Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi nezdinde açılan ihalelere katılıp satışını gerçekleştirdiğini, davalı eylemlerinin patent ve markadan doğan haklara tecavüz ve haksız rekabet yarattığını ileri sürerek ıslah dilekçesiyle talebini yeniden düzenleyip davalının tecavüz ve haksız rekabetinin durdurulması ve önlenmesi ile marka hakkına tecavüzden dolayı 1.000 TL maddi tazminat ile 1.000 TL itibar tazminatının, patent hakkına tecavüzden dolayı 14.000 TL maddi tazminat, 10.000 TL manevî tazminat ve 9.000 TL itibar tazminatının davalıdan tahsiline, tazminatlara dava tarihinden faiz işletilmesine, hükmün ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili davanın reddini istemiştir....
Ancak; vakfiye kapsamındaki her taşınmazın coğrafi konumu ve hukuki durumu ayrı olacağından bu taşınmazların kadim köy, kasaba ya da şehir içindeki mülk topraklar içinde olup olmadığının keşfen incelenmesi, taşınmazın konumunun düzenlenecek paftada kadim köy ve kasaba ya da şehirlere göre haritasında işaret edilmesi vakfın niteliği hakkında bu belirlemeden sonra görüş bildirilmesi gerekir. Yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere vakıf türünün belirlenmesi ve belirlenen vakıf türüne göre çekişmeli taşınmazda vakfın bir hakkının kalıp kalmadığının, taviz bedeli ödenip ödenmeyeceğinin vakıf şerhinin doğrudan kaldırılması gerekip gerekmediğinin hiçbir kuşkuya yer bırakmadan saptanması bu tür davalarda önem kazanmaktadır....
Genel Müdürlüğünden kayda işaret edilmiş vakfın türü hakkında bilgi alınmalı ve HUMK.nun 275. maddesi uyarınca yukarıdan beri sayılan ilkeleri kapsar biçimde bilirkişi görüşüne başvurularak sonucuna uygun bir hüküm kurulmalıdır. Ne var ki, vakıf kapsamındaki her taşınmazın coğrafi konumu ve hukuki durumları ayrı ayrı olacağından araştırma ve inceleme keşfen yapılmalı, dava konusu taşınmazların ... köy kasaba yada şehir içindeki mülk topraklar arasında veya devlete ait araziler içinde bulunup bulunmadığı haritasına işaretlenerek belirlenmeli, vakfın niteliği hakkında bu belirlemeden sonra görüş alınmalıdır. Mahkemece tüm bu hususlar bir yana bırakılarak hak düşürücü sürenin geçirildiğinden bahisle davayı reddetmiş olması doğru olmamış, eksik inceleme araştırma ve yanılgılı değerlendirme sonucu verilen kararın bozulması gerekmiştir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ : 25/10/2021 NUMARASI : 2021/233 E-2021/663 K DAVACI : VEKİLİ : DAVALI : VEKİLİ : DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) KARAR TARİHİ : 28/09/2023 KARAR YAZIM TARİHİ : 27/10/2023 Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan alacak davasında mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkili ile davalı firma arasında 02/06/2017 tarihinde karşılıklı olarak imzalanan eser sözleşmesinden (Mühendislik Hizmetleri Sözleşmesi) kaynaklanan hukuki ilişki olduğunu, bu sözleşme kapsamında müvekkilinin, kendisine yüklenen, davalı şirketin işveren olduğu İzmir İli Bayındır, Beydağ, Kiraz, Menderes, Ödemiş, Selçuk, Tire ve Torbalı İlçelerinde Dere ıslah projelerinin hazırlanması (şeritvari halihazır sayısal haritaların hazırlanması ve coğrafi bilgi sistemi hazırlanması) edimini yüklendiğini, sözleşme karşılığında...
Maddesinde ise; Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir....
veya teknik bir sonucu elde etmek için zorunlu olan veya mala asli değerini veren şeklî ya da başka bir özelliğini münhasıran içeren işaretler. f) Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak işaretler. g) Paris Sözleşmesinin 2. mükerrer 6. maddesine göre reddedilecek işaretler. ğ) Paris Sözleşmesinin 2. mükerrer 6. maddesi kapsamı dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş diğer işaretler ile yetkili mercilerce tescil izni verilmemiş olan armaları, nişanları veya adlandırmaları içeren işaretler. h) Dinî değerleri veya sembolleri içeren işaretler. ı) Kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı işaretler. i) Tescilli coğrafi işaretten oluşan ya da tescilli coğrafi işaret içeren işaretler. (2) Bir marka, başvuru tarihinden önce kullanılmış ve başvuruya konu mal veya hizmetler bakımından bu kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanmışsa bu markanın tescili birinci fıkranın (b), (c) ve (d) bentlerine...
Bu nedenle bir işaret soyut ayırt edici niteliğe, dolayısıyla, marka olma özelliğine sahip olabilir, ancak bu işaret belli mal ve hizmetler için ayırt edici niteliği bulunmadığından tescil edilemez. Dolayısıyla, soyut ayırt edici nitelik somut ayırt edici niteliğe göre daha geniş kapsamlıdır. Bu bağlamda asgari düzeyde ayırt edici niteliği olması kaydıyla, her türlü işaret marka olabilmektedir. Ayırt edici nitelik başlangıçtan itibaren olabileceği gibi sonradan kullanıma bağlı olarak da zaman içinde kazanılabilir. Ayırt edici niteliğin tespitinde temel alınan husus, markanın tescil edilmek istendiği mal ve hizmet sınıflarıdır....
Bu nedenle bir işaret soyut ayırt edici niteliğe, dolayısıyla, marka olma özelliğine sahip olabilir, ancak bu işaret belli mal ve hizmetler için ayırt edici niteliği bulunmadığından tescil edilemez. Dolayısıyla, soyut ayırt edici nitelik somut ayırt edici niteliğe göre daha geniş kapsamlıdır. Bu bağlamda asgari düzeyde ayırt edici niteliği olması kaydıyla, her türlü işaret marka olabilmektedir. Ayırt edici nitelik başlangıçtan itibaren olabileceği gibi sonradan kullanıma bağlı olarak da zaman içinde kazanılabilir. Ayırt edici niteliğin tespitinde temel alınan husus, markanın tescil edilmek istendiği mal ve hizmet sınıflarıdır....
Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 08/09/2014 tarih ve 2013/341-2014/167 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin T. markasını kullandığını, davalı adına TPE nezdinde muhtelif sınıflarda tescilli 2008/64674 nolu "İ. akvaryum Alışveriş- Otel- Kongre- Eğlence Merkezi + şekil" ibareli markadaki “İ.A.” ibaresinin marka kavramını karşılamadığını, ticari hayatta bir markanın sahip olması gereken özelliklere sahip olmadığını, kamuya açık İstanbul ibaresinin coğrafi alan adı olması yanı sıra özel isim olduğunu, bu ibarenin markanın esas unsuru, yardımcı unsur A. kelimesinin ise cins ismi olduğunu, davalının İstanbul ibaresi üzerinde tekel hakkı...
. - 2020/458 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, itiraza mesnet ...nolu “...” markasının başvuru yapıldığı 30.06.2014 tarihinde, “...” ibaresinin meşhur ve maruf coğrafi yer adı olduğunu ve Ankara dahil tüm Türkiye’de bu şekilde algılandığını, coğrafi yer adlarının tekel haklarının bir kişinin tekeline verilemeyeceği gibi bir şekilde tescil edilmiş olsa bile sonraki, “...” coğrafi yer adı ve işin nevi ile oluşturulmuş bileşke markalarında hiçbir zaman markanın asli unsuru olarak kabul edilmediğini, dava konusu “... ...” ibareli markanın coğrafi yer adı ve işin nevi ile oluşturulmuş bileşke markalarında markanın esaslı unsurunun “...” olduğunu, dolayısıyla iltibasa sebebiyet verdiği yönündeki iddia...