesini yapacak daire belirtilmek üzere dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine, 10.02.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Emlak Konut A.Ş. ile müvekkili arasında imzalanan sözleşme gereği....

          Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/14 Talimat sayılı dosyası kapsamında davalı yan ticari defterleri incelenmek suretiyle bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, yapılan inceleme neticesinde; davalı şirketin 2015 ve 2016 yıllarında emlak komisyonculuğu faaliyetinin olmadığı, şirketin 2016 yılında inşaat işi yaptığını, 2015-2016 yıllarında gelirinin bulunmadığı şeklinde değerlendirmelerde bulunulduğu görülmüştür. Markaya Tecavüz Yönünden Değerlendirme: www.sahibinden.com internet sitesindeki görsellerden de görülebileceği üzere davalı yanın “... EMLAK” ve “... EMLAK” şeklinde kullanımlarının mevcut olduğu, nitekim davalının da bizzat cevap dilekçesinde fiili kullanımlarının “......

            GEREKÇE: Dava, taşınmaz satış komisyonculuğu sözleşmesinden kaynaklı davacı alıcı ...'ın davalı satıcı ... aleyhine başlatmış olduğu zaman aşımı nedeniyle kambiyo senedi vasfını kaybeden ve adi senet hükmündeki 11/03/2016 düzenleme 15/06/2016 vade tarihli senede dayalı olarak başlatılmış icra takibinde itirazın iptali ile takibin devamına ilişkindir....

              Somut olayda, tapuda mesken olarak gösterilen dava konusu bağımsız bölümün işyeri olarak (emlak komisyonculuğu işi için) kullanıldığı ve bu hususta anataşınmazdaki tüm kat maliklerinin oybirliğiyle aldıkları bir kararın bulunmadığı anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle reddi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.12.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Sanığın emlak komisyonculuğu yaptığı, katılanın evinin satılması hususunda yaptığı anlaşma üzerine eve müşteri bulduğu ve katılan ile anlaştırıp aralarında sözleşme düzenlediği, bu sözleşme uyarınca tarafların cayma halinde 10000 TL tazminat ödeyeceğinin, bu nedenle iki tarafın da emlakçı olan sanığa 10000 TL bedelli senet vereceğinin kararlaştırıldığı, sanığın senetleri tanzim ederek taraflara imzalattığı, katılanın evi satmaktan vazgeçmesi sonrası alıcı ile ibraname düzenlediği ve sanıktan senedin iadesini istemesi üzerine sanığın masraflarının ve komisyon ücretinin ödenmemesi nedeniyle senedi iade etmediği, şikayet üzerine kolluğa teslim ettiği olayda, sanığın TCK’nın 26. maddesi uyarınca hakkını elde etmek için senedi elinde tuttuğu anlaşıldığından sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir....

                  . - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin emlak komisyonculuğu yaptığını ve davalı borçlu ile dava dışı arsa sahibi arasında yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin imzalanmasında aracılık yaptığını, alım satım komisyon sözleşmesinin 5. maddesi uyarınca müvekkilinin komisyon alacağı doğduğunu, davalının kısmi ödeme yaptığını, bakiye miktarın ödenmemesi üzerine girişilen takibe, davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının müvekkilinin rızası dışında bedel hanesini doldurduğunu ve inancı kötüye kullandığını, M.K.’nun 2. maddesi uyarınca davacının bir hak talep edemeyeceğini öne sürerek davanın reddi ile % 40 tazminata karar verilmesini istemiştir....

                    UYAP Entegrasyonu