WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kişi icra müdürlüğünden her iki taşınmazdaki hacizlerin kaldırılmasını talep etmiş, icra müdürlüğünce 02/07/2020 tarihli kararı ile haciz kaldırma yetkisinin müdürlüklerine ait olmadığı belirtilmek suretiyle talebin reddine karar verilmiştir. Davanın konusu 02/07/2020 tarihli müdürlük kararının iptali ve hacizlerin kaldırılması talebidir. Mahkeme davacının diğer itirazları değerlendirildiğinde davacının 3. Kişi olduğu taraf sıfatı olmadığından aktif husumet ehliyeti bulunmadığı belirtilmek suretiyle şikayetin reddine karar verilmiş ise de, davacının her iki taşınmazda icra dosyasındaki haciz şerhinden önce satış vaadi şerhinin mevcut olduğu, akabinde de Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin kararı ile taşınmazın 1/3 hissesinin davacı adına tesciline karar verildiği gözetildiğinde davacının icra müdürlüğü kararına karşı dava açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Mahkemenin davacının hukuki yararı bulunmadığı gerekçesi bu nedenle yerinde değildir....

ın 4.6.2002 tarihli senetle taşınmazdaki 100 m2 alanlı yeri kendisine bedelsiz olarak verdiğine dair belge ve ...'ın kızı ...'nin 21.8.2009 tarihinde taşınmazdaki payını 180.000 TL bedelle kendisine satmayı vaat ettiğine dair adi yazılı satış vaadi sözleşmesi sunmuş ise de, taşınmazın tapuda kayıtlı olması karşısında bu belgeler hukuken bir değer ifade etmemektedir. Sonuçta da taşınmaz, resmi şekilde 22.1.2010 tarihinde davalıya satılmıştır. Davadaki uyuşmazlık, davacının taşınmazı kiracı sıfatı ile kullanıp kullanmadığı ve bu nedenle kira parası sorumluluğu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı taşınmazda kiracı olmadığını iddia ederken, davalı da yargılama sırasında davacı ile ... arasında dava konusu edilen taşınmaza ilişkin olarak düzenlenen 10.2.2006 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli aylık 50 TL bedelli bir kira sözleşmesi sunmuştur. Davacı ise, sözleşmedeki imzasına karşı çıkarak kira sözleşmesini kabul etmemiştir....

    Davacı, bağımsız bölümün süresinde teslim edilmemesi nedeni ile sözleşmeden dönme, ödenen bedelin iadesi, konut kredi sözleşmesinin feshi, ödenen taksitlerin faizi ile iadesi, konuttaki ipotek şerhinin kaldırılması ve kira kaybının tahsili istemi ile eldeki davayı açmıştır. 23/12/2014 tarihli celsede davacı vekili; öncelikli taleplerinin sözleşmeden dönme olduğunu, aksi halde yoksun kalınan kira bedelinin tahsilini istediklerini bildirmiştir. Mahkemece, teslimden itibaren süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığından sözleşmeden dönme hakkının kullanılamayacağı, ancak yoksun kalınan kira kaybının istenebileceği gerekçesi ile diğer taleplerin reddine, yoksun kalınan kira kaybının davalılardan tahsiline karar verilmiştir....

      müvekkilinin talebi doğrultusunda konulan aile konutu şerhinin müvekkili ile boşanmaları neticesindeki aile konutu şerhinin hukuken bağlayıcılığının kalmadığı bu nedenle taşınmaz üzerindeki aile konutu şerhinin kaldırılmasının talep edilmesinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bahse konu taşınmaz üzerindeki aile konutu şerhinin terkini işleminin gerçekleştiği takdirde mümkün olacağını, ancak boşanma davası kesinleştikten sonra dava konusu taşınmazın satılmasının hukuken mümkün olmadığını, söz konusu taşınmazın satılacağı vakit davacı tarafın taşınmazın satılması hususunda sorunlar çıkardığını, fiyatı yükselttiğini ve taşınmazın satışına engel olduğunu, bu hususta müvekkili tarafından davacı T1 aleyhine ilama aykırılık nedeniyle mal paylaşımı konulu dava ikame edildiğini ve dava konusu taşınmazın satımı ve bedelinin taraflar arasında yarı yarıya paylaştırılması hususunun talep edildiğini, ilgili davanın Erdemli Aile Mahkemesi'nin 2021/553 esas sayılı dosyasında halen derdest...

      TÜKETİCİ MAHKEMESİ TARİHİ : 03/03/2020 NUMARASI : 2018/344 ESAS - 2020/119 KARAR DAVA KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil KARAR : DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; yüklenici Köksal Gümüş ile arsa maliklerinden İzzet Yıldız ile Ankara 46. Noterliğinin 1998 tarih ve 026768 yevmiye numaralı kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptıklarını, yüklenicinin ve arsa maliki İzzet'in öldüğünü, geriye mirasçı olarak davalıları bıraktığını, bu sözleşme ile yükleniciye kalan 7 nolu bağımsız bölümü davacının satın aldığını, payı olan diğer maliklerin payını devrettiğini, ancak davalı İzzet'in ölümü ile mirasçılarına intikal ettiğini, mirasçıların taşınmazdaki paylarını devretmediklerini, tapu kaydının iptali ile bütün takyidatlardan ari olarak davacı adına tescilini talep etmiştir. Dava konusu taşınmazın tapu kaydında Ostim Vergi Dairesi'nin ve Rüzgarlı SGK Merkezinin kamu haczi şerhinin olduğunun anlaşılması üzerine, mahkemece iş bu kurumlar davaya dahil edilmiştir....

      Taraf sıfatına bir başka deyişle husumet ehliyetine gelince, bu kavram dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Türk Hukuk Lûgatında kelime anlamı “bir şahıs veya bir şeyin hâli” olarak tanımlanan sıfat (Türk Hukuk Lûgatı, s. 977), dava konusu subjektif hak olan dava hakkı ile taraflar arasındaki ilişkidir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, "aktif husumeti", davalı sıfatı ise "pasif husumeti" karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Sıfat dava şartı değil, itirazdır....

        Dairemizin 27.03.2017 tarihli iade kararında, yeni bir dava niteliği taşıyan yargılamanın iadesi davasına konu kesinleşmiş mahkeme kararının "aile konutu şerhinin kaldırılması" yerine "velayet" olarak gösterilmesi maddi hataya dayalı olup, davanın istinaf yoluna tabi olduğuna dair karar verilmesinin etkili bulunmadığı gibi, daha önce Yargıtay incelemesinden geçen kararın yargılamanın iadesi davasında verilen karar değil yargılamanın iadesine konu aile konutu şerhinin kaldırılması davasında verilen karar olduğu anlaşılmakla Dairemizin 27.03.2017 tarihli kararının gereği yerine getirmek üzere dosyanın mahalli mahkemesine ikinci kez İADESİNE, oybirilğiyle karar verildi. 22.05.2017(Pzt.)...

          HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, dava konusu 1307 ada 42 parsel sayılı, ahşap ev nitelikli taşınmazın 1/2 payının... adına kayıtlı iken, adı geçenin gaip olması nedeniyle kendisine kayyım tayin edildiğini ve kayyımla idare süresi 10 yılı geçtiğinden,...3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1989/1228 Esas ve 1993/102 Karar sayılı ilamı ile gaip adına kayıtlı payın tapu kaydının iptali ile davalı Hazine adına tesciline karar verilerek, 27.07.1994 tarihli ve 3201 yevmiye numaralı işlem ile davalı Maliye Hazinesi adına tescil edildiğini, söz konusu taşınmazın ...Vakfından icareli olduğunu, taşınmazdaki vakıf şerhinin 05.10.1967 tarihli ve 7833 yevmiye numaralı işlem ile terkin edilmiş ise de, taşınmazın aslının vakıf olduğunu ve vakfına dönmesi gerektiğini ileri sürerek, 5737 sayılı Kanun'un 17. maddesi gereğince davalı Hazine adına kayıtlı olan 1/2 payın tapu kaydının iptali ile ...Vakfı adına tesciline karar verilmesini istemiştir....

            HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, dava konusu 1307 ada 42 parsel sayılı, ahşap ev nitelikli taşınmazın 1/2 payının ... adına kayıtlı iken, adı geçenin gaip olması nedeniyle kendisine kayyım tayin edildiğini ve kayyımla idare süresi 10 yılı geçtiğinden, Şişli 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1989/1228 Esas ve 1993/102 Karar sayılı ilamı ile gaip adına kayıtlı payın tapu kaydının iptali ile davalı Hazine adına tesciline karar verilerek, 27.07.1994 tarihli ve 3201 yevmiye numaralı işlem ile davalı Maliye Hazinesi adına tescil edildiğini, söz konusu taşınmazın ... Vakfından icareli olduğunu, taşınmazdaki vakıf şerhinin 05.10.1967 tarihli ve 7833 yevmiye numaralı işlem ile terkin edilmiş ise de, taşınmazın aslının vakıf olduğunu ve vakfına dönmesi gerektiğini ileri sürerek, 5737 sayılı Kanun'un 17. maddesi gereğince davalı Hazine adına kayıtlı olan 1/2 payın tapu kaydının iptali ile ......

              Dairemizce Tonya Asliye Hukuk Mahkemesinin (Aile Mahkemesi sıfatıyla) 2010/98 Esas sayılı dava dosyasının Uyap'tan inceleme talebinde bulunulmuş, Mahkemesi tarafından 24/06/2011 tarihli kararı ile dava konusu taşınmazlara aile konutu şerhi konulması yönünde karar verildiği görülmüştür. "Dava konusu taşınmaza, mahkeme kararı ile aile konutu şerhi konulmasına karar verildiğinden, aile konutu şerhinin kaldırılması da ancak dava yolu ile istenebilir. Bu nedenle davacının bu davayı açmakta hukuki yararının olduğu sabittir." (Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2019/1350 Esas 2019/3311 Karar) Mahkemenin görevi sorunu çözmek olup davacı taraf bu nedenle dava açmakla haklıdır. Önceki şerhin konulduğu dosyadaki yazı ile çelişik duruma düşmemek için dava kabul edilip aile konutu şerhinin kaldırılmasına ve dava kabul edildiğine göre; davalı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Yargıtay 2....

              UYAP Entegrasyonu