Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

nin soruşturma aşamasında alınan ifadesinde sanığın şikayetçiden alacağını istediğine dair beyanları karşısında; şikayetçiden, sanığa herhangi bir borcu olup olmadığı, aralarında alacak verecek meselesi olup olmadığının sorulması ile sanıktan da şikayetçiden olduğunu iddia ettiği alacağına ilişkin herhangi bir sözleşme, makbuz gibi belgesinin olup olmadığının sorulup neticesine göre sanığın eyleminin TCK'nın 144/1-b maddesindeki suçu oluşturup oluşturmadığı hususu tartışılarak sanığın hukuki durumunun takdir ve tayininin gerektiğinin gözetilmemesi, 2- Yapılacak araştırma sonucuna göre sanığın eyleminin TCK'nın 144/1-b. maddesi veya 141/1. maddesi kapsamında kalacağı gözetilerek, 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesi ile uzlaştırma hükümleri yeniden düzenlenmiş olup, sanığın eylemine uyan TCK'nın 141/1. veya 144/1-b. maddelerinde düzenlenen suçların uzlaşma kapsamına...

    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre 1-Sanık ... hakkında kurulan hükme yönelik yapılan incelemede; Sanığın suç tarihi itibariyle borçlu şirketin yetkili temsilcisi olmadığının anlaşılması karşısında, eyleme ve yükletilen suça yönelik şikayetçi vekilinin temyiz iddiaları yerinde görülmediğinden tebliğnameye aykırı olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 2-Sanıklar ... ve ... hakkında kurulan hükme yönelik yapılan incelemede; Hükmüne uyulan bozma ilamında da belirtildiği üzere, sanıklara isnat edilen “ticari işletme yöneticisinin alacaklıları zarara sokmak kastı ile borcu ödememesi” suçunun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketin hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla şirket borcunu ödememesi gerekmekte olup, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip...

      Mahkemece, toplanan delillere göre icra takibine konu edilen senetlerin bono vasfında olmadığını, bu nedenle ciro yoluyla devrinin sözkonusu olamayacağı, taraflar arasında alacak borç ilişkisi de bulunmadığı, davalı ile davadışı kişi yada kişiler arasında servis aracı alım-satımı nedeniyle alacak borç ilişkisi doğduğu ancak davalının bu 3.kişi yada kişilere halen borcunun olup olmadığının belli olmadığı, davacı tarafın dayandığı 22.11.2004 tarihli özel belgenin hukuken somut başka delillerle desteklenmediği sürece davacı iddiasının subutuna dayanak yapılamayacağı, davalının davacıya doğrudan bir borcu bulunmadığı, davalının icra takibine itirazında haklı görüldüğü, davacının icra takibinde haksız olmakla birlikte kötüniyetli olduğunun sabit olmadığı gerekçesi ile davanın ve davalının tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

        Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir....

          Davacı, 2006 yılındaki sulama bedeli için davalı kooperatife teminat olarak vade tarihi yazılmamış bono verdiğini, o tarih için 1.000,00 TL borcunu ödediğini ancak belgesi olmadığı için kanıtlayamayacağını, davalı tarafça bonoya gerçeğe aykırı olarak vade tarihi yazılarak aleyhine takip başlattıklarını ileri sürerek 5.860,00 TL borcunun olmadığının 1.000,00 TL tutarında borçlu olduğunun tespiti isteminde bulunmuştur. Davalı, davacının borcu ödediğine ilişkin belge sunamadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, İİK 72/5. maddesi gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı verilmemiş veya verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borç alacaklıya ödenmiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edileceği gerekçesiyle davacının borçlu olmadığının tespiti ile ödeme yaptığı 4.860,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir....

            AŞ'nin ... prim borçları, faizleri ve diğer ferileri yönünden sadece %1'lik hissesi ile sorumlu olduğunun tespiti ile fazlaya dair prim borcu, faiz ve ferilerinden borçlu olmadığının tespiti, fazla prim borcunun ve ferilerinin iptaline, 6111 sayılı Kanun kapsamında yasal sürede müracaatta bulunduğu dikkate alınarak, taksitlendirmeden doğan hakları saklı tutulup, düzeltilerek yeniden taksitlendirme yapılarak bildirilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl ve birleşen dava dosyalarında davacı tarafın istemlerinin kısmen kabul edilmesine rağmen davalı Kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, HMK 370/2. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen dava dosyaları için ayrı ayrı olmak suretiyle hükmün (A) ve (B) bendine sırasıyla (6.)...

              "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Davacı, 01.04.1994-14.08.2002 tarihleri arası 1479 sayılı Yasa sigortalısı olmadığının tespiti ile prim borcu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi....

                Sayılı dosyasında davacı Hasan Altındağ tarafından davalı Halise Koçer aleyhine davalının Buldan ilçesi, Gölbaşı Mahallesinde bulunan davacıya ait 3 katlı evde, boşanma sonrasında oturmaya devam etmesi nedeniyle ecrimisil talepli açılan davanın yapılan yargılaması neticesinde “davanın kısmen kabulüne” dair verilen kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiş olduğu, Buldan Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/11 E. 2012/275 K. Sayılı dosyasında davacı Hasan Altındağ tarafından davalı Halise Koçer aleyhine Buldan ilçesi, Gölbaşı Mahallesi, 93 ada 4 parselde bulunan 3 katlı eve yönelik açılan ecrimisil talepli davanın yapılan yargılaması neticesinde davanın kabulü ile, 27.382,00 TL. ecrimisilin davalı TL. ecrimisilin davalıdan tahsiline dair verilen kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır. Somut olayda istem, davacının icra dosyalarında borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir. Takibe konu Denizli 2. İcra Müdürlüğünün 2013/5620 E., 2013/5621 E....

                "İçtihat Metni" Mahkemesi :Sulh Hukuk Mahkemesi - K A R A R - Uyuşmazlığın davacının üyesi olduğu davalıya aidat borcu olmadığının tespiti istemine ilişkin bulunmasına, ticari alım-satımdan veya Kambiyo Hukukundan kaynaklanan bir ihtilaf bulunmamasına kararın Sulh Hukuk Mahkemesince verilmiş olmasına göre, kararın temyiz incelemesi Dairemizin görevi dışındadır. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın temyiz incelemesini yapmakla görevli Yüksek 3.Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmesine, 3.5.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  Mahkemece; tüm parseller yönünden davalı ... aleyhine açılan elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davasının ispatlanamadığından reddine, dava konusu edilen ... ada ... parselin keşif mahallinde dava konusu edilen yer olmadığının,dava konusu yerin ... ada ... parsel olduğunun tespiti üzerine getirilen tapu kayıtlarında davacılar murisinin tapu maliki olmadığının anlaşılması nedeniyle bu parsel yönünden de açılan davanın reddine, dava konusu edilen ..., ..., ..., ... parseller yönünden diğer davalı ... aleyhine açılan elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davasının davalının keşifteki beyanı nazara alınarak kabulüne, dava konusu taşınmazlarda davacıların hisseleri oranında yapılan müdahalenin men’ine, her bir davacı hissesi oranında hesap edilen 5 yıllık ecrimisilin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ...’dan tahsil edilerek davacılara ödenmesine karar verilmiş olup; Hüküm, davalı ... vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu