nin nüfus kütüğünde kaydının bulunmadığı, tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesine ilişkin davalarda amacın tapu kaydındaki malik bilgilerinin nüfus kaydına uygun hale getirmek olduğu, nüfus kütüğüne kaydedilmeden ölmüş veya herhangi bir nedenle nüfusta kaydı bulunmayan kişilerin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi mümkün değil ise de bu gibi durumlarda tapu malikinin, davacının miras bırakanı ile aynı kişi olduğunun ispatlanması halinde davacının tapu kayıtlarında intikal yaptırabilmesi için “çoğun içinde azda vardır” kuralı uyarınca bu yönde tespit kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle tapu kaydında malik gözüken ... oğlu ...'nun, davacının miras bırakanı ... oğlu ... olduğunun tespitine karar verilmiştir. Karar, davalı kurum tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi ...'nin raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü....
Hâl böyle olunca; “ ... oğlu ...” şeklindeki kaydın nüfus kaydına uygun olduğu için bu kayıt yönünden talebin reddine, “ ... kızı ...”, “... oğlu ...”, “... oğlu ...”,”... kızı ...” olan kayıtlara yönelik talebin dosya içeriği ile ispatlandığı gözönüne alınarak kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile reddedilmesi doğru olmadığı gibi davacının düzeltilmesini talep ettiği diğer kayıtlar yönünden ise; ...’nun babası ... ’nun kardeşlerini gösterir aile nüfus kayıt örneğinin “ ... oğlu ... ” ve “ ... kızı ... ’na ait kardeşlerini gösterir şekilde aile nüfus kayıt örneklerinin ... ve kardeşleri ile , kendi kardeşlerini gösterir aile nüfus kayıt örneği istenerek, yukarıdaki ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, yörede kayıt malikleri ile aynı ismi taşıyan başka kişilerin olup olmadığının araştırılması, gerektiğinde yerinde keşif yapılarak çekişmeli taşınmazın kim ya da kimler tarafından kullanıldığının saptanması, kayıt malikleri ile ismi düzeltilecek...
Eşit davranma borcuna aykırılıktan kaynaklanan ayrımcılık tazminatına hükmedilebilmesi için, İş Kanunu’nun 5. maddesinde belirtildiği üzere “dil, ırk, renk, cinsiyet, engellilik, siyasal düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı” olarak ayrımcılık yapılması gerekmektedir. Bununla birlikte somut olayda davacı tarafından ayrımcılık yapılmasının sebebine ilişkin bir iddia ileri sürülmediği gibi ayrımcılık tazminatına hükmedilmesini gerektirecek şekilde bir sebep de kanıtlanamamıştır. Bu itibarla davacının ayrımcılık tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekmektedir. Anılan hususlar gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde Bölge Adliye Mahkemesince hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir....
İşverence, işçiler arasında farklı uygulamaya gidilmesi yönünden nesnel nedenlerin varlığı halinde eşit işlem borcuna aykırılıktan söz edilemez 4857 sayılı Yasanın 5'inci maddesinin ilk fıkrasında, dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep gibi sebeplere dayalı ayrım yasağı getirilmiştir. Belirtilen bu hususların tamamının mutlak ayrım yasağı kapsamında ele alınması gerekir. Eşit davranma ilkesinin uygulanabilmesi için aynı işyerinin işçileri olma, işyerinde topluluk bulunması, kollektif uygulamanın varlığı, zamanda birlik ve iş sözleşmesiyle çalışmak koşulları gerekmektedir. Yasanın 5 inci maddesinin ikinci fıkrasında tam süreli - kısmî süreli işçi ile belirli süreli - belirsiz süreli işçi arasında farklı işlem yapma yasağı öngörülmüş, üçüncü fıkrada ise cinsiyet ve gebelik sebebiyle ayrım yasağı düzenlenmiş ve bu durumda olan işçiler bakımından iş sözleşmesinin sona ermesinde de işverenin eşit davranma borcu vurgulanmıştır....
