Somut uyuşmazlıkta; dosya içerisindeki tapu kayıtlarına göre borçlu (davalı) ..., dava konusu taşınmazlarda paylı malik durumundadır. Yukarıda bahsedilen yasal değişiklik sonunda alacaklı (davacı) tarafından borçlunun haczedilen payının doğrudan icra yolu ile satışı mümkün hale geldiğinden alacaklının (davacı) İcra ve İflas Kanununun 121. maddesi gereğince yetki alarak dava konusu taşınmazlar yönünden ortaklığın giderilmesi davası açmasında hukuki yararı kalmamıştır. Mahkemece, dava konusu taşınmazlar yönünden hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 21.05.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, çekişme konusu 873 parsel sayılı taşınmazın paydaşlar arasında yapılan rızai taksim sözleşmesine göre yapılan ifraz işleminin hata ve hile nedeniyle geçersiz olduğunu ileri sürerek, tapu iptali ve zilyetliğinde olan bölümün adına tescili isteğinde bulunmuştur. Davalı ..., davanın reddini savunmuş, diğer davalı ..., davaya yanıt vermemiştir. Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'ün raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü....
Somut olayda davalıya ait 186 parsel sayılı taşınmazda kadastro tespiti ile belirlenen çap kaydı kapsamının yöntem farklılığı nedeni ile yüzölçümü miktarının hatalı tespit ve tescil edildiği, çapın yeniden sayısallaştırılması sonucu 8875 m2 olan kayıt miktarının gerçekte 10685.83 m2 olduğunun saptandığı belirtilerek kadastro müdürlüğünce 13.2.2009 tarihinde 41.maddeye göre düzeltme yapılmıştır. Mahkemece yapılan keşifte taşınmazın fiili durumu ile çap kaydının örtüştüğü hesap hatasının düzeltme işleminin doğru olduğu saptanmıştır. Mahkeme davayı işlemin doğru olduğu gerekçesi ile reddetmiş ise de; Kanunun münhasıran görevli kıldığı sulh hukuk mahkemesinde görülecek düzeltme işleminin iptali istemli dava, işlemin hukuka uygunluğunu denetleme amacına yönelik olup Hazinenin düzeltme ile artan yüzölçümü miktarına yönelik dava açma hakkı ayrı bir uyuşmazlığın konusu olup yapılan düzeltme işlemi Hazine aleyhine hukuki bir durum oluşturmamaktadır....
Mahkemece, asıl dava kısmen kabul edilerek 212, 1213, 1215, 1250, 1326, 1328, 1901, 2363, 2794 ve 2795 parsel sayılı taşınmazlarda Beyzade Sabırlı adına kayıtlı olan payın iptali ile davacı adına tesciline, birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir....
Yukarıda açıklandığı şekilde, taşınmazların tevhid edilip öncelikle aynen taksim hususunun mümkün olup olmadığı araştırılmalı, taraflara rızaları sorulmalı, taşınmazın imar durumu ile pay ve paydaş sayısı itibarıyla ne şekilde ifraz edileceğine dair bilirkişi vasıtasıyla rapor alınmalı ve taksim projesi düzenlenmeli, bu taksim projesi onay makamından sorulmalı, ifrazın mümkün görülmesi halinde aynen taksim suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmesi gerekir. Açıklanan nedenlerle eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 08.05.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir. Somut olayda dava konusu 163 ve 203 parseller öncesinde 23 parselde bir bütün iken 1997 tarihinde Belediye tarafından yapılan imar çalışmaları sırasında ortasından yol geçirilmek suretiyle ikiye bölündüğü dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Taraflarca gösterilen tanıklar, taşınmazlar bir bütün iken maliklerin aralarında taksim yaptıkları ve bir kısım maliklerin yerlerine ev yaptıklarını bildirmişlerdir. Ancak ifraz edildikten sonra oluşan 163 ve 203 parsel sayılı taşınmazlarda taksim yapıldığı belirlenememiştir. Davalı, dava konusu payları oluşan imar parselleri üzerinden edinmiş olduğundan ve bu parsellerde de taksim olgusu ispatlanamadığından davanın kabulü gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....
vekili tarafından temyiz edilmiş ve davacı ...,...Köyü 214 sayılı parselden ifraz edilen 665, 666 ve 667 parsel sayılı taşınmazların davalılar adına tapuda kayıtlı ise de, 2/B madde uygulaması sonucu Hazine adına orman sınırı dışına çıkartıldığını ve orman olduğunu iddia ederek tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescilini istemiştir. -2- 2009/7103-8834 Davacı ... ve arkadaşları, aynı parsellerin hiç bir zaman orman olmadığını ve bu taşınmazlarda yapılan 2/B uygulamasının yok hükmünde olduğunu, çekişmeli parsellerin geldisi olan 214 sayılı parselin Şubat 1947 tarih 34 ve Nisan 1320 tarih 14 nolu tapu kayıtları uygulanarak kadastro tesbitlerinin yapıldığını, 1744 Sayılı Yasanın 2. maddesine göre orman sınırı dışına çıkarılan yerlerin tapu malikleri adına çıkarılması gerektiğini ileri sürerek, çekişmeli taşınmazların tapu kaydındaki 2/B şerhinin silinmesi istemi ile açtığı dava, Hazine davası ile birleştirilmiştir....
İlk derece mahkemesinin hükmüne esas aldığı 24.11.20121 tarihli raporu hazırlayan bilirkişi heyetinin usulüne uygun şekilde oluşturulduğu, emsal satışların dava tarihi olan 09.07.2018 tarihine göre değerlendirildiği, dava konusu taşınmazlar ile emsal alınan (131 ada 12 parsel) taşınmazın kadastro parseli olması nedeniyle DOP kesintisi veya ilavesinin yapılmadığı, vergi değerlerine göre dava konusu taşınmazların daha değerli olduğu görülmüştür. Söz konusu bilirkişi raporunun hükme esas alınarak taşınmazların m2 birim fiyatının 210,00 TL/m2'den bedellerinin belirlenmesinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır....
Somut uyuşmazlıkta; dosya içerisindeki tapu kayıtlarına göre borçlu davalı ..., dava konusu 1375, 627, 651, 44 parsel sayılı taşınmazlarda paylı malik durumundadır. Yukarıda bahsedilen yasal değişiklikle alacaklı (davacı) tarafından borçlunun haczedilen payının doğrudan icra yolu ile satışı mümkün hale geldiğinden alacaklının (davacı) İcra ve İflas Kanununun 121. maddesi gereğince yetki alarak dava konusu taşınmaz yönünden ortaklığın giderilmesi davası açmasında hukuki yararı kalmamıştır. Bu itibarla mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... ve ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıran davalılardan ... ile ...'ya iadesine, 22.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, davalıların maliki oldukları 1377 ada 36,37 ve 38 parsel sayılı taşınmazlar ile ifraz haritasında A ile gösterilen ihdas alanının tevhit ve ifraz edilmesini kabul ettiklerini, bu amaçla Belediye Encümeninin 05.06.2007 tarih 1118 sayılı kararı ile tevhit ve ifraz işleminin yapılmasına karar verildiğini ancak davalıların bugüne kadar ifraz işlemlerini yaptırmadıkları gibi ortaklığın giderilmesi davası açtıklarını ileri sürerek, taşınmazların tevhit ve ifrazı ile tesciline, olmadığı taktirde 1377 ada 59 parselin tapusunun iptal edilerek tevhit öncesi hale dönmesine karar verilmesini talep etmiştir. Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, yapılan anlaşma gereğince davacı Belediyenin edimini yerine getirmesine karşın, davalıların ferağ işlemini yaptırmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir....