(HMK m. 95/1) Eski hale getirme talebi, temyiz yoluna başvuru hakkının düşmesine dayalı olarak istendiğine göre, bu talebin Yargıtay'ca incelenip karara bağlanacağında kuşku yoktur. (HMK m. 98/2) Eski hale getirme talebine ilişkin dilekçede, talebin dayandığı sebepler ile bunların delil ve emarelerinin gösterilmesi zorunludur. (HMK m. 97) Davalı vekili dilekçesi ekinde sunduğunu ifade ettiği sağlık raporları uyarınca eski hale getirme talebinde bulunmuş ise de; dilekçe ekinde eski hale getirme talebinin dayanağını teşkil edebilecek herhangi bir delil ve sağlık raporu bulunmamaktadır....
Ancak; İcra ve İflas Kanununun 30. maddesinde, bir işin yapılmasına ilişkin mahkeme kararlarının ne şekilde yerine getirileceği açıkça belirtilmiş olup, mahkemece buna göre davalıya aykırılıkların projeye uygun hale getirilmesine hükmedilmesi ile yetinilmesi gerekirken, yazılı şekilde "İlgili aykırılıkların projeye uygun hale getirilmesi için verilmiş olan 3 aylık makul süre sonunda yerine getirilmediği takdirde mahkemece belirlenen güncel tutarlar esas alınarak yukarıda zemin katta belirlenen hususların projeye uygun hale getirilmesi için 4.025,00 TL'nin ve bodrum kata yönelik belirlenen hususların projeye uygun hale getirilmesi için için 8.625,00 TL'nin davalı tarafından aykırılıkların giderilmesi için tahsiline," karar verilmesi doğru değilse de, bu yanılgıların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden gerekçeli kararın birinci hüküm fıkrasındaki "İlgili aykırılıkların projeye uygun hale getirilmesi için verilmiş olan 3 aylık makul süre sonunda yerine getirilmediği...
Davacı vekilinin süresinde sunduğu 29.6.2010 tarihli dilekçesi ile HUMK'un 166 ve devamı maddelerine göre eski hale getirme isteminde bulunduğu, mahkemece kararın temyiz edilmesi nedeniyle eski hale getirme istemi hususunda karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır. HUMK.nun 166 ve devamı maddeleri eski hale getirme kurumunu düzenlemektedir. Yasanın yada hakimin bir işlemin yapılması için belirlediği sürelerde, işlemin yapılmaması, bu işlemi yapacak kişinin arzu ve iradesi dışındaki nedenlerden kaynaklanabilir. Yasa bu gibi hallerde, süreyi kaçıran kişiye eski hale getirme isteminde bulunma olanağı tanımıştır. Davacı vekili, 28.6.2010 tarihli oturuma sağlık sorunu nedeniyle katılmadığını ileri sürerek eski hale getirme isteminde bulunduğuna göre, istem aynı oturumda verilen davanın açılmamış sayılmasına dair kararın usule aykırı olduğu iddiasını içermektedir....
tarafından kararın tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1) Davacının eski hale getirme ve temyiz talebinin incelenmesinde; Davacı vekili Av. ...’ya bölge adliye mahkemesi kararı 13.04.2021 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Davacı vekili Av.... yasal süreden sonra 26.07.2021 günü verdiği dilekçe ile hükmü temyiz etmiş; temyiz müddetiyle ilgili olarak; davacı ...’ın diğer vekili Av....’yı azlettiğini belirterek Yargıtay'dan eski hale getirme talebinde bulunmuştur. Elde olmayan sebeplerle, kanunda belirtilen veya hakimin kesin olarak belirlediği süre içinde bir işlemi yapmayan kimse, eski hale getirme talebinde bulunabilir. (HMK m. 95/1) Eski hale getirme talebi, temyiz yoluna başvuru hakkının düşmesine dayalı olarak istendiğine göre, bu talebin Yargıtay'ca incelenip karara bağlanacağında kuşku yoktur....
Bu itibarla mahkemece mahallinde keşif yapılarak davalı idareye ait sulama kanalından taşan su nedeniyle taşınmazın kullanılamaz hale geldiğinin tespit edilmesi halinde, el atmanın varlığının kabulü ile el atılan bölümün eski hale getirme ve yer bedeli uzman bilirkişiler marifetiyle ayrı ayrı tespit ettirilerek el konulan bölüm bedeli, eski hale getirme masrafından fazla ise müdahalenin önlenmesi kararı ile birlikte taşınmazın eski hale getirilmesine; şayet eski hale getirme masrafı zemin bedelinden fazla ise bu durumda el konulan zemin bedelinin davalı idareden tahsili ve bu bölümün davacı üzerindeki tapusunun iptali ile davalı idare adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile idari yargının görevli olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesi, Doğru görülmemiştir....
