Yerel mahkeme ve istinaf dairesince, ''şirketin Türkiye sınırları içinde faaliyet gösterdiği coğrafya dahilinde'' ibaresinin bir coğrafi alan sınırlaması içermediğinden işçinin ekonomik mahvına sebep olacağı gerekçesiyle davacı istemlerinin reddine karar verilmişse de, mahkemenin sözleşmedeki bu hükmü TBK'nın 445/2 maddesi uyarınca değerlendirmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesi isabetli değildir. 3- Ayrıca, davalının, davacı şirketteki işinden kendi isteğiyle 12.07.2015 tarihinde ayrıldıktan sonra, 14.07.2015 tarihinde davacı ile aynı faaliyet alanında, aynı ilin sınırlarında bulunan rakip şirkette ve aynı pozisyonda işe başladığı anlaşılmakla, bir an için coğrafi alan sınırlaması bakımından bir geçersizliğin söz konusu olduğunun kabulü halinde dahi, davalı yanca geçersizlik savunmasında bulunulmasının savunma hakkının kötüye kullanımı niteliğinde olup olmayacağı tartışılmadan yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamış, kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir” gerekçesiyle...
Uyuşmazlıkta, iptali istenilen Tebliğde öngörülen ücretleri ödemekle muhatap olan kişi; Patent ve Faydalı Model Belgesi, Marka, Endüstriyel Tasarım, Coğrafi İşaret ile Enformasyon ve Dökümantasyon hizmetleriyle ilgili olarak başvuru sahibi olan kişidir. Dolayısıyla bu konularda aracılık faaliyetinde bulunan davacı şirketin dava konusu Tebliğ'in iptalini istemekte herhangi bir menfaatinin ihlal edildiğinden bahsetmek mümkün değildir. Davacı şirket, Tebliğde öngörülen ücretleri başvuru sahibi adına yapıp, onun nam ve hesabına ödediği için, dava konusu Tebliğ'in iptalini istemekte meşru, kişisel ve aktüel bir menfaati ihlal edilmiş bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davanın ehliyet yönünden reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, yürütmenin durdurulması istemi incelenmediğinden alınan … TL. harcın ve artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine 9.10.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, Dairemiz bozma ilamına uyularak ve tüm dosya kapsamına göre yapılan yargılama sonucunda; MADRAN ibaresinin ...ili ...ilçesi MADRAN Dağından çıkartılan meşhur bir kaynak suyunun adı olduğu ve Çine Belediyesi adına TPMK nezdinde kaynak suları için C2013/014 sayılı coğrafi işaret olarak tescilli olduğu, marka başvuru aşamasındayken dahi ürünlerin coğrafi kaynağı, üretim yeri, niteliği ve kalitesi yönünden halkı yanıltabilecek nitelikte olan marka başvurularının reddi gerektiği, marka başvurusunun kabul olunduğu "Biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar....
L.” ibaresinin hiçbir özel zihni çabaya gerek olmaksızın doğrudan doğruya ortalama düzeydeki çekişmeli finans ve parasal hizmetler tüketici kitlesinin tamamına yakını tarafından anılan hizmetlerin coğrafi kaynağı Türkiye olan ve Türkler tarafından verilen özel bir cinsi, çeşidini bildiren bir ibare olarak algılanacağı, bu nedenle “T....
A.Ş" ibaresinin, tescili talep edilen tüm mal ve hizmetler yönünden, SMK'nın 5/1-b maddesine göre tescilinin mümkün olmadığı, zira başvuruda yer alan "..." ibaresinin coğrafi yer adı olup kimsenin tekeline verilemeyeceği, coğrafi yer adlarının bir takım eklerle marka olarak tescili mümkün ise de başvuruda yer alan "A.Ş" ibaresinin de "Anonim Şirket" ibaresinin kısaltması olarak yaygın şekilde kullanılması nedeniyle dava konusu başvuruyu oluşturan ibarenin bir bütün olarak, ilgili tüketiciler tarafından, markanın asli işlevi olan belirli bir işletmeye ait mal ve hizmetleri, diğer işletmelere ait benzer mal ve hizmetlerden ayırt etmeyi sağlama işlevini yerine getiremediği, diğer taraftan SMK'nın 5/1-b maddesi kapsamında bir işaretin marka olabilme vasfını haiz bulunup bulunmadığının hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, ilk derece mahkemesince bilirkişi raporu alınmadan yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla...
Buna göre kamuya mal olmuş kişilerin, kamuyu ilgilendiren işaret ve adlandırmaların, tarihi ve kültürel değerlere ilişkin işaret ve adlandırmaların marka olarak tescili mümkün değildir....
Bu bağlamda, markanın üzerinde kullanılacağı hizmetin, olası tercih alternatiflerinin yansımasını/tahmini temsilini gösterdiğine ilişkin bir niteliği, vasfı tanımladığı, Sonuç itibariyle; "tercih simülasyonlarını" gösteren bir hizmet türünü tarif etmek, tanımlamak için herkesçe kullanılan ve kullanılabilecek mahiyette olan, bu sebeple de belli bir firmayı, işletmesel kaynağı işaret etme kabiliyeti bulunmayan, sözcüksel buluş niteliği taşımayan TERCİH SİMÜLASYONU ibaresinin “38/02 Haberleşme Hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil). 41/01 Eğitim ve öğretim hizmetleri.” bakımımdan, davacının tekeline verilmesi SMK 5/1-c maddesinin amaç ve ruhuna açıkça aykırıdır. Zira bu ibare davacının hizmetlerini tanıtan, davacıyı veya onun çekişme konusu hizmetlerini işaret eden bir işaret olmadığı gibi; başka işletmelerin TERCİH SİMÜLASYONU hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan bir ibare de değildir....
Bu ilkeye göre, örneğin "İstanbul" ve "Ankara" adları coğrafi işaretlerle karışmaya meydan vermeyecek şekilde, "..." gibi kullanılacağı mamul veya hizmetin nevi ile birlikte ancak işaret olarak kullanılabilecek ve bunun sonucu marka olarak tescili mümkün olabilecektir." denilmiştir. O halde coğrafi yer adlarının, coğrafi işaret anlamını taşımamak kaydıyla yanlarına ilave yapılması suretiyle marka olarak tescilinin mümkün olduğunun kabulü gerekir. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 04.06.2018 tarih ve 2016/11850 E.-2018/4241 K. sayılı ilamında da, aynı ilkeler tekrar edilmiş ve kötüniyetli yapılmadığı sürece başkalarının da aynı coğrafi yer adını farklı bir takım eklerle marka olarak tescil ettirmesinin mümkün olduğu kabul edilmiştir....
Hukuk Dairesi'nin 26.11.1999 tarih ve 1999/5790 E.-9590 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi ülkemizdeki şehir, bölge, coğrafi yer veya maruf mahal isimlerinin tek bir sözcük olarak bir kişinin tekeline bırakılmayacağı, bu şekildeki şehir, ilçe veya maruf yerleşim yeri adlarının coğrafi işaret anlamını taşımamak kaydıyla yanlarına ilave ekler yapılması suretiyle marka olarak tescilinin mümkün bulunduğu, dava konusu markanın da "MMPANADOLU” ibaresinden, davacının itirazına mesnet markalarının ise "Anadolu", "Anadolu Çiftliği" "Anadolu Kangal", "Anadolu Sofrası" ibarelerinden oluştuğu, taraf markalarında "Anadolu" ibaresi ortak olsa da davacının esasen herkesin kullanımına açık "Anadolu" ibaresini kullanım sonucu ayırt edici hale geldiği iddiasını ispatlayamaması ve anılan ibarenin coğrafi yer adı olması nedeniyle taraf markalarında bu ibarenin ortak olarak yer almasının iltibasa neden olmayacağı, dava konusu markada markanın başında yer alan "MMP" ibaresinin bu markayı davacının itiraza...
kaynak gösteren işaretlerin markada yan unsur olmaları durumunda Sınai Mülkiyet Kanunu m.5/1-c kapsamına girmediğini, bu halde yanıltıcı olmaması kaydıyla tescil edilebildiğini, ancak kullanım aşamasında da bu ibarelerin yan unsur olarak kalmaya devam etmesi gerektiğini, coğrafi ad ve işaretlendirmelerin markanın münhasır unsuru olmasından kastın markanın sadece söz konusu ad ve işaretlendirmeden oluşmasını ifade ettiğini, davalı kullanımlarının markaların esas unsuru olan -----ibaresi bakımından olduğunu, bu kullanımlarda coğrafi işaretlerin ön plana çıkarılmadığını, bu kapsamda davalının marka kullanımlarının bulunduğu sabit olmakla müvekkili davalının markalarında yer alan yan unsurların coğrafi kaynak bakımından yamıltıcı olmadığını, yanıltıcı coğrafi markaların coğrafi kaynak belirten markalar gibi markanın ilişkin olduğu mal ve hizmet türü ile markada adı geçen coğrafi yer arasında bir bağlantının bulunduğu durumlarda söz konusu olacağını, davalının markalarının 41.sınıfta tescilli...