Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Dava, çaplı taşınmazda kat irtifakı kurulu bağımsız bölüme el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Davacı, kayden maliki olduğu 1506 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki zemin kat 1 nolu dairesinin davalı tarafından işgal edildiğini, ihtara rağmen de boşaltılmadığını ileri sürerek el atmanın önlenmesine ve ecrimisile karar verilmesini istemiştir. Davalı, davaya konu dairede kooperatif yönetiminin izniyle oturduğunu, daireye masraf da yaptığını, ayrıca tapu iptali-tescil davası açtığını belirtip davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalının ihtara kadar taşınmazda iyiniyetle oturduğu, ihtardan sonra fuzuli şagil konumuna düştüğü gerekçesiyle el atmanın önlenmesine ve kısmen ecrimisile karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/702 Esas sayılı dosyası ile önceden benzer bir dava açıldığını ve eldeki davadan farklı bir kararın verildiğini, o davada taşınmazı kullananlar hakkında davanın kabulü ile kullanamayanlar hakkında ise ret kararının verilmiş olduğunu, 5. Ancak eldeki davada ise tüm davalılar yönünden hüküm kurulduğunu, müvekkillerinin 247 parsel sayılı taşınmaza herhangi bir müdahalelerinin bulunmadığını, 6. Hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak verilen kararın hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, el atmanın önlenmesi ve yıkım istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 ve 371 inci maddeleri ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 683 üncü maddesi. 3. Değerlendirme 1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2....
haberdar olduğunu, Mustafa Sekin mirasçıları ve Halef Şanlı ile işbirliği yaptığını, çelişkili haksız ve kötü niyetli talepte bulunduğunu, asıl dava ve birleşen davalılarının yazılı satış sözleşmesinde alıcı taraf olan Süleyman Balkan'ın taşınmazın ilk maliki muris Mustafa Sekin'in mirasçılarına karşı açılan zilliyetliğe dayalı sebepsiz zenginleşme davasının İzmir 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/147 Esas sayılı dosyasında yargılama konusu yapıldığını, bu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, taşınmazın arsa vasfında olduğunu, konutun ise davalılar tarafından inşa edildiğini haksız işgalin bulunmadığını, hükmün açık ve net olmadığını, kabulü anlama gelmemek kaydıyla yasal mevzuat gereğince arsa üzerindeki davalılarca yapılan binanın haksız yapı olduğu, inşaat daha ortaya çıkmadan haksız el atmanın önlenmesi davası açılabileceğini, inşaat tamamlandıktan sonra haksız el atmanın önlenmesi davası yerine 4721 sayılı TMKnın haksız inşaat hükümleri uygulanması gerektiğini, el atmanın...
Diğer yandan; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 683 üncü maddesinde; malikin hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, tasarrufta bulunma, yararlanma yetkilerine sahip olduğu, malını haksız olarak elinde bulunduran kişiye karşı her türlü el atmanın önlenmesi davası açabileceği öngörülmüştür. 3. Değerlendirme Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, bozma ilâmında belirtildiği üzere yeni malike bildirim yapıldığı ve davacının kayden malik olduğu dönem için belirlenen ecrimisilin tespitine yönelik olarak verilen kararda, kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI....
Mahkemece, el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerinin kabulüne; ecrimisil isteği hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Gerçekten de, davacı adına kayıtlı 1948 parsel sayılı taşınmaza davalıların yapılanmak suretiyle müdahalede bulundukları keşfen saptanmıştır. Ne var ki, noksanın tamamlanması yoluyla getirtilen 2016/67 esas sayılı dava dosyasından; eldeki davanın karar tarihinden sonra davalılardan ... tarafından 11.02.2016 tarihinde davacı aleyhine çekişmeli yer hakkında 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 724. maddesine dayalı olarak tapu iptali-tescil davası açıldığı ve davanın halen derdest bulunduğu anlaşılmaktadır. O halde, eldeki davada ileri sürülen yıkım isteği yönünden ileride telafisi imkansız bir zarara sebebiyet verilmemesi bakımından 2016/67 Esas sayılı davanın bekletici mesele yapılmasında zorunluluk vardır....
Taraflar arasındaki el atmanın önlenmesi ve ecrimisil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın el atmanın önlenmesi yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil talebinin reddine karar verilmiştir. Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, el atmanın önlenmesi talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ecrimisil talebinin kabulüne karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacılar vekili; müvekkillerinin 18.02.2012 tarihinde ölen ...'...
İlgili Hukuk 1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 683 üncü ve 995 inci maddesi, 3. 04.06.1958 gün ve 15/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile ecrimisil, haksız işgal tazminatı olarak nitelendirilmiştir....
Hukuk Dairesi 2016/10739 E. , 2018/4721 K."İçtihat Metni" T.C. YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ Yargıtay Başkanlar Kurulunun 09/02/2018 tarih ve 2018/1 sayılı Kararı ile 21/02//2018 tarih ve 30339 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.03.2018 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtayın Ceza ve Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca Dairemizin bakmakta olduğu, Taşınmaz mallara ilişkin, tapu kaydına ve mülkiyet hakkına dayalı el atmanın önlenmesi, yıkım (kal) istemli davalar ile haksız işgal tazminatı (ecrimisil) istemli davalar sonucu verilen hüküm ve kararların temyiz incelemesinin Yargıtay Sekizinci Hukuk Dairesinin görevine girdiğine ilişkin karar verilmiştir. Bu nedenle, iş bu dava türlerine ait Dairemizin esasına kayıtlı dosyaların UYAP bilişim sistemi üzerinden Sekizinci (8.) Hukuk Dairesine gönderilmesine, esasın bu şekilde kapatılmasına ve dosyaların fiziki olarak dairesine teslimine karar verildi....
KARAR : Davanın kısmen kabulü Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen el atmanın önlenmesi ve ecrimisil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I. DAVA Davacı vekili, müvekkiline ait taşınmazın davalı tarafından işgal edildiğini belirterek el atmanın önlenmesini ve ecrimisil talep etmiştir. II....
El atan kişinin kasıtlı ve kusurlu olması şart değildir. El atan kişi geçersiz bir hukuki sebebe dayanıyor ise el atmanın önlenmesi davası açılabilir. El atmanın önlenmesi davası bir eda davasıdır. Bu dava sonunda davalı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya mahkum edilmektedir. Ayni hakka dayandığından ayni bir davadır. Ayni bir dava olduğu için haksız el atma sürdükçe her zaman el atmanın önlenmesi davası açılabilir. Bu dava zaman aşımına uğramaz. Hak düşürücü süreye tabi değildir. Ayni hak sahibi el atmayı öğrenmesine rağmen uzun süre ses çıkarmasa dahi haksız el atmanın önlenmesi davası açabilir. Bu durum TMK'nın 2. maddesi hükmüne göre hakkın kötüye kullanılması olarak da kabul edilemez....