Sanığa CMK'nın 263/1. maddesi gereğince ceza infaz kurumu aracılığı ile temyiz isteminde bulunabileceğinin hatırlatılmaması nedeniyle eski hale getirme hakkı olduğu anlaşılmış ise de UYAP ortamında yapılan incelemede sanığın 20.03.2013 tarihinde tahliye olduğu ve CMK'nın 41/1. maddesi gereğince eski hale getirme dilekçesinin engelin kalkmasından itibaren 7 gün içinde verileceğine ilişkin düzenleme karşısında 27.11.2023 tarihinde verilen eski hale getirme talepli temyiz dilekçesinin kanuni süresinden sonra verildiği, anlaşılmakla, sanık müdafinin eski hale getirme talepli temyiz isteğinin, aynı Kanun’un 317. maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE, Esası incelenmeyen dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.03.2024 tarihinde karar verildi....
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede; Sanık tarafından yapılan eski hale getirme ve temyiz talebi aynı Mahkemenin 16/08/2011 tarihli ek kararı ile reddedilmiş ise de, benzer bir olaya ilişkin verilen Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 19/12/2012 tarihli ve 2012/13722-21992 sayılı ilâmında belirtildiği üzere temyiz süresine ilişkin eski hale getirme ve hükmün temyizi niteliğindeki talepleri inceleme görevinin 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 42. maddesi uyarınca Yargıtay’a ait bulunduğu gözetilmeden, eski hale getirme talebinin reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur....
Tahakkuk edecek hale göre talepten noksan ile hüküm caizdir” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, davacı davalının taşınmazında yaptığı inşaat çalışmaları sırasında toprak almak, demir kazıkları ve tel çitini sökmek yoluyla 6 ve 22 parsel sayılı taşınmazlarına elattığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve eski hale getirilmesini istemiştir. Mahkemece, elatmanın önlenmesine ve taşınmazın eski hale getirilmesine, aksi halde eski hale getirme bedelinin davalıdan alınmasına karar verilmiştir. HUMK’nun 74. maddesi uyarınca mahkeme, tarafların istemleri ile bağlı olup, bu istemlerden fazlasına hükmedemez. Davacı, dava dilekçesinde veya ıslah dilekçesi ile eski hale getirme bedelinin tahsilini istememiştir. Bu nedenle, İİK’nun 30. ve HUMK’nun 74. maddelerine aykırı biçimde eski hale getirme bedelinin davalıdan alınmasına karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir....
Hukuk Dairesince, tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karara karşı davalı vekilinin maktu harç yatırmak suretiyle süresinde temyiz başvurusunda bulunması üzerine bölge adliye mahkemesince nispi temyiz harcı ve posta giderlerinin yatırılması için çıkartılan muhtıra davalı vekiline usulüne uygun tebliğ edilmiş; davalı vekili, verilen kesin süre geçtikten sonra eski hale getirme talebinde bulunmuştur. 6100 sayılı HMK'nun 98/2 maddesinde, eski hale getirme talebinin temyiz yoluna başvuru hakkının düşmesi halinde Yargıtay’dan talep edilebileceği düzenlendiğinden Dairemizce davalı vekilinin eski hale getirme talebinin incelenmesine geçilmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 95. maddesindeki düzenlemeye istinaden, elde olmayan sebeplerle, kanunda belirtilen veya hakimin kesin olarak belirlediği süre içinde bir işlemi yapamayan kimse eski hale getirme talebinde bulunabilir....
Davacı vekili ilk bozma sonrası 24.06.2014 tarihli celse beyanında; eski hale getirme hususunda ıslah dilekçesinde eksi hale getirme bedeli olarak 1.622,00 TL talep edildiğini, bu bedelin Yargıtay bozma ilamı gözetilerek taraflar açısından 1/2 oranında düşünülerek buna göre karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili; davalının 15 nolu bağımsız bölümü mevcut haliyle satın aldığını, herhangi bir imalat yapmadığını, davacının da eski malik ... taşınmazı mevcut haliyle satın aldığını, inşaat aşamasında mimari projeye aykırı imalat olduğunun çok sonra öğrenildiğini, davalının kusuru bulunmadığından eski hale getirme masraflarının davalıya yüklenmemesini, müteahhit tarafından yapılan tecavüzlü bu kısım için bedel ödenmesine de hazır olunduğunu, davanın reddini savunmuştur. Davalı vekili ilk bozma sonrası 24.06.2014 tarihli celse beyanında; daire ile ilgili olan eski hale getirme masraflarını davacı tarafın karşılaması halinde kal’i kabul ettiklerini beyan etmiştir....