Yani; dava konusu işaretin, tescili kapsamına alınmak istenilen, “...” yönünden, malın özgün yapısından ve teknik bir zorunluluktan kaynaklanan bir .../... olmadığı, süpürgelerin genel karakteristik özelliklerini taşımadığı, bu emtiaların “özünden ve tabiatından” yeterli ölçüde farklılaştığı düşünülmektedir....
Davacının tescilli markası “...” kelimesinden meydana gelmektedir. “...” ibaresi dilimizde somut bir anlamı bulunan bir sözcük olmamakla birlikte Başkent Ankara’nın nüfus olarak en kalabalık ilçesi olup aynı zamanda da Türkiye’nin de en büyük ikinci ilçesidir.3 Başka bir ifadeyle “...” ülkemizin en bilinen ve tanınan ilçelerinden biri olarak tüketici nezdinde coğrafi bir yer adı olarak algılanma ve bilinme potansiyeli, ibarenin tek başına marka olarak algılanma ihtimalinden çok daha yüksektir. Nitekim tek başına “...” ibaresi ile arama motorları üzerinden bir araştırma yapıldığından karşılaşılacak sonuçların tamamı ilgili ilçe ile ilgili sonuçlardır. Bu anlamda ... ilçesinin az bilinen bir coğrafi yer adı olmadığı açık olup bu nitelikte bilinen ve tanınan yer adlarının kimsenin tekeline bırakılması mümkün değildir....
(tereyağı dahil)" emtiasında coğrafi kaynağa işaret ettiğini ve ayırt ediciliğinin çok düşük olduğunu, tarafların markaları arasında 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı ... istinaf başvuru dilekçesinde, bir coğrafi yer adı olan "..." ibaresinin benzerlik incelemesinde değerlendirme dışı bırakılmasının gerektiğini, bu kelimenin herkesin kullanımına açık bulunduğunu, dolayısıyla marka tescil başvurusunun asıl unsurunun "..." ibaresi olduğunu, bir bütün olarak değerlendirildiğinde, tarafların markaları arasında 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir. GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir....
Rekabet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için coğrafi sınırlama yapılması zorunlu olmakla birlikte eğer sınırlama yapılmamışsa coğrafi sınır tüm Türkiye'dir. Dava konusu sözleşme coğrafi sınır içermemesi nedeniyle tüm Türkiye'yi kapsadığından TBK'nın 445/2. maddesi uyarınca hakim tarafından kapsam olarak yani coğrafi sınır yönünden sınırlandırılmalıdır. Sınırlandırma yapılırken davalının davacı nezdinde çalıştığı il sınırlarının esas alınması hakkaniyete uygun görülmüştür. Davalı, İstanbul'da davacının iş yerinde çalışırken, rekabet yasağı sözleşmesini imzaladığına göre, rekabet yasağı hükmünün İstanbul İli için geçerli olduğunun kabulü gerekir. Davalı İstanbul'daki çalışması için rekabet etmeme taahhüdünde bulunduğuna ve işten ayrıldıktan sonra da İstanbul'da rakip bir firmada çalışmaya başladığına göre, rekabet yasağı hükmünün geçersiz olduğunun ileri sürülmesi aynı zamanda TMK.'nın 2.maddesine de aykırıdır....
Davalı vekili, davacı markasının tanınmışlık kriterlerine uymadığını, "..." kelimesinin coğrafi bir işaret olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davalı vekilinin temyiz istemi üzerine Dairemizce onanmıştır. Bu kez, davalı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur. Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin HUMK’nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK’nın 442. maddesi gereğince REDDİNE, aşağıda yazılı bakiye 05,20 TL karar düzeltme harcının ve 3506 sayılı Yasa ile değiştirilen HUMK'nın 442/3. maddesi hükmü uyarınca takdiren 251,00 TL para cezasının karar düzeltilmesini isteyenden alınarak hazineye gelir kaydedilmesine, 24/04/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
nun 5/1-c maddeleri kapsamında kalıp kalmadığı hususu, başvuru kapsamındaki emtialar ile işaret arasındaki ilişki gözetilerek değerlendirilmesi gereken bir husustur. Zira tescili talep edilen işaretin kaynak gösterme fonksiyonuna sahip olup olmadığı ya da ilgili mal ya da hizmetin bir özelliğini ifade edip etmediği değerlendirilirken, başvuru kapsamındaki mallar / hizmetler esas alınmak durumundadır. Bir markada yer alan coğrafî adın coğrafî kaynak belirtip belirtmediği, markanın ilişkin olduğu mal/hizmetler dikkate alınarak belirlenmektedir. Buna göre; eğer ilgili çevre, coğrafî markanın ilgili mal/hizmetin üretim yerine işaret ettiği kanaatinde ise, anılan ifadenin ayırt ediciliğinden söz edilemeyecek; söz konusu ad, tasvirî işaret niteliğinde olacaktır. Coğrafî kaynak gösterilmesi, genellikle söz konusu coğrafî yerin, markanın ilişkin olduğu mal/hizmetler açısından özellik arz ettiği durumlarda söz konusu olmaktadır....
SAVUNMANIN ÖZETİ: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin Cumhurbaşkanının izni ile kurulan, Sayıştay tarafından denetlenen mal ve hizmet alımları ile yapım işlerine dair ihalelerde 4737 sayılı Kamu İhale Kanunu hükümlerine tabi olan ayrı bir tüzel kişiliğe ve bütçeye sahip yarı ticari nitelikte ancak yerel yönetime bağlı ve yerel yönetimin genel denetimi altında çalışan özel amaçlı bir şirket olduğunu, davalı şirketin, Akıllı Şehir Teknoloji ve Uygulamaları, Ulusal ve Uluslararası Danışmanlık ve Planlama Hizmetleri, Akıllı Ulaşım Sistemleri, Ulaşım Planlama ve Coğrafi Bilgi Sistemleri alanında İBB’nin vizyonu doğrultusunda hizmet verdiğini, Coğrafi Bilgi Sistemi’nin mekânsal ve mekânsal olmayan verilerin çeşitli yöntemlerle toplanması, belli bir sistematik içerisinde depolanması ile coğrafi yakınlık / uzaklık / ilişki / benzerlik ve farklılıkların gösterilmesini sağlayan bir teknoloji ürünü olduğunu, davacının davalı şirkette 19.01.2015 tarihinden beri Proje Uygulama Müdürlüğünde...
Hukuk Dairesi'nin 2015/15223 esas, 2016/233 karar, 13/01/2016 tarih) kanaatiyle mahkememizin görevsizliğine, ..." gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur.6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu' nun 1. maddesinde "Bu Kanunun amacı; marka, coğrafi işaret, tasarım, patent, faydalı model ile geleneksel ürün adlarına ilişkin hakların korunması ve bu suretle teknolojik, ekonomik ve sosyal ilerlemenin gerçekleştirilmesine katkı sağlamaktır." hükmü düzenlenmiştir. Aynı Kanun' un 156. maddesine göre "Bu Kanunda öngörülen davalarda görevli mahkeme, fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi ile fikri ve sınai haklar ceza mahkemesidir." Dava, taraflar arasında imzalanmış bulunan bayilik sözleşmesinin devam edip etmediğinin tespiti ve bu nedenle davacının, davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/489 Esas KARAR NO : 2022/831 DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 20/06/2018 KARAR TARİHİ : 02/11/2022 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında iş sözleşmesi ile kararlaştırılan rekabet yasağı bulunduğunu, davalının 21.11.2016 tarihinde başlayan çalışmasının 07.03.2018 tarihinde istifa ile sonlandığı tarihe kadar bilgi teknolojileri direktörü olarak çalıştığını ve aylık net ücretinin 30.000,00 TL olduğunu, iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren 12 ay süre ile rekabet yasağına uyulması gerekirken, istifa sonrası aynı alanda faaliyet gösteren...A.Ş.de çalışmaya başlayarak, rekabet yasağı sözleşmesine aykırı davranışta bulunduğunu, davalının istifa etmek suretiyle iş sözleşmesini sona erdirmesi üzerine rekabet yasağına ilişkin madde hükümlerinin davalıya...
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2022/489 Esas KARAR NO : 2022/831 DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 20/06/2018 KARAR TARİHİ : 02/11/2022 Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında iş sözleşmesi ile kararlaştırılan rekabet yasağı bulunduğunu, davalının 21.11.2016 tarihinde başlayan çalışmasının 07.03.2018 tarihinde istifa ile sonlandığı tarihe kadar bilgi teknolojileri direktörü olarak çalıştığını ve aylık net ücretinin 30.000,00 TL olduğunu, iş sözleşmesinin sona ermesinden itibaren 12 ay süre ile rekabet yasağına uyulması gerekirken, istifa sonrası aynı alanda faaliyet gösteren...A.Ş.de çalışmaya başlayarak, rekabet yasağı sözleşmesine aykırı davranışta bulunduğunu, davalının istifa etmek suretiyle iş sözleşmesini sona erdirmesi üzerine rekabet yasağına ilişkin madde hükümlerinin davalıya...