Başka bir deyişle, denkleştirici adalet kuralı gereğince iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün, ifanın imkânsız hale geldiği tarihteki alım gücüne uyarlanması zorunluluğu bulunmaktadır.Mahkemece; ödenen satış bedelinin, ifanın imkânsız hale geldiği tarihi itibariyle (çeşitli ekonomik etkenlerin ÜFE-TÜFE artış oranları, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar ve benzeri ekonomik göstergelerin ortalamaları alınmak suretiyle) ulaşacağı alım gücü, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde, uzman bilirkişi heyetinden denetime elverişli rapor alınmak suretiyle belirlenmeli; bu yolla belirlenecek miktara hükmedilmelidir. Somut olayda; sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince ve akdin ifasının imkansız hale geldiği 07.07.2009 tarihi esas alınarak denkleştirici adalet ilkesine göre bedelin iadesine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır....
Davacı vekilinin hükmün tapu iptali ve tescile ilişkin bölümüne dair temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan tapu iptali ve tescile ilişkin hüküm bölümünün ONANMASINA.Davalılar vekilinin geçersiz satış sözleşmesine konu olan bedelin tahsiline yönelik temyiz itirazlarına gelince; davacının tapu dışı yolla satın aldığı taşınmaz bölümü için 300.(000.000) TL ödediği yukarıda tarihi yazılı noterde yapılan satış sözleşmesinde belirtilmiştir. Ekim 1940 tarih ve 10/77 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararına göre harici satışın hüküm ifade etmemesi durumunda taraflar verdiklerini geri alabilirler. Bilindiği üzere geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır....
den dava tarihi olan 26/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, karar verilmiş; hükmün davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı, 30.11.2013 tarihli devremülk satış sözleşmesinin iptali, ödediği bedelin iadesi ve sözleşme nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemiyle eldeki davayı açmıştır....
Ülkemizde yaşanan enflasyon nedeni ile belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve çok daha az olduğu bir gerçektir. Hukuken geçersiz sözleşmeler tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı gözardı edilmemelidir. O halde; senette yer alan bedelin, uyarlama ve denkleştirici adelet kuralları ile 10.07.1940 tarihli ve 1939/2 C, 1940/77, 07.06.1939 tarihli ve 1936/31 Esas, 1939/47 Karar sayılı YİBK kararlarının kapsamları ve TEFE-TÜFE endeksleri, altın-döviz kurlarındaki artışlara, memur ve işçi ücretlerindeki artışlar gözetilerek dava tarihine kadar ulaştığı değerin saptanması, Yargıtayın denetimine elverişli bu konuda uzman bilirkişilerden, bir hesap uzmanı, bir serbest muhasebeci ya da mali müşavir ve bir bankacıdan oluşturulacak kuruldan rapor alınması ve ödenen bedelin dava tarihindeki uyarlanmış güncel değerinin tahsiline karar verilmesi gerekmektedir....
Somut olayda, taraflar arasındaki devremülk sözleşmesinden cayma hakkı kullanıldığından bahisle ödenen bedelin iadesi için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, dava dilekçesi ve dosya kapsamından taşınmazın aynına ilişkin bir dava olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda uyuşmazlığın, davanın ilk açıldığı yer mahkemesi olan ...1. Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ...1. Tüketici Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 06/12/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....
K A R A R Davacı, davalı şirketin termal kaplıca tesisinden bir adet 23.03.2010 tarihinde yapılan sözleşme ile 9.000,00-TL bedelli devremülk satın aldığını, 8.750,00-TL ödemesine rağmen 8.450,00-TL fatura verildiğini, ancak sözleşmeden hiç yararlanmadığını, 27.07.2015 tarihli cayma ihtarı gönderdiğini belirterek sözleşmenin iptali ile ödediği 8.450,00-TL bedelin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı, tapunun davacıya devredildiğini ve fesih gerekçelerinin oluşmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, davacı tarafından imzalanan devremülk satış sözleşmesinin iptali ve ödenen bedelin iadesine ilişkindir. Taraflar arasındaki devremülk satış sözleşmesi imzalanmıştır. Söz konusu sözleşme incelendiğinde tapuda pay devrini içeren bir sözleşme olduğu anlaşılmaktadır....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ''Yüksek Yargıtay emsal içtihatlarında vurgulandığı üzere, davacının satış tarihindeki taşınmaz bedelini tam olarak ödemesine rağmen dava dışı arsa sahipleri ile yüklenici arasındaki hukuki uyuşmazlık sonucu davacının tapusunun iptal edilmiş olduğu ve buna ilişkin kararın 03.02.2021 tarihi itibariyle kesinleşmiş olduğu, ifanın imkansız hale geldiği tarihin 03.02.2021 tarihi olduğu ve dava tarihinden sonraki bir tarih olduğu gözetildiğinde dava tarihinin esas alınması gerektiği, denkleştirici adalet ilkesine göre yapılan hesaba ilişkin dosya kapsamında aldırılan rapora göre bedelin dava tarihi itibariyle 338.623,21 TL olduğu görülmekle her ne kadar mahkemece rayiç bedel tespiti için rapor aldırılmamış olsa da dosya arasına alınan Ankara Batı 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/261 Esas sayılı dosyasında 2015 yılı 1. ayı için dava konusu taşınmazın değerinin 200.000,00 TL olarak bulunduğu ve...
Davacı tarafın kademeli talebi olan tazminat talebi yönünden yapılan değerlendirmede ise; geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi, denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri vermek zorunda olduğunu ve eski hale getirmede mal varlığında artış olan tarafın yükümlülüğünün bulunduğunu ifade eder. Ülkemizde yaşanan ve uzun yıllar boyu yüksek oranlarda seyreden enflasyon nedeni ile belli bir miktar paranın verildiği tarihteki alım gücü ile aynı miktar paranın aradan geçen zamana bağlı olarak iade günündeki alım gücünün farklı ve çok daha az olduğu bir gerçektir. Hukuken geçersiz sözleşmeler tasfiye edilirken, denkleştirici adalet kuralı gözardı edilmemelidir....
KARAR Davacı, davalı ile devremülk satış sözleşmesi imzaladığını, devremülkün tapusunun devredilmediğini belirterek devremülk sözleşmesinin iptali, borçlu olmadığının tespiti ve ödediği bedelin iadesini istemiştir. Davalı, davacının 9.200 TL ödeme yaptığını, davayı bu kısım yönünden kabul ettiklerini belirtmiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, devremülk sözleşmesinin iptali ve ödediği bedelin iadesi istemine ilişkindir. Davalı davacının 9.200 TL ödemede bulunduğunu savunarak öninceleme duruşması öncesinde davayı kısmen kabul etmiştir....
Hisseli Gayrimenkul Satış Sözleşmesi ile bu sözleşme nedeni ile düzenlenen 25/06/2015 ila 25/03/2018 tarihleri arasındaki sıralı 34 adet senedin iptali ile davacıya iadesine, davacı tarafından davalı şirkete ödenen 21.750,00-TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, davacı tarafından imzalanan devremülk satış sözleşmesinin ve sözleşme nedeniyle imzalanan senetlerin iptali ve ödenen bedelin iadesine ilişkindir. Taraflar arasında devremülk satış sözleşmesi imzalanmıştır. Söz konusu sözleşme incelendiğinde tapuda pay devrini içeren bir sözleşme olduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmaza ilişkin tapunun 28.01.2014 tarihinde davacıya verildiği görülmüştür....