Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu nedenledir ki, bir kısım kazandırmalar, bağışa benzese de kazandırmanın salt bağışlama amacıyla yapılmaması nedeniyle bağışlama olarak nitelendirilemez. Ahlaki bir ödevin yerine getirilmesi de bağışlama sayılmaz (TBK m. 285/3). Evlilik birliğinin ömür boyu süreceği inancının hakim olduğu düşünceyle, ortak yaşamı ve geleceği güvence altına almak amacıyla, beraberlikten doğan dayanışmayla ve karşılıklı güvene dayanarak, örf ve adete uygun olarak eşlerin birlikte yatırım yapmaları bağış olarak değerlendirilemez. Eşler arasında dayanışma, güven ve sadakat esastır. Gelecekte aile üyelerinin yararlanacakları beklentisiyle birlikte malvarlığı edinme çabaları, eşlerden birinin sebepsiz zenginleşmesiyle sonuçlanmamalıdır. Bu açıklamalar nedeniyle, devredene ağır yükümlülük getiren kazandırmanın bağış olarak değerlendirilmesi için, bağış amacını taşıyan davranış ve iradenin duraksamaya yer vermeyecek şekilde olması gerekir....

    Günümüzde bilişim sistemleri ile sesli-görüntülü haberleşme, elektronik imzanın kabulü, yeni ticari ilişkiler, internet bankacılığı hizmeti ile para transferleri ve bunlar gibi pek çok yenilik toplumsal hayata girmiş, bilişim gerek iş gerekse günlük hayatta vazgeçilemeyecek kadar önemli bir noktaya ulaşmış, bilişim teknolojileri daha hızlı ve ucuz bir nitelik arz etmesi nedeniyle, klasik yöntemlere nazaran daha fazla tercih edilir duruma gelmiştir. Bu sistemlerin güvenle kullanılması, aynı anda hızlı ve kolayca birçok kişi tarafından ulaşılması ve diğer taraftaki failin kontrol imkanını azaltması nedeniyle nitelikli hal sayılmıştır....

      görevlerini yerine getirmediğini, çalışmadığını ileri sürerek; tarafların pek kötü ve onur kırıcı davranış ve evlilik birliğinin sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 10.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir....

        Somut olayda, davalı-davacı erkek duruşmada ve 08.03.2016 tarihli ıslah dilekçesiyle davanın hukuki sebebini zina sebebi ile boşanma yanında, haysiyetsiz hayat sürme ve pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma olarak ıslah ettiğini beyan etmiştir. Mahkemece, davalı-davacı erkek tarafından ıslaha ilişkin maktu ıslah harcı yatırılmamış olduğu böylelikle usulüne uygun yapılmış bir ıslah işlemi olmadığı gerekçesiyle davalı-davacı erkeğin haysiyetsiz hayat sürme ve pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebine dayalı boşanma talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Oysa Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 176 vd. maddelerine göre, taraflardan herbiri dava/cevap dilekçesini ıslah ederek yeni bir vakıa ekleyebilir, davanın hukuki sebebini genişletip, değiştirebilir ıslah karşı tarafın veya mahkemenin kabulüne bağlı olmadığı gibi bu konularda harç ödenmesine de gerek yoktur....

          Somut olayda; 13.9.2005 tarihinde sanık ...’ün kızı ...’ün rahatsızlanması üzerine sanık ...’ın oğlu ...’a ait sağlık karnesiyle tedavi ettirmek istediği, cinsiyet farkı nedeniyle eylemin fark edilmesiyle tedavinin tamamlanamadığı, ...’ün rahatsızlığının acil müdahaleyi gerektirmesi nedeniyle sağlık sigortası kapsamında olmasa dahi müdahale ve tedavisinin yapılmasının zorunlu olması nedeniyle başkasına ait sağlık karnesinin kullanılmasının tıbbi müdahale ve tedaviye etkisinin bulunmadığı, muayene ve tedaviden sonra ücretin tahsil edileceği,müdahale ve tedavi sırasında incelenen sağlık karnesinde adı yazılı ...’ın cinsiyetinin erkek olması, tedavi edilenin ise kız olması nedeniyle farkın hemen anlaşıldığı, karnenin kullanılmasında ki amacın tedavi giderini ödememek olması nedeniyle kullanılan hilede aldatma yeteneğinin bulunmadığı, bu nedenle suçun unsurlarının oluşmadığı, sanık ...’ın da suça katıldığına dair iddia dışında mahkumiyet için yeterli, kuşkudan uzak kanıt bulunmadığı gerekçeleriyle...

