İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu markanın dava tarihinden önce tescil edildiği, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 156 ncı maddesinin beşinci fıkrası gereğince davalının yetki itirazının yerinde olduğu gerekçesiyle hükümsüzlük talebi yönünden tefrik kararı verildiği, YİDK kararının iptali istemi yönünden de dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında görsel özellikleri ve teleffuzları ve yarattıkları kavramsal çağrışımlar yönünden benzerlik bulunmadığı, markalarda ortak unsur İzmir ibaresinin coğrafi yer adı olup herkesin kullanımına açık ve ... başına kimsenin tekeline verilemeyecek işaretlerden olduğu, zayıf markalarla ilgili olarak iltibas tehlikesinin önlenebilmesi için tescili istenilen markada ufak bazı değişikliklerin yapılmasının yeterli bulunduğu, davacı ve davalı markalarında yer ... farklılıklar ve farklı ekler nedeniyle markalarda farklı algı oluştuğu, bütün olarak bıraktığı genel izlenimin...
kaynak belirten bir adlandırma içermediğini, Yargıtay içtihatlarında şehir isimlerinin kullanılacağı mamül veya hizmetin nevi ile birlikte ancak işaret olarak kullanılabileceğinin ve bunun sonucunda marka olarak tescilinin mümkün olabileceğinin belirtildiğini, bölge veya şehir adlarının marka olarak tescilinde bir engel bulunmadığını, Datça ilçesi ile şarap ürünlerinin ve tescil kapsamında bulunan sair emtianın bağlantılı olduğunu gösterir hiçbir delilin mevcut olmadığını ileri sürerek YİDK'nın 2015-M-5688 sayılı kararının iptalini talep etmiştir....
Davalı ... vekili, Bar kelimesinin tescilinin mevzuata aykırılık taşımadığını, coğrafi işaretlerin mal ve hizmetin nevi ile birlikte marka olarak tescil edilebileceğini, işaretlerin birbirlerine benzemediğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı ...'...
Davacı vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde ; Dava, rekabet yasağı sözleşmesine aykırılıktan kaynaklanan cezai şart alacağı istemine ilişkindir....
Bu ilkeye göre, örneğin "..." gibi kullanılacağı mamul veya hizmetin nevi ile birlikte ancak işaret olarak kullanılabilecek ve bunun sonucu marka olarak tescili mümkün olabilecektir." denilmiştir. O halde coğrafi yer adlarının, coğrafi işaret anlamını taşımamak kaydıyla yanlarına ilave yapılması suretiyle marka olarak tescilinin mümkün olduğunun kabulü gerekir. Nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 04.06.2018 tarih ve 2016/11850 E.-2018/4241 K. sayılı ilamında da, aynı ilkeler tekrar edilmiş ve kötüniyetli yapılmadığı sürece başkalarının da aynı coğrafi yer adını farklı bir takım eklerle marka olarak tescil ettirmesinin mümkün olduğu kabul edilmiştir. O halde, itiraza mesnet "..." ibareli markalar karşısında dava konusu "... ..." ibareli başvurunun tescili mümkündür....
Tescil No.lu “...” markasının 14. sınıfta; “kol saatleri” emtialarında kullanılmakta olduğu, davacı/karşı davalı tarafından markanın kullanımına ilişkin sunulan delillerin, ilgili sınıfta yer alan emtialar açısından hakkı devam ettirecek nitelikte bir kullanım için SMK madde 9'da belirlenen esasları sağladığı, marka sahibinin ilgili piyasada ticari bir konum elde edebilmek veya bu konumu sürdürebilmek için ciddi çabada bulunduğunu gösterdiği (kullanımın markadan kaynaklanan hakları sürdürmek amaçlı simgesel kullanım olmadığı), tespit edilmiş olup, tespite ilişkin nihai hukuki değerlendirme ve iptal hususundaki takdirin Mahkemeye ait olduğu, ... tescil no.lu “...” markasının; mali inceleme kapsamında kullanımının olmadığı tespit edilmiş ise de, dava tarihi itibariyle müddet olduğunun anlaşıldığı, mevcut durum itibariyle, bu marka açısından nihai hukuki değerlendirme ve iptal hususundaki takdirin Mahkemeye ait olduğu, Hükümsüzlük Açısından; davaya konu markaların, coğrafi işaret içermesi,...
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı adına AYDER ibareli tescilli markanın bulunduğunu, söz konusu markanın 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (6769 sayılı Kanun) 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (c), (d), (f) ve (i) bentleri yönünden tescil edildiği mal ve hizmetler itibariyle mutlak tescil engelinin bulunduğunu, öte yandan dava konusu markanın davalının tekeline bırakılamayacağını, müvekkilinin 02.09.2019 tarihinde C2019/116 sayılı ve AYDER BALI ibareli coğrafi işaret tescilinin bulunduğunu, davalının marka tescilinin kötü niyetli olduğunu ileri sürerek davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....
veya teknik bir sonucu elde etmek için zorunlu olan veya mala asli değerini veren şeklî ya da başka bir özelliğini münhasıran içeren işaretler.f) Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak işaretler.g) Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesine göre reddedilecek işaretler.ğ) Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesi kapsamı dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş diğer işaretler ile yetkili mercilerce tescil izni verilmemiş olan armaları, nişanları veya adlandırmaları içeren işaretler.h) Dinî değerleri veya sembolleri içeren işaretler.ı) Kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı işaretler.i) Tescilli coğrafi işaretten oluşan ya da tescilli coğrafi işaret içeren işaretler.(2) Bir marka, başvuru tarihinden önce kullanılmış ve başvuruya konu mal veya hizmetler bakımından bu kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanmışsa bu markanın tescili birinci fıkranın (b), (c) ve (d) bentlerine...
Bu ilkeye göre, örneğin "İstanbul" ve "Ankara" adları coğrafi işaretlerle karışmaya meydan vermeyecek şekilde, "...", "..." "..." gibi kullanılacağı mamul veya hizmetin nevi ile birlikte ancak işaret olarak kullanılabilecek ve bunun sonucu marka olarak tescili mümkün olabilecektir." denilmiştir. O halde coğrafi yer adlarının, coğrafi işaret anlamını taşımamak kaydıyla yanlarına ilave yapılması suretiyle marka olarak tescilinin mümkün olduğunun, bunun dışında tek başına yer adlarının ise tescil edilemeyeceğinin kabulü gerekir....
TÜRK MİLLETİ ADINA Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü: Dava, araç muayene istasyonları/hizmetinin özelleştirilmesine ilişkin ihale süreci sonucunda, Rekabet Kurumu'na bildirilen teşebbüslerden herhangi birisinin, motorlu ve motorsuz kara nakil vasıtalarının zorunlu fenni muayenesi hizmeti için ilgili coğrafi pazar olan Türkiye Cumhuriyeti sınırları dahilinde kuzey ve güney olarak iki coğrafi bölge içinde hizmet sunma imtiyazı almasında, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun çerçevesinde bir sakınca bulunmadığı ve bildirime konu özelleştirme işlemine izin verilmesine ilişkin Rekabet Kurulu'nun 02.02.2006 tarih ve ... sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır. Davalı idarenin usule yönelik itirazları yerinde görülmemiştir....