"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : KADASTRO KANUN YOLU : TEMYİZ Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sırasında 113 ada 28, 35, 54, 77, 121, 137, 142, 229, 318, 332, 335, 336, 348, 364, 368, 374, 385 ve 386 parsel sayılı 17914.27, 11002.81, 6010.37, 3581.04, 6907.50, 2213.23, 6686, 640.36, 3349.35, 2067.47, 4349.87, 1259.02, 1149.50, 1319.82, 12776.94, 1810.10, 700.73 ve 2066.94 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlardan, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 113 ada 35, 54, 28, 386, 121, 137, 142, 318, 332, 335 ve 368 sayılı parseller eşit paylarla Doğan ve ..., 113 ada 229 sayılı parsel Doğan ve Şirin ...; 113 ada 77, 336, 348, 364, 374, 385 sayılı parseller ise Şirin ... adlarına tespit edilmiştir....
Aynı Kanunun 4'üncü maddesinde söz edilmeyen mutlak ticarî davaların ikinci grubu ise özel kanun hükümlerinde ticarî olduğu açıkça gösterilen uyuşmazlıklardan doğan davalardır. TTK'nin 4/1'inci maddesinde gösterilen mutlak ticarî davalar: TTK'de düzenlenen hususlardan doğan davalar; Türk Medeni Kanununun 962-969'uncu maddelerinden doğan davalar; TTK'nin 4/1-c maddesinde gösterilen Türk Borçlar Kanunu hükümlerinden doğan davalar; Fikri Mülkiyet Hukukuna ilişkin mevzuattan doğan davalar; Borsa, Sergi, Panayır ve Pazarlar ile Antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin hükümlerden doğan davalar; bankalara diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlemlerine ilişkin düzenlemelerden kaynaklanan davalardır. Özel kanun hükümleri gereği mutlak ticarî sayılan davalar ise; TTK'nin dışında özel kanunlarda düzenlenen işlerden kaynaklanan davalardır....
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 5. maddesinin 1. fıkrasının (e) işaretli alt bendinde kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurum senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %75'lik kısmının istisna olacağı, 3. fıkrasında ise iştirak hisseleri alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumların kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin veya istisna kapsamındaki faaliyetlerinden doğan zararlarının istisna dışı kurum kazancından indirilmesinin kabul edilmeyeceği hükmünün yer aldığı, sözü edilen düzenlemeler doğrultusunda iştirak hissesinin satışından doğan kazancın % 75'lik kısmının istisna kapsamında olması nedeniyle bu satıştan doğan zararın % 75'lik kısmı kurum kazancından indirilemeyeceğinden zarar azaltılması işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir...
Davacı 3.1.2005 tarihli ihtarname ile Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesinden doğan hak ve alacakları temlik aldığını belirterek davalılardan 20 günlük sürede tapuda ferağ verilmesini aksi halde sözleşmenin ifa edilmemesinden doğan zararın tazmininin isteneceğini ihtar etmiştir. Ne varki bu ihtarnamenin davalılara tebliğ edildiği dosya içeriğinden anlaşılmamaktadır....
