Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, mülkiyet hakkından kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve kal, birleşen dava ise Türk Medeni Kanununun 725. maddesi uyarınca açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. 09.10.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesi; "bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz" şeklindedir. Somut olayda; birleşen davada davacı dilekçesinde, tescile konu edilen yapıların 1950'li yıllarda yapıldığını belirtmiştir. Dosyaya gelen kayıtlara göre yapıların bulunduğu 991 parsel numaralı taşınmaza ilişkin tespit 1961 tarihinde yapılmış ve tutanak 21.11.1962 tarihinde kesinleşmiştir. Eldeki dava ise, 03.12.2004 tarihinde 3402 Sayılı Kanununun 12/3 maddesinde belirtilen on yıllık hak düşürücü süreden sonra açılmıştır....

    Yine, aynı hüküm uyarınca, haksız bir elatma varsa, anılan hüküm, malike, her türlü haksız elatmanın önlenmesini isteme yetkisi de tanımıştır. Somut olayda; davanın açıldığı tarihte dava konusu taşınmaz, davalı gerçek kişi adına tapuda kayıtlıdır. Davalı gerçek kişi, dava tarihinden önce taşınmaz üzerinde tapu kaydına dayanarak tasarruf ettiğinden, davalının dava konusu taşınmaza haksız bir elatmasından söz edilemez. Bu itibarla; Orman Yönetiminin elatmanın önlenmesine ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup, elatmanın önlenmesine ilişkin hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir....

      Yine, aynı hüküm uyarınca, haksız bir elatma varsa, anılan hüküm malike, her türlü haksız elatmanın önlenmesini isteme yetkisi de tanımıştır. Somut olayda; davanın açıldığı tarihte, dava konusu taşınmaz davalı gerçek kişi adına tapuda kayıtlıdır. Davalı gerçek kişi, dava tarihinden önce taşınmaz üzerinde tapu kaydına dayanarak tasarrufta bulunduğundan, davalının dava konusu taşınmaza haksız bir elatmasından söz edilemez. Bu itibarla, Orman Yönetiminin elatmanın önlenmesine ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup, el atmanın önlenmesine ilişkin hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir....

        aleyhine 14.12.2004 ve 17.2.2005 gününde verilen dilekçeler ile elatmanın önlenmesi ve ecrimisil, karşı dava ile de ecrimisil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; elatmanın önlenmesi isteminin kabulüne ecrimisil isteminin kabulüne, karşı davanın kısmen kabulüne dair verilen 12.12.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar/karşı davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Davacı ..., intifa hakkı sahibi bulunduğu taşınmazlara davalıların el atmasının önlenmesi ve toplam 1.755YTL 5 yıllık ecr-i misil bedelinin her dönem başından işleyen faizi ile alınmasını istemiştir. Karşı davacı ... da 10 parsel sayılı taşınmazına el atılmasından 1.330YTL ecr-i misil bedeli ile 1.200YTL eski hale getirme bedelinin davacı-karşı davalı ...’den alınmasını istemiştir....

          Dava, irtifak hakkına elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir. Dava konusu taşınmaz dosya içerisinde fotokopisi bulunan tapu kaydına göre davalı adına kayıtlıdır. Mahkemece tapu sicil müdürlüğüne yazı yazılmış ancak tapu kaydının gönderilmediği anlaşılmıştır. İrtifak hakkı tapu siciline tescil suretiyle kurulabileceği gibi Türk Medeni Kanununun 727. maddesi gereğince malikle noterde yapılacak sözleşmeyle de kararlaştırılabileceğinden mahkemece tapu kaydı incelenmeden ya da malikle bu hakkın tesisi için yapılmış bir sözleşme bulunup bulunmadığı araştırılmaksızın irtifak hakkına elatmanın önlenmesine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Kabule göre de; davacı haklı bulunarak davanın kabulüne karar verildiği halde HUMK'nun 417. maddesi uyarınca davada haksız çıkan tarafın yargılama giderlerinden ve bu kapsamda da vekalet ücretinden de sorumlu tutulacağı hususu gözardı edilerek davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi de ayrıca usul ve yasaya aykırı bulunmuştur....

            Ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise, davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir. Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez. Mahkemece yapılacak araştırmalarda somut olayın özelliği, komşu taşınmazların yerleri, nitelikleri, konumları, kullanma amaçları göz önünde tutularak normal bir insanın hoşgörü ve tahammül sınırlarını aşan bir elatmanın bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir....

              ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 05/04/2022 NUMARASI : 2019/74 ESAS, 2022/139 KARAR DAVA KONUSU : Elatmanın Önlenmesi (Elatmanın Önlenmesi Ve Tazminat Ve Ecrimisil),Tapu İptali Ve Tescil (Şirket Ortağının Ayni Sermaye Koyması Nedeniyle) KARAR : Düzce 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/74 Esas, 2022/139 Karar sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından İstinaf Kanun yoluna başvurulmakla yapılan inceleme sonucunda; TARAFLARIN İDDİA ve SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 10 nolu bağımsız bölümü 18.10.2007 tarihinde davalının ablasından satın aldığını davalının bir kira sözleşmesine dayanmaksızın taşınmazı kullandığını bu sebeple kendisine 05.05.2010 tarihli ihtarı gönderdiğini belirterek elatmanın önlenmesine ve 5 yıllık ecrimisile hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....

              "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 02.11.2009 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi ve kal, birleştirilen davada 01.11.2010 gününde verilen dilekçe ile Türk Medeni Kanununun 725. maddesinden kaynaklanan temliken tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, birleştirilen davanın reddine dair verilen 03.07.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı-birleştirilen dosyada davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, mülkiyet hakkına dayalı elatmanın önlenmesi ve kal, karşı dava ise Türk Medeni Kanununun 725. maddesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemlerine ilişkindir. Davacı ..., davalı ...'...

                Bozma kararında, dava konusu taşınmazlarda kadastro müdürlüğü tarafından 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi uyarınca düzeltme yapıldığı, düzeltim sonucu oluşan çap kaydına göre elatmanın önlenmesi noktasında iyi niyetten bahsedilemeyeceğinden bahisle, elatmanın önlenmesi hususunda davanın reddine karar verilmesi isabetsiz bulunmuş; Mahkemece, dava konusu ve davacı adına tapuda kayıtlı bulunan taşınmaza yönelik düzeltim sonucu oluşan çapa göre bir tecavüzün olup olmadığı tespit edilerek, tecavüz söz konusu ise elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Davalı tarafça temyiz incelemesine konu edilen Gebze 4....

                  İşlemlere muvafakatı olmadığını, açıklanan tüm bu nedenlerle davalıların haksız işgalinin önlenmesi için öncelikle taşınmazların değerinin keşif ve bilirkişi incelemesi yoluyla tespit edilmesini, el atmanın önlenmesine karar verilmesini ve davalıların murisin 28/03/1966 tarihinde ölümünden sonraki dönem için veraseten intikal eden taşınmazları kullanmaları nedeniyle elde edilen gelirden davaya payına düşen kısmı ödemeleri nedeniyle, taşınmazlardan elde edilen gelirden ecrimisilin keşif ve bilirkişi incelemesi yoluyla tespit edilmesini ve tespit edilen bedelden davcıya miras hissesi oranında davalılardan tahsiline karar verilmesini, yargılama sırasında talep edilebilecek ecrimisil miktarı tespit edilinceye kadar şimdilik davacı yararına 1.00,00 TL ecrimisil ödenmesini, haksız el atmanın önlenmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı tarafa yüklenmesini talep ve dava etmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu