Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dairemizin kaldırma kararı içeriği uyarınca yerel mahkemece işin esasının incelenmesi gerektiği anlaşılmakla yapılan soruşturma ve toplanan deliller, dinlenilen taraf tanıklarının anlatımları, yapılan keşif ve aldırılan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu edilen yapılardan iki katlı konutun yaşının 30 yılı aşkın olduğu, diğer dava konusu yapı olan kazan dairesinin yaklaşık 10 yıllık olduğu hususunun anlaşıldığı, davacının gelin gelmeden önce iki katlı binanın zeminde mevcut olduğu hususunun anlaşıldığı, davaya konu iki katlı binayı davacının kayın babası olan ve vefat eden Avni Karaman'ın yaptırdığı hususunun anlaşıldığı, kazan dairesinin ise davacı tarafından sonraki yıllarda kendisi tarafından yaptırıldığı hususunun anlaşıldığı, davacının vefat eden eşi ve kayın babasının kamyoncu oldukları, davacının vefat eden eşinin babası Avni'ye inşaat yapılırken yardım ettiği anlaşılsa da davaya konu iki katlı binanın Avni'nin nam ve hesabına davacı evlenmeden önce yapıldığı...

    İmar Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca davalının mülkiyetine geçen davaya konu taşınmazda davacıya ait ağaç bulunup bulunmadığının tereddütsüz şekilde tespitinin sağlanması, davalıya ait taşınmazda davacılara ait ağaçların bulunduğunun tespiti halinde ise söz konusu ağaçların bedellerinin mahallinde icra edilecek keşif ve neticesinde alınacak bilirkişi raporları ile tespiti sonucunda belirlenecek bu ağaç bedellerinin davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekir. Davaya konu edilen ve davalılar tarafından yıkıldığı anlaşılan bağ evi yönünden ise davalıların yıkımı nedeniyle kullanım hakları sona erdirilen davacının zararının karşılanması gerekeceğinden yıkılan bağ evi için hesaplanacak enkaz bedelinin davalıdan alınmasına karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle istemin tümden reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı ... tarafından, davalı ... aleyhine 28/10/2015 gününde verilen dilekçe ile araç mülkiyetinin tespiti ve tescilinin istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 04/04/2019 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, araç mülkiyetinin tespit ve tescili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir....

        Davalı T3 vekilinin istinaf talebi yönünden yapılan değerlendirmede ise; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, dinlenilen davacı tanık anlatımları ile davacı tarafından sunulan fatura içeriklerinden, davaya konu 857 ada 9 numaralı parselde bulunan binanın zemin katını tarafların ortak murisi olan Muzaffer Dura'nın yaptığı, muris Muzaffer'in vefatından sonra ise birinci katın ve çatı katının davacı tarafından yaptırıldığı anlaşıldığından mahkemece bu doğrultuda anılan muhdesat bölümü yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesince harçlandırılan dava değeri yukarıda belirtildiği gibi 55.301,89 TL'dir. Davacı tarafın davaya konu ettiği iyileştirme giderleri ve ağaçlar yönünden herhangi bir değer tespiti yapılmadığı gibi talep edilen bu kalemlerin harçlandırılmadığı anlaşılmaktadır....

        DAVALI VEKİLİ TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : İlk derece mahkemece verilen kararın hukuka uygun olmadığını ve kaldırılması gerektiğini, müvekkili Esin Güvercin'in müteveffanın eşi olup, davaya konu varlıklarda mal rejiminden kaynaklı alacaklarının mevcut olduğunu, Mal rejiminin tasfiyesi gerçekleşmeden ve hesaplardaki hakkın kime ait olduğu belirlenmeden, davaya konu varlıklardan ne miktarının tereke içinde kaldığının bu aşamada belirlenmesinin mümkün olmadığını, dolayısıyla davaya konu varlıkların terekeye ait olup olmadığının henüz belli olmadığını, terekenin, öncelikle müvekkiline karşı, mal rejiminden kaynaklı borcu bulunduğunu, bu nedenle öncelikle terekenin evlilik birliğinden kaynaklı borcunu ödemesi, ardından mirasın paylaştırılmasının gerektiğini, Yargıtay uygulamaları da öncelikle mal rejiminin tasfiyesi gerçekleşmeden, terekenin paylaşımının mümkün olmadığını vurguladığını, terekenin, müvekkiline olan borcu tespit edilip ödenmeden, paylı mülkiyete geçilmesi halinde...

