Özellikle, işçin kıdemi, ücreti gibi hesap unsurları, işverence bilinen ya da belirlenebilecek hususlardır. 4857 sayılı İş Kanununun 8 ve 28. maddelerinin işverene bu gibi konularda belge düzenleme yükümü yüklediği de gözden uzak tutulmamalıdır. Ancak, hak tartışmalı ise icra inkar tazminatına hükmolunmaz. Borçlu belirli bir alacak için yapılan icra takibinde borcun bir kısmına itiraz etmek istediğinde, itiraz ettiği kısmı açıkça göstermek zorundadır. Borçlu buna uymaz ve borcun tamamına itiraz ederse, itirazın iptali davası sonucunda borçlu olduğu miktar bakımından icra inkar tazminatı ödemekle yükümlüdür. Alacağın likit olması şartıyla, itirazın iptali davası sonunda borçlunun itirazının kısmen kabulü halinde dahi, kabul edilen kısım bakımından icra inkar tazminatına hükmedilmelidir. İcra inkar tazminatı, asıl alacak bakımından söze konu olur. İşlemiş faiz isteği yönünden icra inkar tazminatına hükmedilmesi mümkün değildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen itirazın iptali davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı ve davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hâkimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü. -KARAR- Dava; ecrimisil alacağının tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali isteğine ilişkindir....
Davacı taraf asıl davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutularak ecrimisil alacağı için 200.000 TL asıl, 5.223,29 TL işlemiş faiz toplam 205.523,29 TL üzerinden icra takibi yapmış, davalının itirazı üzerine bu miktar üzerinden itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatına hükmolunması istenilmiştir. İcra İflas Kanunu 67/2.maddesinde yerini bulan icra inkar tazminatı itirazın iptali davası sonucunda verilen ve ona bağlı bir tazminat olup, itirazın iptali davalarında hem kısa kararda hem de sonradan yazılan gerekçeli kararın hüküm fıkrasında itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına ilişkin olarak ayrı ayrı hüküm kurulur. Somut olayda; mahkemece kısa kararda (hükümde) asıl dava yönünden davanın kabulüne şeklinde hüküm kurulmuş, icra inkar tazminatına ilişkin olarak hüküm kurulmamıştır. Sonradan yazılan gerekçeli hükümde ise ayrıca icra inkar tazminatına ilişkin olarakta hüküm kurulmuştur....
Dava, itirazın iptali ve haksız haciz nedeniyle manevi tazminat istemlerine ilişkindir....
Mahkemece, aldırılan bilirkişi raporu da gözetilerek davanın kabulüne, takibe yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, İcra ve İflas Kanunu'nun (İ.İ.K.) 67. maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. Borçlunun itirazının kötü niyetli olması ise yasal koşul değildir. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan başka, alacağın likit ve belli olması da gerekir....
, tüm bunlara göre; davacı hastane tarafından icra takip dosyasıyla belirlenen aylık ecri misil bedelinin de dosya kapsamına ve taraflar arasındaki hukuki ilişkiye uygun olduğu anlaşıldığından, ilk dereceli mahkemece davanın kısmen kabulüne ve alacağın likit olması nedeniyle icra inkar tazminatı tahsiline dair karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yan görülmemiş, davacı vekilinin ve davalının istinaf itirazının esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir....
İcra Müdürlüğünün 2016/12372 sayılı icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve %20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davacı vekili beyanında, dava dilekçesini tekrar etmiştir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -KARAR- Dava, elektrik tüketim bedelinin tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir. Davalı duruşmada işyerini haricen kullandığını, aboneliğin diğer borçlu dava dışı ... adına olduğunu, binada elektriğin bulunmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın hesabı bilirkişi incelemesini gerektirdiğinden icra tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm icra inkar tazminatı yönünden davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Davacı Kurum yersiz ödenen 2.669,84 TL asıl alacak ve 2.826,02 TL işlemiş faizin tahsili için takibe başlamış, süresinde itiraz edilerek takibin durması üzerine, itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemli açılan davada itirazın haksız olması nedeniyle davanın kabulüne, alacağın varlığı ve miktarının tespiti yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Davalıya ödenen aylık miktarları belli ve icra takibine konu alacak tutarı likit olup, mahkemece, davacı Kurum lehine icra-inkar tazminatına hükmetmek gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi, yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır....
Davacı, itirazın iptali ile % 20 icra inkar tazminatı talebinde bulunmuş, mahkemece, davanın kabulüne, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. İİK.nun 67/2 maddesi hükmünce, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağın likit ve belli olması, yani borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya belirlenmek için bütün unsurlar bilinmekte veya bilinmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından tahkik ve tayin edilmesi mümkün nitelikte olması yeterlidir. Borçlu, yalnız borçlu olduğunu tesbit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Açıklanan yasal kuralların ışığında, takip konusu alacak değerlendirildiğinde davacı yararına icra-inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, Mahkemece koşulları oluşmadığından bahisle bu kalem istemin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir....