Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yukarıda değinilen üç koşulun yanısıra, yapının bulunduğu arazi parçası davalıya ait taşınmazın bir kısmını kapsıyor ise tescile konu olacak yer, inşaat alanı ile zorunlu kullanım alanını kapsayacağından mahkemece iptal ve tescile karar verebilmek için bu kısmın ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir. Somut olay irdelendiğinde, ilk derece mahkemesi tarafından davacının asıl talebi olan temliken tescil isteği, davacının iyi niyetli olmadığı gerekçesi ile reddedilmiş ise de, davacı dava dilekçesinde ve aşamalarda, davaya konu evi babasının rızası ile inşaa ettiğini beyan etmiş, bu hususla ilgili dinlenen tanıkların bir kısmı da bu durumu teyit etmiştir. Davacı babasının rızası ile davaya konu taşınmazı inşaa ettiğini beyan ettiğine göre, davacının iyi niyetli olmadığının peşinen kabul edilmesi ve bu gerekçe ile davanın reddi doğru görülmemiştir....

Mahkememizce 10/03/2020 tarihli ara karar ile, dava dosyası ibraz edilen deliller kapsamında davaya konu iş makinesinin tespiti için, bir makine mühendisi bilirkişi refakatinde 12/03/2021 tarihinde keşif icrasına karar verilmiş olup, 12/03/2021 tarihinde Makine Mühendisi Bilirkişisi ... refaketinde, davaya konu iş makinesinin üzerinde inceleme yapılarak, tüm dosya ekleri ile birlikte bilirkişiye tevdii edilmiştir. 15/03/2021 tarihli bilirkişi raporuna göre; fiili olarak incelenen fork-lift çatallı kaldırıcının ... marka, D 30 A tipi, 2002 model, ... seri numaralı olduğu ve dosya arasında bulunan ... & ... firmasına ait 31/03/2018 tarih, 045730 sayılı faturada yer alan fork-lift çatallı kaldırıcının marka, model, tip ve şase numarası ile uyumlu olduğu ve dava konusu fork-lift çatallı kaldırıcı olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir....

    Dava, araç mülkiyetinin tespiti istemine ilişkindir....

    Davalı taraf taşınmaz üzerindeki binanın 5.kat ve teras katının ortak miras bırakan tarafından yapıldığını ve kendisine bağışlandığını öne sürerek bu katların mülkiyetinin kendisine ait olduğunun tespiti istemiyle birleşen davayı açmış, mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir. Davalının birleşen davaya konu ettiği muhtesatın mülkiyetinin tespiti isteminin asıl dava olan ecrimisil davasında karar verilebilmesi için öncelikle mahkemece ön sorun olarak inceleneceği, davalının bu konunun tespiti için ayrıca dava açmakta hukuki yararının bulunmayacağı gözetildiğinde verilen hükmün temyiz incelemesini yapma görevi asıl davaya bakmakla görevli olan Yargıtay 3.Hukuk Dairesine aittir. Ne varki anılan dairece de gönderme kararı verildiğinden görev uyuşmazlığının çözümlenmesi için dosyanın Yüksek Yargıtay Başkanlar Kuruluna SUNULMASINA, 16.04.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Yapı Kredi Finansal Kiralama A.Ş. vekili verdiği asli müdahale dilekçesinde, Finansal Kiralama konusu taşınmaz ve fabrikadaki bu makine ve teçhizatın ... Gıda A.Ş. tarafından müvekkiline satıldığını, müvekkilinin de ...... Tarım Ltd.Şti.ne Finansal Kiralama yolu ile kiraya verildiğini, bu nedenle taşınmazların mülkiyetinin müvekkiline ait olduğunun tespitini ve asli müdahale talebinin kabulünü istemiştir. ...... Tarım Hayvancılık Ltd.Şti. vekili de taşınmazların mülkiyetinin Yapı Kredi Finansal Kiralama A.Ş.ye ait olduğunun tespiti talebi ile davaya müdahil olmuştur. Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre Finansal Kiralama Kanununun 8.maddesindeki düzenleme karşısında ...'...

        ın, .... plakalı ve .... plakalı araçları satın almak için davalı şirket ile anlaştığını, müvekkilinin davalı şirketin banka hesabına; .... plakalı araç için 05.10.2022 tarihinde 1.250.000,00 (bir milyon iki yüz elli bin) TL ve 2.000.000,00 (iki milyon) TL olmak üzere toplamda 3.250.000,00 (üç milyon iki yüz elli bin) TL, .... plakalı araç için 05.10.2022 tarihinde 400.000,00 TL (dört yüz bin) TL gönderdiğini, müvekkilinin, her iki araca ilişkin olarak davalı şirkete anlaştıkları parayı banka aracılığıyla gönderdiğini ve araçların fiilen müvekkiline teslim edildiğini, ancak araçların zilyetliğini elinde bulunduran müvekkilinin, fiilen teslim almış olsa da araçların mülkiyetinin hukuken müvekkili adına tescil edilmediğini, her iki aracın ücretini ödeyen müvekkili adına ne araçların mülkiyetinin tescil ettirildiğini ne de ödenen ücretlerin iade edildiğini, davalı şirket, aracın en kısa sürede müvekkili adına tescil edileceğini ve işlemi yapacak yetkilinin ''gün içinde'' kendisiyle iletişime...

          Muhdesatın tespiti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda, muhdesatın mülkiyetinin tespiti değil, muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin ya da davacıya aidiyetinin tespitine karar verilmesi gerekir. Hal böyle olunca, davaya konu muhdesatın davacı tarafından meydana getirildiğinin ya da davacıya aidiyetinin tespitine karar verilmesi gerekirken, muhdesatın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi doğru olmamıştır. Ne var ki; bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hükmün 2-a ve 2-b bentlerinin HUMK'un 438/7 maddesi gereğince düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir....

            Mahkemece, yapılan yargılama sonunda, taraflar arasında noterde 11.10.2006 tarihli plaka satış sözleşmesi akdedildiği ve servislere tahsis edilen davaya konu plakanın davalı yanca davacıya devredildiği, davalının 23.03.2007 tarihli emniyete zayi başvurusu üzerine zayi nedeniyle araç ruhsatının yeniden çıkartıldığı, mülkiyetin halen davalı adında gözüktüğü, yapılan sözleşmenin tüm yasal unsurları taşıması nedeniyle geçerli olduğu, dolayısıyla menkul mülkiyetinin sözleşme ile davacıya geçmesi gerektiği, tescil istemindeki esas istemin satım akdi ile mülkiyetin kazanıldığının tespiti istemi de olduğundan bu istemin kabulü gerektiği, davalının sözleşmedeki imzanın aidiyeti hususundaki çelişkili beyanına değer verilemeyeceği gibi bu hususun sahtelik davası ile ispatlanabileceği gerekçeleriyle plakanın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine, tazminat isteminin feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

              Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de mahkemenin kararı dosya kapsamında toplanan deliller ve tanık beyanları ile uyumlu değildir. 2. Toplanan deliller ve dinlenen tanık beyanlarından davacılar ile davalı ... ve diğer davalıların murisi Hüseyin tarafından dava konusu muhdesatın yapılmasında emek ve ekonomik katkısının bulunduğu ancak yapılan katkı sebebiyle tazminat talebi de bulunmadığı, bu hususun bu davaya konu edilemeyeceği bu yönden sebepsiz zenginleşme gereğince eda davasının açılabileceği, taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın fiili kullanım şeklinin uzun zamandan beri süregeliyor olması muhdesatın davacılar tarafından meydana getirildiği sonucunu doğurmayacağı gibi davaya konu taşınmaz üzerindeki muhdesatın davacılar tarafından kendi nam ve hesabına ve kendi kazancı ile yapıldığının da ispatlanamadığı anlaşılmaktadır. 3....

                Bankası’ndan kredi çekilerek taşınmazlar üzerine ipotek konulduğu, bu işlemleri gerçekleştiren her iki vekilin de sırasıyla 26/12/1977 ve 06/01/1978 tarihlerinde davaya konu satış işlemini gerçekleştiren ... ...’ü aynı yetkilerle tevkil ettiği, davaya konu 16/02/1978 tarihli satış sırasında taşınmazlar üzerinde ... Bankası lehine tesis edilen 17/07/1969 tarihli ipoteğin bulunduğu, dava dışı taşınmazlar yönünden bu ipoteklerin 31/01/2001 tarihinde fekkedildiği, davaya konu taşınmazlar yönünden ise 25/11/2011 ve 25/01/2012 tarihlerinde fek yazılarının yazıldığı, ... Bankasına olan borçlarının bir kısmının davacı alıcılar tarafından ödendiğine dair makbuzların dosyaya sunulduğu, davaya konu 293 ve 294 parsel sayılı taşınmazın 06/03/2012 ve 09/03/2012 tarihlerinde düzenleme şeklinde satış vaadi sözleşmesi ile ... ve ... tarafından feri müdahil ... ...’a vaat edildiği anlaşılmıştır. 3.3.2....

                  UYAP Entegrasyonu