Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Taraflar arasında düzenlenen sözleşme, taşınmazın müşterek mülkiyet pay devrini içeren devre mülk sözleşmesi olup, bu sözleşmenin kullanma süresi ile ayni hak sağlaması davacıyı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’da tanımlanan tüketici tanımı dışına çıkarmaz. Ayrıca tatil amaçlı taşınmaz mal satışları da bu Yasa kapsamında olup, devre mülk sözleşmesi de tatil amaçlı taşınmaz mallardan olduğundan sözleşmenin varlığı, geçerliliği ve diğer koşullarının tüketici mahkemesinde tartışılarak değerlendirilmesi gerektiğinden bu itiraz yerinde görülmemiştir. Yargıtay uygulamaları doğrultusunda 6100 sayılı HMK’nun 12/1. maddesi gereğince devre mülk sözleşmelerinden sonra tüketici adına tapu devri de yapılması halinde söz konusu uyuşmazlığın taşınmazın aynına ilişkin uyuşmazlık niteliğinde kabulü ile uyuşmazlığın taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde çözülmesi hususundaki kesin yetki kuralı uygulanacak olup davalının yetki itirazı da yerinde değildir....

, müvekkilinin devre tatil konusunda yanılgıya uğradığını anladığını, sözleşmeden caymak istediğini, İnegöl 3....

KARAR Davacı, davalı şirket elemanlarının psikolojik baskısı altında davalı ile 11.06.2003 tarihinde 99 yıllık devre tatil sözleşmesi imzaladığını, ancak sonradan tesisin yapı kullanma izni olmadığını ve 2009 yılında satıldığını öğrendiğini ileri sürerek sözleşmenin iptali ile 4.555,14 Euronun faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, sözleşmenin 11/06/2003 tarihinde devre tatile konu tesiste imzalandığı, mal ve hizmeti tecrübe ve muayene ettiği ve cayma hakkının bu tarihten itibaren başlayacağı ancak davacının 04/01/2013 tarihinde dava açtığı ve cayma hakkını süresinde kullanmadığı, ayrıca sözleşmenin düzenlendiği 11/06/2003 tarihinden dava tarihi olan 04/01/2013 tarihine kadar geçen uzun süre dikkate alındığında sözleşmenin hükümsüzlüğünün ileri sürülmesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir....

    İSTİNAF TALEBİ VE SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının devre tatil hakkını kullanmak için müvekkiline başvurmadığını ve devre tatil sözleşmesinin yüklediği edimleri yerine getirmediğini, sözleşmenin 5.8.maddesine göre bakım bedelini ödemeyen davacının odayı kullanma veya tazminat talep etme hakkı olmadığını, Yargıtay 13.H.D.'...

    CAYMA HAKKIDEVRE TATİL SÖZLEŞMESİKAPIDAN SATIŞ 4077 S. TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN [ Madde 8 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki sözleşmenin feshi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Davacı, davalı şirket elemanlarınca aldatıcı vaad ve taahhütler ile psikolojik baskı uygulayarak 21.06.2007 tarihinde 6950 EURO bedel ile devre tatil sözleşmesi imzalandığını, kendisine cayma bildirim belgesi verilmediğini, tatil hakkını kullanabilmesi için bir davetiye gönderilmediğini, tarafına tatil hakkını kullanmak üzere yer teslimi yapılmadığını, sözleşmenin haksız şartlar içerdiğini, bu nedenlerle fesih koşullarının oluştuğunu, ileri sürerek, sözleşmenin feshi ile yapılan ödemelerin iadesine karar verilmesini istemiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi Taraflar arasındaki devre tatil sözleşmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalı ... Ltd. Şti. ile 21.4.2000 tarihinde ...Villaları, 30 yılık Uluslararası Devre Tatil Sözleşmesi imzaladığını, 500 dolar peşinat ile 30.05.2000 tarihinden başlamak üzere 24 adet lehdarı ..., borçlusu ... olan senetler verdiğini, yapılan icra takipleri ile ilk 6 ayın senetleri karşılığı 478.950.000 TL ödediğini, ancak sözleşmenin alelacele imzalatıldığını, okuyup anlama fırsatı bulamadığını, hataya düştüğünü, sözleşmenin geçersiz bulunduğunu, ......

        KARAR Davacı şirket, kendilerine ait tesislerden yararlanması için davalı ile devre tatil sözleşmesi aktedildiğini, devre tatil tesisinin işletmeye açılmasından bu yana geçen zaman içinde tesiste oluşan yıpranmalar nedeniyle tesislerde yenileştirme ve iyileştirme çalışmaları yapıp yeni ilaveler yaptıklarını bu nedenle devre tatil hakkının değerinde bir artış meydana geldiğini ve bu artışın davalının mal varlığında sebepsiz zenginleşme oluşturduğunu ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 621,00 YTL’sinin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın değeri itibariyle öncelikle Tüketici Sorunları Hakem heyetine başvuruda bulunulması gerekli iken doğrudan mahkemeye dava açılamayacağı ve dava açabilme şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir....

          Davacı taraf, davalı ile imzaladıkları devre tatil sözleşmesine konu olan tesisin yapı kullanma izin belgesinin olmadığını, davalının yer ve anahtar teslimi yapmadığını, fatura kesmediğini ileri sürerek, ödenen 9.200 Euro'nun faizi ile birlikte davalıdan tahsili için eldeki davayı açmış, davalı davanın reddini dilemiş, mahkmece; cayma hakkının süresinde kullanılmadığı, kaldı ki dava konusu yere yapı ruhsatı verildiği ve yapıların bitirilmiş olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; davacıya devre tatil sözleşmesi ile kullanımı vaad edilen bölümün gerek bilirkişi incelemesi gerekse Kuşadası Belediyesi tarafından yapılan yazışma cevaplarına göre dava tarihinde ve halen yapı kullanım izin belgelerinin (iskan) ilgili belediye tarafından verilmediği sabittir. Böylelikle dava tarihi itibariyle davacıya kullanımına hazır usulüne uygun bir bağımsız bölümün teslim edilmediği açık ve belirgin bulunmaktadır....

            Somut uyuşmazlıkta, davacı 4 yıl önce davalı şirketten devre mülk satın aldığını, davalıların bu satın aldığı devre mülkü satabileceklerini söylemesi üzerine davalılarla tekrar yaptığı toplantı sonrası bu kez 01/11/2021 tarihinde 52.000,00 TL ödeyerek yeni bir sözleşme imzaladığını, sözleşmeye konu yerde tatil hakkını kullanmadığını davalının edimlerini yerine getirmediğinden sözleşmenin iptali ile sözleşme için ödediği 52.000,00 TL'nin davalılardan tahsilini istemiştir. Dava devre tatil satışından kaynaklanmaktadır. Devre tatil sözleşmeleri T.B.K.nun 26. maddesine dayanılarak sözleşme özgürlüğü prensibi içerisinde yapılan ve tanımı 6502 sayılı kanunda düzenlenen sözleşmelerdir.Uyuşmazlığın niteliği itibarıyla taraflar arasında 6502 Sayılı Kanunun 3/c maddesinde tatil amaçlı taşınmaz malların da yasa kapsamında düzenlenmesine göre uyuşmazlığın çözümünde tüketici mahkemeleri görevlidir....

            Davacı, davalı ile devre tatil sözleşmesi imzaladığını ancak tatil hakkını hiç kullanmadığını ileri sürerek, sözleşmeden caydığını belirtmek suretiyle yapılan ödemelerin iadesi ile ödenmeyen bonolardan dolayı borçlu olmadığının tespitini istemiş; davalı, davacının üyeliğinden kaynaklanan 2012 yılı kullanım hakkını kiraladığını ve bu kiralama bedeli olan 800 Euro’nun davacıya imzası karşılığında nakden ödendiğini, artık davacının sözleşmeden caymasının iyiniyet kaideleri ile bağdaşmadığını savunarak, davanın reddini dilemiş; mahkeme ise, satın alınan tatil hakkının tecrübe- muayene edilmemiş olması nedeniyle cayma hakkının olduğunu benimsemiş ve davalının devre tatil hakkının davacı tarafından kiralandığı yönündeki iddiasına, 10 yıl süreli sözleşmede toplam bedelin 3500 Euro olması, yıllık bedelin ise 350 Euroya eşit olacağı dikkate alındığında devre tatil hakkını her yıl kiraya verecek olan tüketicinin 10 yılda 8000 Euro elde edeceği, 3500 Euro sözleşme bedeli düşüldüğünde 4500 Euro net...

              UYAP Entegrasyonu