Her ne kadar karara karşı davalı Tasfiye Halinde Doğan Sosyal Hizmetler T8 Yatırım T8 vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş ise de; davalı Tasfiye Halinde Doğan Sosyal Hizmetler T8 Yatırım T8 tarafından davada kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 4.071,72 TL karar ve ilam harcının 1/4'ü olan 1.017,93 TL istinaf nispi karar harcı yatırması gerekirken, maktu harç yatırıldığı anlaşılmıştır. İstinaf harç ve masrafların eksik yatırılması durumunda HMK m. 344 hükmü uyarınca işlem yapılması gerekmektedir. Anılan hükümde öngörülen işlemi yapmak kararı veren ilk derece mahkemesine aittir. O nedenle hüküm kapsamında işlem yapılmak üzere dosyanın geri çevrilmesine karar vermek gerektiği kanaatine oybirliğiyle varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Davalı vekili, müvekkilinin sadece 06/02/2009 tarihli genel kredi sözleşmesine kefil olduğunu, bu sözleşmeden doğan borcun asıl kredi borçlusu tarafından ödendiğini, davacı bankanın müvekkilinin imzasını içermeyen başkaca sözleşmelerden doğan kredi borcunu hukuka aykırı şekilde müvekkilinden tahsil etmeye çalıştığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama,toplanan deliller,benimsenen bilirkişi raporuna göre, davacının icra takibinde 06/02/2009 tarihli genel kredi sözleşmesine dayandığı, bu sözleşmeden doğan borcun tamamen ödenmiş olduğu, dava dışı asıl borçlunun davacı banka ile 24.02.2012 tarihinde imzaladığı başka kredi sözleşmesi bulunmakta ise de davalının bu sözleşmede kefil sıfatıyla imzasının bulunmadığı, bu sözleşmeden doğan borçlardan dolayı davalının sorumluluğuna gidilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
nedeniyle aldırılan raporda basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde olmadığını, iddia ederek, Ramazan Doğan için 40.000,00 TL, Zeynep Doğan için 10.000,00 TL, Bengi Doğan için 10.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinde itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep ettiği, davalı vekilinin cevap dilekçesinde davanın reddini talep ettiği, mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulü ile; davacı Ramazan Doğan için 15.000,00 TL, davacı Zeynep Doğan için 5.000,00 TL, davacı Bengi Doğan için 5.000,00 TL manevi tazminatın, davalıdan alınarak, her bir davacıya verilmesine karar verildiği anlaşılmıştır....
Belirtilen mevzuat hükümleri uyarınca, iştirak satışından elde edilen kazançların %75'lik kısmı kurumlar vergisinden istisna olduğuna göre, iştirak hissesinden doğan zararlardan da %75 kısmına isabet eden kısmı (istisnaya isabet eden zarar olduğu için) istisna dışı kurum kazancından indirilmeyecek, sadece %25'lik kısmı indirilebilecektir. Uyuşmazlıkta; davacı şirket aktifinde yer alan iştirak hisselerinin satışından doğan zararın %25'lik kısmı indirilebileceğinden ve dolayısıyla davanın kısmen kabul, kısmen reddi gerektiğinden, mahkeme kararının, doğan zararın %25'ine ilişkin kısmının onanması gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum....
Somut olayda, Mahkemece mahallinde yapılan keşifte dava konusu olduğu anlaşılan 156 ada 12 parsel sayılı taşınmazın tapu malikleri olan Cennet Doğan, Menekşe Akkaya, Metin Doğan, Hasan Doğan, Veli Doğan ve Sadık Doğan'ın davaya dahil etmesi için davacı tarafa 17.12.2020 tarihli duruşma gününde 18.02.2021 tarihli duruşma gününe kadar kesin süre verildiği, süreye uymamanın yaptırımının açıkça belirtildiği, duruşma tutanağının davacıya usulüne uygun tebliğ edildiği ve verilen sürenin makul olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle mahkemenin "davanın reddine" ilişkin kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve davacı vekilinin belirttiği istinaf itirazlarının yerinde olmadığı, anlaşılmakla istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b-1. maddesine göre esas yönünden reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
İş Mahkemesinin 2015/324 Esas sayılı dosyada açılan davada 14.12.2016 tarihinde verilen 2016/286 sayılı karar ile ‘İş sözleşmesi devir protokolünün dosyaya sunulduğu, Renkler Reklam Şti ve Doğan Ofset ve Matbaacılık A.Ş.arasında imzalanan protokol ticaret sicil kayıtlarından Vatan Ofset Yayıncılık Matbaacılık A.Ş’nin eski unvanının Doğan Ofset Yayıncılık Matbaacılık A.Ş.olduğu anlaşılmakla, isim değişikliğine giden davalı adı altında şirket kalmadığından bu davalı yönünden karar verilmesini yer olmadığına karar verildiğini, bununla birlikte davalı Doğan Holding A.Ş.’nin diğer davalı Doğan Ofset Yay. Mat.A.Ş.’nin dahil olduğu grup şirketlerden biri olduğu ve işveren sıfatıyla dosyada kaydı bulunmadığı anlaşıldığından davalı Doğan Holding A.Ş. adına açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verildiğini, tespitler ışığında davacının işçilik alacaklarından iş sözleşmesini devralan Vatan Ofset Yay.ve Mat....