DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, yıllık izin alacağı, ulusal bayram ve genel tatil, ücret farkı alacağı ile fazla mesai ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Ceza Dairesi SAYISI : 2022/569 Esas, 2023/355 Karar SUÇ : Halkın bir kesimini sosyal sınıf, din, mezhep, cinsiyet, bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılama HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi (Beraat) TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Ret İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2....
SUÇ : Halkın bir kesimini sosyal sınıf din mezhep cinsiyet, bölge farklılığına dayanarak alanen aşağılama HÜKÜM : Mahkûmiyet TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan usûl hükümlerine göre temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, temyiz isteğinin süresinde olduğu, ve reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü: I. HUKUKÎ SÜREÇ 1.Kemer Cumhuriyet Başsavcılığının 14.11.2017 tarihli iddianamesi ile sanık hakkında halkın bir kesimini sosyal sınıf din mezhep cinsiyet, bölge farklılığına dayanarak alanen aşağılama suçundan cezalandırılması istemiyle dava açılmıştır. 2. Kemer 2. Ceza Mahkemesinin 26.01.2018 tarihli kararı ile sanığın atılı suçtan 6 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına kararı verilmiştir....
GEREKÇE Basın yayın yoluyla atılı suçu işlediği anlaşılan sanığın cezasında 5237 sayılı Kanun'un 218 inci maddesi gereğince artırım yapılması gerektiği hususunun gözetilmemesi aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. 5237 sayılı Kanun'un 216 ncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan düzenleme ile kamu barışını korumak amacıyla halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge bakımından farklı bir kesiminin alenen aşağılanması suç sayılmıştır. Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere suçun oluşabilmesi için halkın bir kesimini oluşturan gayrimuayyen sayıdaki kişilerin sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak aşağılanması, tahkir edilmesi gerekir....
Maddesine göre de “İş ilişkisinde dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayırım yapılamaz. İşveren, esaslı sebepler olmadıkça tam süreli çalışan işçi karşısında kısmi süreli çalışan işçiye, belirsiz süreli çalışan işçi karşısında belirli süreli çalışan işçiye farklı işlem yapamaz. İşveren, biyolojik veya işin niteliğine ilişkin sebepler zorunlu kılmadıkça, bir işçiye, iş sözleşmesinin yapılmasında, şartlarının oluşturulmasında, uygulanmasında ve sona ermesinde, cinsiyet veya gebelik nedeniyle doğrudan veya dolaylı farklı işlem yapamaz”. Anılan 5. Madde ile ayırımcılık açısından doğrudan ayırımcılık yanı sıra dolaylı ayırımcılık da yasaklanmış, ancak doğrudan veya dolaylı ayrımcılığı tanımlamamıştır....
HD. 25.07.2008 gün 2008/27310 E, 2008/22095 K). 4857 sayılı İş Kanunu'nun 5. maddesinin ilk fıkrasında, dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep gibi sebeplere dayalı ayrım yasağı getirilmiştir. Belirtilen bu hususların tamamının mutlak ayrım yasağı kapsamında ele alınması gerekir. Eşit davranma ilkesinin uygulanabilmesi için, aynı işyerinin işçileri olma, işyerinde topluluk bulunması, kolektif uygulamanın varlığı, zamanda birlik ve iş sözleşmesiyle çalışmak koşulları gerekmektedir. 5. maddenin 2. fıkrasında ise, tam süreli-kısmi süreli işçi ile belirli süreli-belirsiz süreli işçi arasında farklı işlem yapma yasağı öngörülmüştür. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 5. maddesinin 3. fıkrasında, cinsiyet ve gebelik sebebiyle ayrım yasağı düzenlenmiş ve bu durumda olan işçiler bakımından iş sözleşmesinin sona ermesinde de işverenin eşit davranma borcunun varlığı özel olarak vurgulanmıştır....
’nun 5. maddesinin 6. fıkrasında düzenlenen dört aylık ücret tutarındaki tazminata da hak kazandığını belirterek, ücret farkı ile dört aylık ücretine karşılık tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....
ve UBGT ücret alacağı bulunduğunu hiçbir suretle ispatlayamamışken Mahkeme hatalı hesaplamalar içeren bilirkişi raporunu esas alarak karar verdiğini, Davacının davalı şirket uhdesinde hiçbir yıllık izin alacağı bulunmadığı davacı'nın bizzat imzalamış olduğu yıllık ücretli izin formları ve bakiye yıllık izin ücretinin ödendiğini ispatlar son ücret bordrosu ile ispatlanmış olmasına rağmen ne bilirkişi tarafından ne de Mahkeme tarafından işbu husus dikkate alınmadığını, Davalı şirket ikramiye alacağına ilişkin almış olduğu yönetim kararı çerçevesinde çalışanlara yılda iki ikramiye vermek yerine bir ikramiye verip, diğer ikramiyeyi maaşları içinde ödemeyi kararlaştırdığını, dosya muhtevasında davacının işbu husus için imzalı onayı mevcut olduğunu belirterek beyanda bulunmuştur....
Asliye Ceza Mahkemesinin 03.10.2019 tarihli kararında; unsurları oluşmayan suçtan sanığın beraatine karar verilirken uygulama maddesinin 5271 sayılı Kanun'un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi yerine (e) bendi olarak yazılması hususunun mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür. 1. 5237 sayılı Kanun'un 216 ncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan düzenleme ile kamu barışını korumak amacıyla halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge bakımından farklı bir kesiminin alenen aşağılanması suç sayılmıştır. 2. Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere; suçun oluşabilmesi için halkın bir kesimini oluşturan gayrimuayyen sayıdaki kişilerin sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak aşağılanması, tahkir edilmesi gerekir. 3....
Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı İsteminin Özeti: Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 35 yıl önce 657 sayılı yasaya tabi personel olarak işe başladığı, 2000 yılında davalı şirketin özelleştirilmesi üzerine yeni bir iş sözleşmesi imzaladığı ve halen çalışmaya devam ettiği, primlerinin emekli sandığına ödenmeye devam ettiği, fazla çalışma, hafta ve genel tatil çalışması yaptığı halde ücretinin ödenmediği, başka işçilere zam yapıldığı halde 2008-2012 yılları arasında ücretine zam yapılmadığı, vardiya primlerinin eksik ödendiği, 2000 yılında yıllık izin haklarını almadan davalı şirkete devredildiği iddiası ile ücret farkı, yıllık izin ücreti, fazla çalışma, hafta ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsilini talep etmiştir. Davalı Cevabının Özeti: Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur....