da herhangi bir tapu kaydı olmadığı bu şekilde davacı tarafından ödenen bedellerin TKHK gereğince davacıya iade edilmesi gerektiği ayrıca Devre Tatil sözleşmeleri Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 6.maddesi gereğince devre tatil sözleşmelerinde cayma süresinin on gün olduğu ancak bu sürenin hizmet ediminin tüketiciye ifa edildiği tarihte işlemeye başlayacağı, davacının devre tatil hakkını kullanmadığı sabit olduğuna göre, bu süre henüz işlemeye başlamadığı ve sözleşmenin bu süre içerisinde askıda olduğu, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 50/6 maddesinde " tüketicinin , tecrübe ve muayene ettiği tarihten itibaren 14 gün içinde her hangi bir sebep göstermeksizin ve hiç bir hukuki ve cezai sorumluluk üstlenmeksizin cayma hakkını kullanabileceği, cayma hakkının kullanılması ile devre tatil ve buna bağlı diğer sözleşmelerin sona ereceği" hüküm altına alındığı, öncelikle davacı tüketicinin hiç tatil yapmadığı ve fiili kullanım başlamadığı ve fiili...
Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Dava, devremülk tatil sözleşmesinin iptali ve bedelinin davalıdan alınması istemidir. Dosya kapsamından, taraflar arasında 19.05.2002 tarihli İhlas ... Köyü Devremülk Satış Sözleşmesi düzenlendiği, resmi nitelikte bulunmadığı anlaşılmaktadır. 4077 Sayılı Yasada değişiklik yapan 4822 Sayılı Yasanın 9. maddesinde devretatil konusunda düzenleme yapılmış olup, şahsi hak tesisi mahiyetindedir. Devremülk hakkında düzenleme bulunmamaktadır. Somut olayda, uyuşmazlığın devremülk sözleşmesinden kaynaklandığı ve ayni hak mahiyetinde olduğu, Tüketici Yasası kapsamında bulunmadığı anlaşılmakla, H.G.K.'nun 02.03.2005 gün 2005/13-165-120 sayılı karar da gözönünde bulundurulduğunda, davanın genel hükümlere göre görülüp sonuçlandırılması gerekir....
KARAR Davacı, davalı ....ye ait taşınmazda kurulu bulunan tatil köyüne ilişkin olarak diğer davalı ...Ş. ile 9.6.2003 tarihinde 31.12.2020 yılına kadar geçerli olmak üzere devre tatil kullanım hakkı satın aldığını, davalı ....nin 10.2.2004 tarihli yazı ile tatil köyünü devir aldıklarını bildirerek, 2004 yılı aidatının kendilerine ödenmesini talep ettiğini, ancak davalı beyanlarından devre tatil sisteminin sona erdirildiğinin anlaşıldığını, sözleşmenin ... taraflı ve haksız şekilde fiilen feshi nedeni ile, zarara uğradığını ileri sürerek, devre tatil hakkının kullandırılmaması nedeni ile 2004 yılı dahil 16 yıllık maddi zararından şimdilik 4000 YTL .nin faizi ile davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş ve 11.5.2007 tarihindeki ıslah dilekçesi ile de, sözleşmenin aynen ifasına, sözleşme sonu 2020 yılına kadar devre tatil hakknın varlığının tesbitine, kullandırılmayan 2005, 2006, yılları için 4000 YTL. zararın davalılardan 2008/11183-2009/5296 tahsiline karar verilmesini...
A.Ş'nin maLiki olduğu yer için devre tatil sözleşmesi imzaladığını bu sözleşmeyle birlikte davalı şirkete kredi kartıyla 5.000,00 TL ödeme yaptığını, ayrıca 06.08.2008 ödeme tarihli 2.369 Euro bedelli senet verdiğini daha sonra sözleşmeyi imzaladığına pişman olup cayma hakkını kullandığına dair davalı tarafa bildirimde bulunduğunu belirterek devre tatil sözleşmesinin feshini ... olduğu 5.000,00 TL'nin tahsilini ve bakiye borç için verilen 2.369 Euro bedelli senetten dolayı borçlu olmadığının tespitin i istemiştir. Davalı ... İnş. Tur. Tic. San. A.Ş., usulüne uygun biçimde davetiye tebliğ edilmiş olmasına rağmen duruşmaya katılmamış, cevapda vermemiştir....
İSTİNAF TALEBİ VE SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; devre tatil tesisinin, tatil hizmeti veren devre tatil tesisi olup, Resmi Gazetede yayımlanan 136- 137 sayılı tebliğ gereğince iş yeri niteliğinde olduğunu, bu nedenle yerel mahkemenin devre tatil sözleşmesinin niteliğine dair yapmış olduğu tespitin isabetli olmadığını, iş yeri dışında kurulan sözleşmeler kapsamında değerlendirilemeyeceğini, cayma hakkı süresinin, sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren 14 gün olduğunu, davacıya sözleşmenin imzalanmasından önce 14.07.2018 tarihinde ön bilgilendirme formu verildiğini, davacının devre tatil hakkını her sene kendi döneminde kullanabilecekken kendinden kaynaklı sebepler ve kendi isteği ile devre tatil hakkını kullanmadığını, yerel mahkemece davacının sözleşme bedeli olarak yapmış olduğu ödemelerin hiçbir şekilde dikkate alınmadığını, sözleşme bedelinin bir kısmını ödeyen davacının sözleşmeyi benimsediğini ve artık sözleşmenin feshini talep etmesinin iyi niyet kurallarına...
Devre tatil ve uzun süreli tatil sözleşmeleri, ilk defa 07.11.2013 tarihli 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’unda (6502 sayılı Kanun) ve bu Kanuna dayalı olarak çıkartılan ve 14.01.2015 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Devre Tatil ve Uzun Süreli Tatil Hizmeti Sözleşmeleri Yönetmeliği’nde (Yönetmelik) düzenlenmiştir. 4. 6502 sayılı Kanun ile Yönetmelik' te genel olarak devre tatil sözleşmesi düzenlenmiş; ayni hakka dayalı sözleşmeler devre mülk, dönem mülk, paylı mülkiyet veya hisseli gayrimenkul sözleşmesi olarak, şahsi hakka dayalı sözleşmeler ise, devre tatil sözleşmesi olarak nitelendirilmiştir....
Dava, devre tatil sözleşmesine istinaden devre tatil haklarının kullandırtılmamasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Yapılan yargılamada davacı tarafça dosyaya sunulan tatil sözleşmesinin incelenmesinden; dava dışı Turtel Turizm A.Ş ile davacı T1 arasında, sözleşme tarihinden başlamak ve 31/12/2020 tarihinde sona ermek üzere E91- E93 numaralı suit ünitesinde her yılın 24 ve 25.haftalarında 4 kişilik kullanılmak üzere toplam yılda 2 hafta, 30 yıllık tatil sertifikası sözleşmesi imzaladığı, E91- E93 dairelerinde davacının devre tatil hakkının bulunduğu, 1999 yılından itibaren söz konusu tesisin T3 Sanayi Tic....
bu özellikler doğrultusunda belirlendiğini, hal böyle iken yeni tesislerde aynı sözleşme şartları ile hak sahibi olunmaya çalışılmasının müvekkiline ağır ekonomik külfet yükleyen devre tatil sözleşmesinin ifasına devam edilmesinin hakkaniyete uygun olmadığını ve müvekkiline ait olan tesisin fiilen ve hukuken devre tatil sözleşmesinin ifasına elverişli olmadığını devre tatil sisteminin uygulanmasına elverişli olmayan tatil köyünde edimlerin önceki koşullara göre belirlendiği, devre tatil sözleşmesinin getirdiği ağır ekonomik külfete rağmen ifaya devam edilmesinin hakkaniyet duygusunu zedeliyici nitelikte olacağı davacının dava konusu devre tatil dönemlerine ilişkin aidat ödemelerini tam ve süresinde yatırmayıp kendi istek ve arzusu ile tesise gelmeyen davacının tazminat isteğinin yerinde olmadığını, talep konusu yıllar ile ilgili hiçbir ödeme yapmayan davacının devre tatil sertifikası sözleşme hükümlerine göre daireleri kullanma hakkının bulunmadığını, kesinlikle kabul anlamına gelmemekle...
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda devre tatil sözleşmesinin feshi koşullarının oluşup oluşmadığı, bunun yanı sıra, davacı tarafından ileri sürülmeyen, tesisin yapı kullanma izin belgesinin mevcut olup olmadığı hususunun mahkemece resen dikkate alınıp alınamayacağı noktalarında toplanmaktadır. III. GEREKÇE 12. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle devre tatil sözleşmelerinin hukuki mahiyetine kısaca değinilmesinde fayda vardır. 13. Dünya turizm sektöründe “Timeshare” olarak adlandırılan ve son yıllarda önemli bir yükseliş göstererek turizm sektörünün ulusal ve uluslararası seviyede dinamik bir alanını oluşturan “devreli tatil sistemleri” ülkemizde daha çok, sıkı koşullara (şekil, taşınmazın niteliği vb.) bağlı, sahibine aynî hak sağlayan “devre mülk sözleşmeleri” ve devre mülk sözleşmelerine göre daha kolay hayata geçirilen ve fakat yalnızca şahsî hak doğuran “devre tatil sözleşmeleri” şeklinde uygulanmaktadır. 14....
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; taraflar arasında imzalanmış olan devre mülk satış vaadi sözleşmesine konu devre mülk hissesinin davacı adına tapuda tescili yapılmış olmakla birlikte, devremülkün tesliminin yapılmamış olduğu, harici devre mülk satış sözleşmesi tapuda pay devriyle geçerli hale gelmiş olsa da, sözleşmeye konu davacıya satışı yapılan devre mülkün fiilen teslim edilerek kullanıldığı veya davacının teslimden imtina ettiğinin ispat edilemediği, tecrübe ve muayene koşulunun gerçekleşmediği anlaşılmış olduğundan, davacının cayma hakkını kullanarak sözleşmenin feshini ve yaptığı ödemeyi talep hakkının bulunduğu, davalı tarafça konaklama suretiyle tecrübe ve muayene şartının gerçekleştiği öne sürülsede, davacının sözleşmede belirtilen dönemde konaklama yapmadığı gibi kendi devremülkünde de kalmadığı ve konaklamanın sözleşmeye uygun olmadığı gerekçesiyle, " 1- Davanın KABULÜ ile, taraflar arasında düzenlenen bila tarih ve 10481 sayılı Devremülk Devir Sözleşmesinin İPTALİNE...