Anayasasının 10 uncu ve 55 inci maddelerinde ifade edilmiş, 10 uncu maddede “Herkes, dil, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir” kuralına yer verilmiştir. 55 inci maddenin kenar başlığı ise “Ücrette Adalet Sağlanması” şeklindedir. Bundan başka eşit davranma ilkesi, .... ...., Uluslararası Çalışma Örgütünün Sözleşme ve Tavsiye Kararlarında da çeşitli biçimlerde ele alınmıştır....
Anayasası'nın 10'uncu ve 55'inci maddelerinde ifade edilmiş, 10'uncu maddede “Herkes, dil, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir” kuralına yer verilmiştir. 55'inci maddenin kenar başlığı ise “Ücrette Adalet Sağlanması” şeklindedir. Bundan başka eşit davranma ilkesi, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa Sosyal Şartı, Avrupa Ekonomik Topluluğu Andlaşması, Uluslararası Çalışma Örgütünün Sözleşme ve Tavsiye Kararlarında da çeşitli biçimlerde ele alınmıştır....
belirterek; davanın kabulü ile nüfus kaydında 19/02/1985 olarak yer alan doğum tarihinin 19/02/1989 olarak düzeltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Sulh Hukuk Mahkemesince asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı reddine dair verilen 29.05.2015 gün ve 2014/1535 E., 2015/691 K. sayılı karar, asıl ve birleşen dava davacısı ... vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 09.11.2015 gün ve 2015/13074 E., 2015/12787 K. sayılı kararı ile, (…Dava ve birleştirilen dava, tapu kaydında düzeltim isteğine ilişkindir. Davacı ..., devam etmekte olan kamulaştırma davalarında aldığı yetki belgesi uyarınca asıl davada 789 ada 1, birleştirilen davada ise 764 ada 7 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydında paydaş olarak görünen “Bektaş oğlu Hüseyin Gürdaş”ın baba adının “Veli” olarak değiştirilerek, tapu kaydının nüfus kaydına uygun şekilde düzeltilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur....
İşte bu noktalarda, nüfus kütüğünde yer alan “doğru olmayan kayıtlar”, ilgilileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından açılacak olan “kayıt düzeltme davası” ile gerçek durumuna uygun hâle getirilebilir ki, bu dava uygulamada “nüfus kaydının düzeltilmesi davası” olarak adlandırılmaktadır. 19. Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 35 ve TMK'nın 39. maddelerindeki kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinde yer alan hiçbir kaydın düzeltilemeyeceğine ilişkin düzenlemeler ile yine Nüfus Hizmetleri Kanunu’nun 46. maddesindeki “yaş, ad, soyadı ve diğer kayıt düzeltme davaları…” ibaresi nazara alındığında, herhangi bir sınırlama olmaksızın nüfus kütüğünde mevcut her kaydın düzeltilmesinin istenebileceği kuşkusuzdur. 20. Yapılan açıklamalar ışığında somut olayın incelenmesine gelince; davacı annesi olan muris ...'ın evlenme öncesi nüfus kaydında yer alan doğum tarihinin evlenme sonrası nüfus kaydında hatalı olarak yazıldığını ileri sürerek nüfus kaydının düzeltilmesini talep etmiştir....
Yukarıda açıklanan hususlar dikkate alındığında soybağı davaları ile nüfus düzeltim davaları arasında davanın tarafları dava açma süresi ve ispat kuralları bakımından ciddi ayrımlar bulunduğu açıktır. Somut olaya gelince; Davacı vekili, davalı ...'ın ... ve ...'dan dünyaya gelmiş gibi kaydının yapıldığını, asıl ana-babasının ... ve ... olduğunu, bu nedenle davalı ...'ın ... ve Gülümser nüfus kaydından silinerek gerçek anne ve babası hanesine geçirilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... ile anne Bakiye arasındaki soybağı TMK nın 282. maddesine göre kurulmuştur. Çünkü, doğuran kadın anadır ve çocuk ile ana arasındaki soybağı doğumla kendiliğinden kurulur. Ancak, anne yönünden doğuran kadının kim olduğunun tespitine ilişkin dava gündeme gelebilir. Bu nedenle herhangi bir sebeple çocuğun kendisini doğuran kadının dışında bir başka kadının nüfus kütüğüne yazılmış olması, çocuk ile kadın arasında soybağı kurulduğu anlamına gelmeyecektir....