"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ŞARKİKARAAĞAÇ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 20/02/2014 NUMARASI : 2013/191-2014/48 Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi ve yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir. Davacı ,babası olan mirasbırakan M..G..'ın kayden maliki olduğu 2840 parsel sayılı taşınmazın yaklaşık 200 m²'lik kısmına komşu 2839 ve 2842 parsel sayılı taşınmaz maliki davalının duvar, ahır ve kuyu yapmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesine ve yıkıma karar verilmesini istemiştir....
Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir. Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez....
Hukuk Dairesi ESAS NO: 2018/3390 KARAR NO: 2019/2439) Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Elatmanın önlenmesi davası açılabilmesi için kural olarak zararın doğmuş olması gerekir. İleride zarar doğacağından bahisle dava açılamayacağından bu şekilde açılan davalar reddedilmelidir. Ancak, istisnai durumlarda, henüz zarar doğmadığı halde, yakın gelecekte zarar doğacağı pek muhtemel veya muhakkak ise, davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir. Öte yandan, kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali , Tescil ve elatmanın önlenmesi Davacı-karşı davalı ... ile davalı-karşı davacılar ... ve ..., davalılar Tapu Sicil Müdürlüğü ve Hasan Hüseyin Tanrıverdi dahili davalılar Hasan Altıngül ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali, tescil ve elatmanın önlenmesi davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Adıyaman Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 27.07.2010 gün ve 1372/1196 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı-karşı davacılar ......
Dava, çapa bağlanmış tapulu taşınmaza elatmanın önlenmesi istemine ilişkindir. Medeni Kanunun 683 (önceki Medeni Kanun 618). maddesi uyarınca taşınmaz maliki haksız olarak taşınmazına yapılan elatmanın önlenmesini isteyebilir. Ancak, çapa bağlanmış taşınmazın maliki bu davayı açabileceği gibi, geçerli bir nedene dayalı olarak taşınmazı kullanan kişilerin de dava açma ... vardır. Bu tür davalarda, çap kaydının sağlıklı bir şekilde uygulanması uyuşmazlığın çözümündeki en önemli unsurdur. Yani çaplı taşınmazlarda elatmanın olup olmadığı, taşınmazların çaplarının zemine uygulanması suretiyle tespit edilir. Eldeki davada, dava konusu yerler, 14.03.1992 tarihinde kesinleşen kadastro çalışmaları sonucu çapa bağlanmıştır. Mahkemece, tapu ve çap kayıtları getirtilerek keşfe gidilmiş ve Fen Bilirkişileri ... Kurtoğlu ve ... Kalınç tarafından 27.11.2007 tarihli rapor düzenlenmiştir....
Yine aynı hüküm uyarınca, haksız bir elatma varsa, anılan hüküm, malike her türlü haksız elatmanın önlenmesini isteme yetkisi de tanımıştır. Somut olayda, davanın açıldığı tarihte dava konusu taşınmaz davalılar adına tapuda kayıtlıdır. Davalılar, dava tarihinden önce taşınmaz üzerinde tapu kaydına dayanarak tasarruf ettiğinden, davalıların dava konusu taşınmaza haksız bir elatmasından söz edilemez. Bu itibarla, Orman Yönetiminin elatmanın önlenmesini ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir....
Ancak, zarar henüz doğmadığı halde, zararın doğacağı muhakkak ve pek muhtemel ise veya beklenen taşkın kullanma ile ileride telafisi mümkün olmayacak zarar meydana gelecekse, davalının alacağı önlemlerle zararı önleme ihtimali yoksa, zarar verme tehlikesi taşıyan eylem ve işlemler hakkında davacıya zarar tehlikesinin önlenmesi davasını açma hakkı tanınmalı, zararın doğması beklenmemelidir. Komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi davalarında davalının kusurlu olması aranmaz. Davalının kusurlu olup olmaması, kasıtlı hareket edip etmemesi, elatmanın önlenmesi davasına etkili değildir. Yeter ki, davalının eylemi ile davacının zararı arasında illiyet bağı bulunsun. Davalının hiçbir kusuru olmasa dahi, elatmanın önlenmesine, eski hale getirme ve tazminata hükmedilebilir. Kural olarak davacının zararının doğmaması için bir önlem almaması da elatmanın önlenmesi davasını etkilemez....
Davacı, dava konusu taşınmazın kiracısı olduğunu, davalının bu taşınmaza haksız olarak müdahale ettiğini bu nedenle kiracısı olduğu taşınmazdaki davalının haksız müdahalesinin önlenmesini ve uğramış olduğu zarar karşılık ecrimisil talep ettiği anlaşıldığına göre, davacının kira ilişkisinden kaynaklanan şahsi hakka dayalı olarak elatmanın önlenmesi talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Buna göre, dava salt zilyetliğe dayalı bir dava olmayıp, hakka dayalı bir davadır. O halde, konusu TMK'nın 981 ve devamı maddeleri uyarınca zilyetliğin korunması davası olmadığına göre uyuşmazlığın çözümünde asliye hukuk mahkemesi görevlidir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Bingöl 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 04/11/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi....
O halde, yukarıda değinilen yasal düzenlemeler ve vurgulanan ilkeler ile somut olay birlikte değerlendirildiğinde, davacının kayıt maliki olduğu dönem itibariyle mülkiyet hakkına üstünlük tanınarak dava konusu taşınmaza haksız müdahale nedeniyle elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteminde bulunabileceğine yönelik mahkemenin kabulü kural olarak doğrudur ve birleştirilen dava davalısının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde olmadığından reddi gerekir. Ne var ki, elatmanın önlenmesi isteği bakımından dava konusu taşınmaz hakkında açılan tapu iptal ve tescil davası sonucunda mülkiyet hakkı el değiştirmiş olup, davacının mülkiyet hakkı sona ermiş ve dava konusu taşınmaz 06.04.2021 tarihinde ... Belediyesi adına tescil edilmiştir....
Yine, aynı hüküm uyarınca, haksız bir elatma varsa, anılan hüküm, malike, her türlü haksız elatmanın önlenmesini isteme yetkisi de tanımıştır. Somut olayda; davanın açıldığıtarihte dava konusu taşınmaz, davalı adına tapuda kayıtlıdır. Davalı, dava tarihinden önce taşınmaz üzerinde tapu kaydına dayanarak tasarruf ettiğinden, davalının dava konusu taşınmaza haksız bir elatmasından söz edilemez....