Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, karşı dava ise mülkiyet hakkına dayanılarak açılan elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil isteğine ilişkindir. Kaynağını Borçlar Kanunu'nun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanunu'nun 213. maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun 706 ve Noterlik Kanunu'nun 89. madde hükümleri uyarınca noter önünde resen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaad alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Medeni Kanunun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptal ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir....

    Mahallesi 46 Ada 4 Parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına, ... oğlu ... lehine 17.10.1989 tarih ve ... yevmiye ile satış vaadi şerhi verildiği, bu şerhe dayalı tapu iptal ve tescil davasının 02.04.2010 tarihinde açıldığı, bu dava sonucunda; taşınmazın, lehine satış vaadi şerhi verilen ... adına tescilinin 16.05.2014 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, satış vaadi şerhi tarihinden sonra, tescil tarihi itibariyle 5 yıldan fazla zaman geçtiğine ve satış vaadi lehtarı olan 3. kişinin, şerh tarihinden itibaren 5 yıl içinde (17/10/1994 tarihine kadar) mahkemede tescil davası açtığına ve lehine tescil kararı verildiğine yönelik bir belge ve delil de olmadığına göre, artık bu hakkın, 3. kişilere karşı ileri sürülmesi imkanı yasal olarak ortadan kalkmıştır. Dolayısıyla şahsi bir hak olan satış vaadi sözleşmesine dayalı bu hak, tapuda malik gözüken kişinin borcu sebebiyle haciz koyan alacaklıya karşı hüküm ifade etmez....

      İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Mehmet Tolga Baykal'dan 193.255,30 TL'lik alacağı nedeniyle 04/05/2015 tarihinde borçlu M.Tolga Baykal'a ait bulunan ve 1/2 hissesinin de müvekkiline ait olduğu taşınmazdaki borçlu hissesine haciz konulduğunu, borçlunun aynı zamanda kız kardeşi olan müvekkili T5'a haber vermeden taşınmazı satış vaadi sözleşmesi ile dosyadaki ilk davacı durumundaki T1 satış vaadinde bulunduğunu, taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin kural olarak şahsi bir hak doğurmakla birlikte Tapu Kanunu 26 ve TMK 1009.ncu maddelerine göre tapu siciline işlenmek aynı etkinlik ve aleniyeti kazanacağı ve 5 yıl süre ile üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilir hale geleceği fakat bu ileri sürme yetkisini önleyici nitelikte olmayıp taşınmaz satış vaadi alacaklısı taşınmazın rızaen temliki, satışı bağışlaması veya üzerine ipotek konulması ya da taşınmazın haczedilmesini engellemeyeceği, satış vaadi sözleşmesinin mülkiyet hakkı gibi...

      Mahallesi 46 Ada 4 Parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına, ... oğlu ... lehine 17.10.1989 tarih ve 3015 yevmiye ile satış vaadi şerhi verildiği, bu şerhe dayalı Tapu İptal ve Tescil davasının 02.04.2010 tarihinde açıldığı, bu dava sonucunda; taşınmazın, lehine satış vaadi şerhi verilen ... adına tescilinin 16.05.2014 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, satış vaadi şerhi tarihinden sonra, tescil tarihi itibariyle 5 yıldan fazla zaman geçtiğine ve satış vaadi lehtarı olan 3. kişinin, şerh tarihinden itibaren 5 yıl içinde (17/10/1994 tarihine kadar) mahkemede tescil davası açtığına ve lehine tescil kararı verildiğine yönelik bir belge ve delil de olmadığına göre, artık bu hakkın, 3. kişilere karşı ileri sürülmesi imkanı yasal olarak ortadan kalkmıştır. Dolayısıyla şahsi bir hak olan satış vaadi sözleşmesine dayalı bu hak, tapuda malik gözüken kişinin borcu sebebiyle haciz koyan alacaklıya karşı hüküm ifade etmez....

        Mahallesi 46 Ada 4 Parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına, ... oğlu ... lehine 17.10.1989 tarih ve 3015 yevmiye ile satış vaadi şerhi verildiği, bu şerhe dayalı Tapu İptal ve Tescil davasının 02.04.2010 tarihinde açıldığı, bu dava sonucunda; taşınmazın, lehine satış vaadi şerhi verilen ... adına tescilinin 16.05.2014 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, satış vaadi şerhi tarihinden sonra, tescil tarihi itibariyle 5 yıldan fazla zaman geçtiğine ve satış vaadi lehtarı olan 3. kişinin, şerh tarihinden itibaren 5 yıl içinde (17/10/1994 tarihine kadar) mahkemede tescil davası açtığına ve lehine tescil kararı verildiğine yönelik bir belge ve delil de olmadığına göre, artık bu hakkın, 3. kişilere karşı ileri sürülmesi imkanı yasal olarak ortadan kalkmıştır. Dolayısıyla şahsi bir hak olan satış vaadi sözleşmesine dayalı bu hak, tapuda malik gözüken kişinin borcu sebebiyle haciz koyan alacaklıya karşı hüküm ifade etmez....

          Gerçekten 2644 sayılı Tapu Kanununun 26/5 maddesinde; sözleşmenin tapuya şerhinden itibaren 5 yıl içinde satış yapılmazsa gayrimenkul siciline verilen şerhin tapu sicil müdürü veya memuru tarafından re'sen terkin olunacağına dair hüküm bulunmaktadır. Somut olayda, satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerh verildiği 10.12.1962 tarihinden itibaren 5 yıl geçtiği halde satış işleminin yapılmadığı hususunda bir uyuşmazlık yoktur. Ancak 2644 sayılı Tapu Kanununun 26/5 maddesinin, Tapu Sicil Tüzüğünün 78/4. maddesi karşısında terkin işleminin Tapu Sicil Müdürlüğü veya memurunca re'sen yapılacağı veya şerhin kendiliğinden hükümsüz kalacağı şeklinde anlamamak, terkin işleminin ancak 5 yıllık sürenin geçmesi ve taşınmaz maliklerinin bu sürenin geçtiğini belirterek terkin talep etmeleri üzerine yapılacağı şeklinde kabul etmek gerekir. Tapu işlemleri uygulanmasındaki durum da böyledir....

            Noterliğinin 19.01.1982 tarih, 03583 yevmiye sayılı Düzenleme Şeklinde Satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından 13.07.2016 tarih, 23570 yevmiye ile satış vaadi sözleşmesinin Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından terkin edilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, muris Eyüp Aktaş, vefatından sonra da müvekkil dava konusu taşınmaz hakkında yapılan 19.01.1982 tarihli Düzenleme Şeklinde Satış vaadi sözleşmesinden itibaren taşınmazın üzerinde malik gibi zilyet olup bu zilyetlik hakları müvekkile geçtiğini, muris Eyüp Aktaş'ın, vefatından sonra da müvekkilin dava konusu taşınmazı malik sıfatıyla zilyet olarak kullanıldığını, Yargıtay kararları ile de sabit olduğu üzere satışı vaat edilen taşınmaz almayı vaat edene teslim edilmiş ve halen almayı vaat eden kimsenin zilyetliğinde ise dava açma süresi bulunmadığını, dava konusu taşınmaz, taşınmazı satın alan müvekkilin mirasçısı olduğu Eyüp Aktaş, vefatından sonra da müvekkilin zilyetliğinde olduğunu, taşınmaz hakkında imzalanan...

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 04.08.2011 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 07.12.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davalı ..., satış vaadi sözleşmesinin gerçek olduğunu ancak satım bedelinin alıcı tarafından ödenmediğini, davanın reddini savunmuştur. Diğer davalı ... ise satış vaadi sözleşmesinin şerhi işleminin kaldırılacağının söylendiğini, tapuyu bu koşulla aldığını, davanın reddini bildirmiştir. Mahkemece, satış vaadi sözleşmesine rağmen tapuda satış yapılabileceğinden bahisle dava reddedilmiştir....

              Davalı T7 cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf 20/10/2018 tarihli Gayrımenkul Satış Vaadi Sözleşmesi gereğince sözkonusu taşınmazın hacizsiz ve takyidattan ari olarak tapunun iptali ile tescilini talep ettiğini, Gayrımenkul Satış Vaadi Sözleşmelerinin geçerlilik koşulu resmi şekilde yapılması olup, noterlikte düzenleme şekilde yapılmadığından geçersiz olduğunu, davacı taraf 20/10/2018 tarihli Gayrımenkul Satış Vaadi Sözleşmesi gereğince sözkonusu taşınmazın hacizsiz ve takyidattan ari olarak tapunun iptali ile tescilini talep ettiğini, söz konusu Gayrımenkul Satış Vaadi Sözleşmesinin tarihi davacı yanın beyanına göre 20/10/2018 olmasına karşın söz konusu taşınmaz kaydına müvekkili şirket lehine tesis edilen 70.030.000.000 TL müşterek taşınmaz mal ipoteğinin tesis tarihi 08/09/2016 olduğunu, müvekkili şirket iyiniyetli üçüncü şahıs olup, ipotek tesisi tarihinde Gayrımenkul Satış Vaadi Sözleşmesi henüz imzalanmamış ve tapuda da tescili/şerhi bulunmadığını, müvekkili şirketin söz konusu...

              İnşaat Adi Ortaklığı arasında düzenleme taşınmaz satış vaadi ve hasılat paylaşım esaslı inşaat sözleşmesi arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi akdedildiği, davacı ile davalı... -... Adi Ortaklığı arasında dava konusu bağımsız bölüme ilişkin düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi imzalandığı sabittir. Davanın niteliği, sunulan belge ve deliller ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; doğaldır ki davacının iddiasında haklı olup olmadığı yargılama sonunda tüm deliller toplandıktan, incelendikten ve değerlendirildikten sonra ortaya çıkacaktır. Ancak dava ihtiyati tedbir talepli düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde taşınmazın rayiç değerinin tahsili, olmadığı taktirde ödenen bedellerin güncellenerek tahsili istemine ilişkin terditli dava olup davacının ilk talebi uyuşmazlığın aynına ilişkindir....

                UYAP Entegrasyonu