Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

SONUÇ: Yukarıda 2 nolu bentte açıklanan sebepler ile Yerel Mahkeme hükmünün 1 nolu "Dava konusu taşınmazların dava edilen dönemlere (2005, 2006, 2007, 2008 ve 2009 yıllarına) ait toplam ecrimisil bedeli olan 13.422,39 TL'nin her yıla ait tahakkuk tarihinden (30 Eylül tarihinden) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine (her bir davacı için 1/3 oranında olacak şekilde)" bendinin hükümden çıkartılmasına, yerine 1 nolu bent olarak "Dava konusu taşınmazların 2005 yılı için hesaplanan 3.570,39 TL ecrimisil bedelinin 30.09.2005 tarihinden itibaren, 2006 yılı hesaplanan 2.206,11 TL ecrimisil bedelinin 30.09.2006 tarihinden itibaren, 2007 yılı için hesaplanan 2.867,94 TL ecrimisil bedelinin 30.09.2007 tarihinden itibaren, 2008 yılı için hesaplanan 2.206,11 TL ecrimisil bedelinin 30.09.2008 tarihinden itibaren, 2009 yılı için hesaplanan 2.571,84 TL ecrimisil bedelinin 30.09.2009 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalıdan tahsili ile davacılara...

    Ayrıca, ecrimisil yönünden davacı, dava dilekçesinde belirsiz alacak davası açtığını bildirmiş, yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporu uyarınca her iki taşınmaz için davacı payına düşen ecrimisil miktarının toplam 5.821,07 TL olacağı tespit edilmiş, ancak bilirkişi raporu davacı tarafa tebliğ edilmemiş olup, ecrimisil miktarı yönünden davacı tarafa harç ikmali yapma imkanı tanınmamıştır. Hâl böyle olunca; öncelikle davada ileri sürülen isteklerden el atmanın önlenmesi isteği ile ilgili olarak keşfen saptanan dava değeri üzerinden peşin harcın alınması, bu zorunluluk yerine getirildiği takdirde davaya devam edilerek el atmanın önlenmesi yönünden davanın kabul edilmesi, ecrimisil yönünden ise bilirkişi raporunun davacı tarafa tebliği ile rapora karşı beyanının alınması, talebi halinde eksik harcın ikmal ettirilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır. Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir....

      Davalı, davacının kira sözleşmesinin dolduğu tarihten itibaren taşınmazda fuzuli işgalci durumunda olduğunu, kira sözleşmesinin bitimi ile tahliye tarihi arasındaki dönem için kendilerinin davacıdan alacaklı olduklarını belirterek davanın reddini savunmuş, birleştirilen davasında, davalı ile arasında yapılan kira sözleşmesinin 17.02.2013 tarihinde sona erdiğini, davalının taşınmazı 02.06.2013 tarihinde tahliye etmesi nedeniyle, aradaki dönem için 542.137.00 TL ecrimisil bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasında kira ilişkisinden kaynaklanan bir alacak olmadığı, ecrimisil alacağı olduğu, taraflar arasındaki sözleşmeden alacak hakkında 6183 sayılı Amme Alacakları Kanununun uygulanması gerektiği gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmiştir. Karar, davacı- birleştirilen davada davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'...

        verilmesi gerekirken davacı açısından kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı taraf lehine kısmen kabul kararı verilen alacak kalemlerinin TBK'da maddi alacak olarak kabul edileceğini, davacı T1 lehine hükmedilen ecrimisil alacağı ile daire içerisinde meydana gelen zararlara ilişkin alacağın maddi zarar olup, davaya konu 14 nolu daireden kaynaklı ecrimisil ve demirbaşlara ilişkin maddi alacak kalemlerinin yerel mahkeme tarafından 2 ayrı alacak olarak değerlendirilerek davacı T1 lehine ve davalı T5 aleyhine ecrimisil talebi için ayrı maktu vekalet ücreti olan 4.080,00....

        Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/109 Esas, 2012/183 Karar sayılı ve Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin denetiminden geçerek 24.01.2014 tarihinde kesinleşen dosyasındaki bilirkişi raporunda 07.09.2009 ile 07.09.2008 tarihleri arası dönem için toplam 7.500,00 TL ecrimisil bedeli tespit edildiği ve bilirkişi raporunda, anılan dosyadaki bilirkişi raporundaki hesaplamanın bağlayıcı olduğu belirtilerek, ve yıllık kira artış oranı %10 kabul edilerek, 07.09.2009-07.09.2010 tarihleri arası dönemde toplam ecrimisil miktarı 6.333,11 TL, 07.09.2010-07.09.2011 tarihleri arası dönemde toplam ecrimisil miktarı 6.966,42 TL, 07.09.2011-07.09.2012 tarihleri arası dönemde toplam ecrimisil miktarı 7.663,07 TL, 07.09.2012-07.09.2013 tarihleri arası dönemde toplam ecrimisil miktarı 8.429,37 TL, 07.09.2013-09.01.2014 tarihleri arası dönemde toplam ecrimisil miktarı ise 3.861,35 TL. olmak üzere 07.09.2009 ile dava tarihi olan 09.01.2014 arası dönemler için toplam 33.253,32 TL ecrimisil bedeli tespit edildiği anlaşılmaktadır...

          Bu itibarla takip talebinde ecrimisil miktarına her ay sonu dönemi itibariyle faiz işletilmesi doğru olmadığı gibi mahkemece takip talebindeki alacak kalemlerinden faize ilişkin olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmaması da hatalıdır. Bu itibarla davacı tarafça 2016 yılı için ecrimisil istenilen dönem sonunun 31.12.2016 olması nedeni ile faizin başlangıç tarihinin bu tarih olması gerektiği, 14.04.2017 tarihli takibin ise dönem sonuna denk gelmemesinden dolayı 2017 yılı için ancak takip tarihinden sonrası için faiz istenebileceği hususları dikkate alınarak; 2016 yılı için hesaplanan 1.490,13 TL’ye uygulanacak yasal faizin 38,21 TL olarak hesaplanması neticesinde; takibin 2.518,99 TL asıl alacak, 38,21 TL işlemiş faiz alacağı yönünden devamına karar verilmesi gerektiği kanaatine ulaşılmıştır....

          Ancak; Arsa niteliğindeki taşınmazların getirebileceği ecrimisil miktarı hesaplanırken, taşınmazın ilk dönem getirebileceği ecrimisil miktarı bulunduktan sonra, takip eden dönemler için, ÜFE'deki artış oranları dikkate alınmak suretiyle alacak miktarı hesaplanmalıdır. Aynı mahalde yeralan 337 parsele ilişkin olarak Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 17/841 Esas 2018/122 K. sayılı ilk derece mahkemesinin kararının düzeltilmesi suretiyle kurulan hükmüne esas bilirkişi kurulu raporunda belirtilen yönteme uygun olarak ecrimisil hesaplaması yapıldığı ve kararın Dairemizin 2018/7931 E. - 2019/20670 K. sayılı kararı ile onandığı anlaşıldığından, güçlü delil niteliğindeki bu dosyada ki bilirkişi kurulu raporu dosya arasına alınıp, bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yukarıda belirtilen hususlara dikkat edilmeden yazılı şekilde hazırlanan bilirkişi raporuna göre ecrimisil bedeli tespit edilmesi, Doğru görülmemiştir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Alacak, Elatmanın Önlenmesi, Ecrimisil Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl davanın kabulüne, birleşen dosyada elatmanın önlenmesi talebinin kabulüne, ecrimisil talebinin reddine karar verilmiş olup, hükmün davalı-birleşen dosyada davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Alacak, Tapu İptali Ve Tescil, Men'i Müdahale, Yıkım Ve Ecrimisil Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davada ise tapu iptali ve tescil, men'i müdahale ve yıkım istemleri yönünden davanın açılmamış sayılmasına, ecrimisil talebinin reddine karar verilmiş olup, hükmün davalı-karşı davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ, ECRİMİSİL VE ALACAK Taraflar arasında görülen davada; Davacı, davalı ile birlikte paydaşı oldukları 11 parsel sayılı taşınmazın tamamını davalının kullandığını, taşınmazdan yararlanmasına engel olunduğunu, taşınmaza ilişkin su parası ve vergi borçlarını ödediğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, ecrimisil ve alacağın tahsili isteğinde bulunmuştur. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddiaların kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'ün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacının temyiz itirazı yerinde değildir....

                  UYAP Entegrasyonu