        DAVALI VEKİLİ TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : İlk derece mahkemece verilen kararın hukuka uygun olmadığını ve kaldırılması gerektiğini, müvekkili Esin Güvercin'in müteveffanın eşi olup, davaya konu varlıklarda mal rejiminden kaynaklı alacaklarının mevcut olduğunu, Mal rejiminin tasfiyesi gerçekleşmeden ve hesaplardaki hakkın kime ait olduğu belirlenmeden, davaya konu varlıklardan ne miktarının tereke içinde kaldığının bu aşamada belirlenmesinin mümkün olmadığını, dolayısıyla davaya konu varlıkların terekeye ait olup olmadığının henüz belli olmadığını, terekenin, öncelikle müvekkiline karşı, mal rejiminden kaynaklı borcu bulunduğunu, bu nedenle öncelikle terekenin evlilik birliğinden kaynaklı borcunu ödemesi, ardından mirasın paylaştırılmasının gerektiğini, Yargıtay uygulamaları da öncelikle mal rejiminin tasfiyesi gerçekleşmeden, terekenin paylaşımının mümkün olmadığını vurguladığını, terekenin, müvekkiline olan borcu tespit edilip ödenmeden, paylı mülkiyete geçilmesi halinde...

        Bu nedenle, şu aşamada davacıların sözleşmeye dayalı tapu iptali ve tescil davası dinlenemez. Davacı tarafın ikinci talebi olan taşınmaz üzerindeki binanın kat mülkiyetinin kurulmak suretiyle müvekkilleri adına arsa payı oranında tescili talebi konusunda görevli mahkemenin Sulh ... Mahkemesi olması, Kat Mülkiyetine dayalı davaların Asliye ......

          Hukuk Daresinin 15465 esas 2020/4433 karar sayılı ilamında satış vaadi sözleşmesine konu 730 parsel sayılı taşınmazın tarım arazisi vasfında olması nedeniyle ve Finike İlçe Tarım Müdürlüğünün 06/03/2015 tarihli yazıları ile 5403 sayılı Kanunun değişik 8/3.maddesi gereğince bölgede belirlenen listede belirtilen yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüğüne erişmediğinden mahkemece tapu iptali ve tescil talebi yönünden davanın reddi ile davacının terditli tazminat talebi hakkında bir karar verilmesi gerektiği belirtildiğinden denkleştirici adalet ilkesi uyarınca taraflarca taşınmaz satış vaadi sözleşmesinde kararlaştırılan bedelin dava tarihindeki değerinin tespiti için dosya 3'lü bilirkişi heyetine tevdii edilmiş ve 08/12/2021 tarihli bilirkişi raporunda bu bedelin 28.683,42 TL olduğu tespit edilmiştir....

            bulunmadığını, ayrıca davalının davaya konu aracın devrine ya da sigortalanmasına ilişkin hiçbir işlemden haberdar olmaması sebebiyle anılan işlemler bakımından herhangi bir olumlu irade açıklamasının da bulunmadığını, bu nedenle huzurdaki dava bakımından davalının taraf sıfatının bulunmadığını, yine de mahkemenin aksi kanaatte olması durumunda, söz konusu işlemlerin butlan ile sakat olduğunu, hukuki geçerlilik ifade etmediğinden ve dolayısıyla huzurdaki davaya konu vergi borçları sebebiyle davalıya sorumluluk izafe edilemeyeceğinden, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir....

            HUKUK DAİRESİ KARARININ GEREKÇESİ: Davaya konu aracın temlikinde borçlu ( T5 ) tarafından yapılan bir tasarrufun (temlikin) bulunmadığı, dolayısıyla iptale tabi bir tasarruf ve işlemin olmadığı, borçlunun mirası reddetmesi nedeniyle diğer mirasçılar tarafından alınan veraset ilamı ile kök murislerinden mirasen intikal eden davaya konu aracın üçüncü kişiye satıldığı, davacı alacaklının açmış olduğu davada, mirasın reddi kararının iptali üzerine davalı borçlunun yeniden mirasçı olduğu ve dolayısıyla davaya konu araçta tekrar miras nedeniyle hak sahibi haline geldiği, ancak borcu bulunduğu için davaya konu araçta hak sahibi olduğuna ( araç mülkiyetinin tespitine) veya araç kaydının iptali ve tesciline dair herhangi bir dava açmadığı bu nedenle alacaklının bu davayı açtığı, alacaklının bu tür davaları ancak İİK'nun 94. maddesi uyarınca icra dairesinden alacağı yetki belgesi uyarınca açabilecektir. Borçlunun bir tasarrufu olmadığından, tasarrufun iptali söz konusu değildir....

            UYAP Entegrasyonu