Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı, ... ada ... numaralı parselde davalı adına tahsis edilen 182 metrekare yerin 1/2 hissesini 20.06.1990 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığını, bedelini ödediğini, tahsise konu yerin ... ada ... parsel ve 217.17 metrekare olarak davalı adına tescil edildiğini belirterek tapu kaydının iptali ile 1/2 hissesinin adına tescili isteğinde bulunmuş, mahkemece istek hüküm altına alınmış, 3 numaralı parselin 1/2 hissesinin davalı adına tesciline karar verilmiştir.Ancak, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin konusu, davalı adına tahsis edilen 31 numaralı parseldeki 183 metrekarenin yarı hissesi olup hüküm altına alınan parsel ise 217.17 metrekaredir. HUMK’nun 74.maddesi gereğince hakim, tarafların iddia ve savunmaları ile bağlı olup ondan fazlasına veya bir başka şeye karar veremez....

    DELİLLER VE GEREKÇE: Dava konusu olayda ; sözleşmenin temelini oluşturan hukuki ilişki taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayanmaktadır. Kural olarak borçlar kanunu sözleşmelerde şekil serbestisini benimsemiştir. Ancak taşınmaz mülkiyete devir borcu doğuran sözleşmeler konusunda medeni kanun ile BK 232 maddesinde taşınmaz satışının geçerli olması için getirilen resmi senede bağlanma şartı satış vaadi sözleşmeleri için de öngörülmüştür. 2644 sayılı yasa 26. Madde ile 1512 sayılı yasa 60/3 ve 89 maddeleri taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin noterlerce düzenleme şeklinde yapılacağı kuralını koymuştur. Buradaki şekil bir geçerlilik şartı olarak düzenlendiğinden hakim tarafından taraflarca ileri sürülmese dahi her aşamada resen dikkate alınması gereken bir şarttır. Dolayısı ile satış vaadi sözleşmeleri geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan ve tam iki tarafa borç yükleyen kişisel hak doğuran sözleşmelerdir....

      Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar. Ancak satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan “dürüst davranma kuralı” ile bağdaşmayacağından dinlenmez. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır....

      Her ne kadar 775 sayılı yasanın 34. maddesinin 1. fıkrasında "Bu kanun hükümlerine göre belediyelerce tahsis olunan arsalar, yapılar ve bu arsalar üzerinde yapılan bina ile meydana gelen taşınmaz mallar tahsis tarihinden itibaren 10 yıl süre içinde devir ve temlik olunamaz, rehin ve diğer ayni haklarla takyit edilemez, satış vaadi sözleşmesine konu teşkil edemez..." hükmü yer almış ise de bu düzenleme, takyit süresi içinde satış vaadi sözleşmesi yapılmasına engel teşkil etmez. 10 yıllık takyit süresinin geçmesinden sonra da satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı doğmuş olduğundan mahkemece, yasal takyit süresi dolduktan sonra açılan tapu iptali ve tescil davası yönünden işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

        Davanın niteliği, tapu kaydı, düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve inşaat yapım sözleşmesi sunulan belge ve deliller ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava ihtiyati tedbir talepli düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve inşaat yapım sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, cezai şartın tahsili, olmadığı taktirde ödenen bedelin tahsili, cezai şartın tahsili istemine ilişkindir. Dava konusu taşınmaz davalı şirket adına tapuda kayıtlıdır. Doğaldır ki davacının iddiasında haklı olup olmadığı yargılama sonunda tüm deliller toplandıktan, incelendikten ve değerlendirildikten sonra ortaya çıkacaktır....

        Dava, noterde yapılan taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin ifa edilmemesi nedeniyle uğranılan zararın tahsili istemine ilişkindir. İddianın ileri sürülüş biçimine ve dosya kapsamına göre, dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Buna göre, dayanılan satış vaadi sözleşmelerinin noterde yapılması nedeniyle geçerli sözleşmelere dayanıldığı, somut uyuşmazlığa ilişkin istinaf başvurusunu değerlendirme görevinin HSK'nın 564 ve 586 sayılı işbölümü kararları gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18., 19. veya 46. Hukuk Dairesinin görev alanında kaldığı, iş bölümü yönünden Dairemizin görevli olmadığı anlaşılmakla dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18., 19. veya 46. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir. K A R A R : Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1- Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE 2- Dava dosyasının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. 19. veya 46....

        Mahkemece, davacının tüketici, davalının ise satıcı konumunda olduğu, aralarındaki uyuşmazlığın bir tüketici işlemi olan konut satış sözleşmesinden kaynaklandığı, 6502 sayılı Kanun kapsamındaki dava konusu uyuşmazlığa ilişkin görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan ... . Noterliğinin 27/01/2012 tarih ve 3562 yevmiye numaralı düzenleme şeklindeki işyeri niteliğindeki taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Taşınmazın işyeri niteliğinde olmasından dolayı dava ticari dava olup TTK'nun 4 ve 5. madde hükümleri uyarınca davaya bakma görevi asliye ticaret mahkemelerindedir. Mahkemece tüketici mahkemelerinin görevli olduğuna yönelik kabulü doğru olmayıp hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....

          Mirasçı Yıldız Belecan'ın mirasçılarından T10 T11 T19 T15 T12 ve T20 müvekkiline vekalet veren 9 kişi arasında olduğunu, taşınmazların bedellerinin gayrimenkul satış vaadi sözleşmelerine göre ödendiği de dikkate alınarak bedelsiz olarak ihtiyati tedbir konulmasını ve müvekkili adına tescilini talep ve dava etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece "Davacı, 14.08.2000, 07.08.2000, 02.08.2000 ve 03.08.2000 tarihli olmak üzere dört adet satış vaadi sözleşmesine dayanarak eldeki davayı açmışlardır. Satış vaadi sözleşmeleri biçimine uygun olarak düzenlemiş geçerli sözleşmelerdir. Satışa konu taşınmaz tapuda muris adına kayıtlı olduğu takdirde tüm mirasçılarının satış vaadi yapması durumunda bu sözleşmenin ifa olanağı vardır. Veraset ilamları ve satış sözleşmelerinin incelenmesinden, davacının tüm mirasçılar ile satış sözleşmesi yaptığı ve sözleşmenin ifa olanağının bulunduğu anlaşılmıştır. olacağı açıktır....

          Mahkemece, davanın 500 parsel sayılı taşınmaz yönünden reddine, 1900 parsel sayılı taşınmaz yönünden tescil isteminin kabulüne, diğer taşınmazlar yönünden ise tazminat yönünden kabulü ile bilirkişi raporunda belirtilen 3.335,84 TL bedelin davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanununun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re'sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyeti devir borcu yüklenen satıcıdan, edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir....

            -TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 36.726,03 TL bedel üzerinden ilamsız takip başlatıldığı, takibe dayanak alacağın düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesine binaen şirket yetkilisi İsmail Soncan ve T5 ile yapılan sözleşme gereği 15- 16 nolu daire için 16/05/2014 ve 27/05/2014 tarihinde yapılan satış işleminden kaynaklanan bedeller olduğunun belirtildiği, takibin T2 ve şirket yönünden kesinleştiği görülmüştür....

            UYAP Entegrasyonu