            Mahkemece, davacı şirketin pazar payı nazara alındığında pazarda hakim durumda bulunduğu, dolayısıyla 2002/2 sayılı dikey anlaşmalara ilişkin grup muafiyeti tebliğindeki muafiyetten yararlanamayacağına karar verildiği, bu tespitin sözleşmenin yapıldığı tarihi de kapsadığı dolayısıyla taraflar arasındaki sözleşmenin münhasırlık hükümleri nedeniyle geçerli olmadığı gibi münhasırlık hükümlerine aykırı davranış nedeniyle cezai şartta talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davacı yan, davalının taraflar arasında imzalanan bayilik sözleşmesi hükümlerini taahhüt ettiği ürünü almayı durdurması nedeniyle ihlal ettiğini bildirmiştir....

              AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 13/10/2021 NUMARASI : 2020/300 ESAS-2021/490 KARAR DAVA KONUSU : Boşanma KARAR : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm hakkında istinaf talebinde bulunulmakla; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı kadın vekili, dava dilekçesinde özetle; tarafların öncelikle zina (TMK md. 161) aksi takdirde hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış (TMK md. 162) ya da haysiyetsiz hayat sürme (TMK md. 163) olmadığı taktirde evlilik birliğinin sarsılması (TMK md. 166/1,2) nedeniyle boşanmalarına, davacı kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakanın her yıl ÜFE-TÜFE oranında artırılmasına, davacı kadın yararına 200.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı erkek vekili, cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

              Kanunu’nun 166/1. maddesi gereğince kabulü ile tarafların TMK 166/l.maddesi uyarınca boşanmalarına, kadının zina, erkeğin pek kötü ve onur kırıcı davranış sebebine dayanan boşanma talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuk ergin olduğundan velayeti ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, ortak çocuğa bağlanan nafakanın ergin olması nedeniyle kaldırılmasına, taraflar eşit kusurlu olduğundan tarafların maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, verilen karar taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince, davalı-karşı davacı erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı-karşı davalı kadının kusur tespiti ile lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmemesine yönelen istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının tümüyle kaldırılmasına, kadının zinaya dayalı boşanma talebi ile erkeğin pek kötü ve onur kırıcı davranış sebebine dayalı boşanma taleplerinin ayrı ayrı reddine,...

                Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla, kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır. Buna göre; iç hukukta doğrudan hukuksal sonuçlar yaratan uluslararası sözleşmeler, yasalar üstü bir konumda olduğundan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi iç hukukumuzun bir parçası olmuştur. Geniş manada tanımlanan aile kavramı, anne-baba ve ister meşru; isterse gayrı meşru olsun bunların çocukları ile olan ilişkilerini içermektedir. Aile yaşamına saygı hakkı, evlilik birliği sona ermiş olsa bile, çocukla eşler arasında birlikte yaşama ve kişisel ilişki kurma hakkını da kapsamaktadır....

                  Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla, kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır. Buna göre; iç hukukta doğrudan hukuksal sonuçlar yaratan uluslararası sözleşmeler, yasalar üstü bir konumda olduğundan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi iç hukukumuzun bir parçası olmuştur. Geniş manada tanımlanan aile kavramı, anne-baba ve ister meşru; isterse gayrı meşru olsun bunların çocukları ile olan ilişkilerini içermektedir. Aile yaşamına saygı hakkı, evlilik birliği sona ermiş olsa bile, çocukla eşler arasında birlikte yaşama ve kişisel ilişki kurma hakkını da kapsamaktadır....

                    UYAP Entegrasyonu